--spoiler--
işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim
--spoiler--
yok bir sitemim hayatta her şey kısmet
soldu gençliğim ömrümü aşkla ziyan ettim
ağla gönlüm nasip değilmiş vuslat
rahat uyu yar sana hakkımı helal ettim....
candan erçetin'in en sevdiğim parçalarından. bu şarkıyı dinlemek çok dokunur bana. ayrılığın acısı, pişmanlıklar, belki de dedikodular yüzünden bitmiş bir aşkı. eski sevgiliyi, onun pişmanlığını ondan bundan duymak ama sesini çıkaramamak. kabuğuna çekilmek, belkide oh olsun deyip gururuna yenilmek ve tüm özlemini, sevgini içine gömmek.
candan erçetin'in şarkısı olan sitem insanı bir garip yapar. pişmanlık, gurur, özlem, acı vardır bu şarkının içinde. insanın kalbini sızlatır, uzaklara dalarsın... birilerinin söylediği son sözleri düşünürsün.
beni özlüyormuşsun öyle diyorlar
kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar
sense besleyerek yalnızlığını
kabul ediyormuşsun aldattığını
beni soracak olursan hayli kırgınım
kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
tek tek anlayarak hatalarımı
sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı
işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim
candan erçetinden bir şarkı, dinlenilesi bir şarkı ve aynı zamanda an itibari ile dinlenen şarkı, pekiyi pek güzel...
doymadım doyamadım sevmelere seni ben,kimseyi koyamadım yerine ben. ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem
hasrete teslim oldum ah geri gelmeyeceğim...aşkı tarif eden sezen aksu şarkısı. aşk yok deyen kişilere ithaf olunur.
aşkta yaşanan hayal kırıklığının da karşısındaki eril kişiden hislerine kendisi gibi karşılık vermesini beklemek.en sorunsuz sevme şekli beklemeden sevmek.başarabilene aşkolsun.
candan erçetin beni benden alarak uzak diyarlara kattığı şarkısı.
yok benim ki tam da bir sitem değil ben alıştım böyle yaşamaya.
o şarkıda ki "beni özlüyormuşsun öyle diyorlar" sözünden sonra giren yaylılar beni en iyi anlatan.
nöbetlerim beni özlemiş yeniden gelmiş öyle diyorlar.
yürürken otururken veya konuşurken; hatta şarkı söylerken bir anda gelen karanlık. ardından hançerle beyninizi ele geçirmek isteyen ifrit kılıklı sancılar.
4 yıl önceydi evet ilk gözlerimin karardığı zamandı. o zaman şaşkındım ama bu kadar canım yanmamıştı. belki de üstüne çok acı verici nöbetler geldiğindendir hatırlamıyorum.
kendimi bırakmamayı öğrendim. "o ağrılara apansız bayılmak, karşı durmadan hem de.sana yakışmaz kızım" dedim. neden hep dik başlı olacaktım ki illa ki bir kere de direnmeseydim. derimin yarım santim altından geçmeseydi tırnaklarım. kafamda bu kilim deseni şişlikle bunu yazıyor olmazdım muhtemelen.
yok ben öyle değil böyle büyüdüm. beni hiç terketmeyen sancılarım vardı ve kim bilir beni, onlar gibi, bırakmayacak kadar kimse sevmedi.
şimdi bir yenisinin geleceğini bilip ne kadar gücüm var diye hesaplamaktan başka yapacak bir şey göremiyorum.
yarın olmasın, yine gelmesin, dayanamıyorum.
ve ey sancı yeniden geldiğin ve beni kafamın etrafını donatacak onca aletin arasına bıraktığın için sana inceden bir sitem içindeyim.
beni soracak olursan hayli kırgınım
kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
.
.
işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim.
"ben ona sıkıntılı güz günlerinde
yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim
kırmak istememiştim duygu filizlerini
büyük bir ustalıkla susturup içimdeki uğultuyu
rüzgarımı olanca yumuşaklığıyla salmıştım üzerine
incinmesin diye tek
acıyı bile ters yüz eden
incelikli bir gülümsemeyle yüzümde
ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda
sıcacık bir sığınak olayım istemiştim
insanlar içinde üşüdükçe
güvenle gelebileceği
kuşların kanatları neden vardır?
bir insan neden ağlar yarı yaşına gelince?
bulutlar gökyüzünün yükü müdür, süsü müdür?
tutsağı mıdır rüzgarın, sevgilisi midir?
konuşayım istemiştim bir yüreğin dilince
yanıtı olmayan sorularda boğmak istememiştim
ben ona sabah olamasam da
dingin bir ikindi olayım istemişimdir
herşeyin usul usul durulduğu saatlerde gelsin
yüzünde uçuk bir gülümsemeyle
yaslasın yorgunluğunu gövdemin yaşlı çınarına
serip üzerine yapraklarımın ağırlıksız yorganını
dinlendireyim istemiştim
üşütmek istememiştim.
ben ona ne istemişsem bu yalnızlık aylarında
gecikmiş... ince... güzel ve uzak...
biraz da kendime istemiştim
sevgi adına" *
Nihal Yeğinobalı'nın 1997'de yayınlanan 3. ve en güzel romanıdır. Kırsal bir atmosferde, çocukluktan gençliğe adım atmakta olan birkaç kızın dünyasında yaşanan duygusal ve cinsel bir travmanın, bunun bireylerin yaşamındaki diğer uzantılara olan etkisinin öyküsüdür. Yer yer psikolojik, yer yer erotik gerilim tadındadır. Akıcı dili, başarılı kurgu ve tiplemeleriyle bir solukta okunabilen türde romanlardandır. Filme çekilmesini çok arzu ettiğim ama içeriğindeki dönemsellik ve "teenage" cinselliğinin dozunun ayarı açısından cesur ve gerçekçi ama bir o kadar da iyi bir yönetmenin eline düşmesi gerekmekte. Yoksa güzelim eseri cnbc-e dizisine çevirebilirler rahatlıkla.