sitem

    57.
  1. edeceğimdir.

    dünyayı izleyebildiğim kadar izliyorum. içselleştirdiğim tek konu; her canlının bir yaşayış kaidesi var. ben neden hiçbirine uymuyorum.

    mutluluk seviyesi ne olursa olsun insanlara huzur veren şu doğa manzarası bende neden bu kadar dayanılmaz bir hüzün yaratıyor. neden baktığım her köşe başka başka hüzünlerle dolu.

    varsan sana sesleniyorum tanrı.
    ben neden yaşayamıyorum. bir şeylere el at, beni oraya getirme.
    7 ...
  2. 5.
  3. söz ve müziği candan erçetine ait olan bir şarkı

    beni özlüyormuşsun öyle diyorlar
    kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar
    sense besleyerek yalnızlığını
    kabul ediyormuşsun aldattığını

    beni soracak olursan hayli kırgınım
    kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
    tek tek anlayarak hatalarımı
    sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı

    işte ben böyle bir hal içindeyim
    aslında derin keder içindeyim
    bazen bilmeyerek ne yaptığımı
    iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
    bazen isyan edip yalnızlığıma
    sana karşı ince bir sitem içindeyim
    6 ...
  4. 1.
  5. Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtmek.*
    4 ...
  6. 7.
  7. bir ceza şarkısıdır. polis filminin jenerik müziğidir *

    Kimse bilmez ki neye ne için ne kadar vakit var
    istesen de sırası yok ki ölümü ölmez sanan yar
    Neler için harcarsın ömrünü neler için akar gider
    Arkada kalana mı üzülürsün bence gidende çok beter
    Mecbur kalıp yaptığın hatalar mı sana kaldı kâr
    Dönüp baktığında verdiğin zarar elbet bir yerden patlar
    Sıranı beklerken büyür şans beynindeki bir ur gibi
    Hayat bazen de tatlı bir güzele yapılmış kur gibi
    Bilmeceleri tek tek çöz yorgun olan bir çift göz
    Üzgün olan her bir kimse düzgün olan hiç iş yok
    Farkına var doğru sensin essin daim rüzgarın
    Öyle çok yorulmuşsun ki saplanmış sanki bir ok
    Senin işini senden daha iyi yaptığını sananlar
    Vardır elbet bazen sende kendini en iyi sanırsın
    Zaten sınırlar çizilmiştir çoktan buna inanırsın
    Mecbur kalınca denize düşmeden de yılana sarılırsın

    En son aldığın sayfaya ilk yazdığın sözler bunlar
    Sende bu defter gibiydin önceden beyaz ve tertemiz
    Şimdi bir müsvedde gibi hissetmektesin silmek imkansız
    Birçok şey ve sen aynı bu kalem gibi oldun günbegün
    Aynı bir kalem gibi tükenip bitecek her ömür
    Ve geriye kalansa tahta sıraya kazılı ismimiz olur belki
    Anlatılacak çok şey var paylaşılacak çok şey vardı
    Fakat kaldı senle hepsi artık çok geç zaman geçti
    Gerçeklerden kaçtıkça gerçeğinde vardın farkına
    Üçüncü gözün açıldı ve beyninde kopar fırtına
    Ben hep karanlık yerlerdeydim yalnız başıma
    Şu an aydınlık önünde ama korkun aydınlıktan da fazla
    Niçin yazmaya başladığımı hatırlamıyorum
    Bir gün birleşti kağıt kalem ve ben
    O gün bu gündür yazıyorum bu gün o gün olsa keşke
    Zaman bir geriye dönse şöyle vicdanda ki azapta kalmazdı
    Kader bu böyle yazılmış.
    4 ...
  8. 41.
  9. Neden sana söylemek istediğim hiçbirşeyi söyleyemiyorum? Ben ki herşeyin eksiklerini,yanlışlarımı bu kadar kabul etmişke,senin bi lafıma kızıp gitmenden niye korkuyorum? Neden kaybetmekten korkuyorum? Oysa ben bütün cümlelerimi sana kuruyorum. Yalan yok içimde. Çünkü aşk denilen ızdırabın yalansız olması gerek. Hergün başka yalanlar bulmak belki de aşkı ızdırap haline getiriyordur ha kimbilir! Evet bence aşkı ızdırap yapan bu. Sürekli rol yapmak zorunda kalmak.

    Sıkıldın mı? insan önce hangisinden sıkılır? Sevmekten mi sevilmekten mi? Çok mu sevdim ben seni? Yada çok mu belli ettim? Sevdiğimi belli etmemem gerekiyormus öyle diyorlar. Yüksek sesle söylenmeyen şarkı gibi. Sen mırıldan o anlasın, anlamaya çalışsın! Rol yap, kendin gibi olma,koştur adamı peşinden. Kimse birbirini svmiyor demek ki. Bunu söyleyen bi insan nasıl sever, nasıl koşulsuz bağlanır? Ben senin elinde bi sokak kedisi gibiyim, sevgine muhtaç, onu isteyen pislik bi sokak kedisi.Sen sıkıldığın zaman gidiyorum, çöplerin içinde dolaşıyorum. Sonra geliyorum, sen biraz daha seviyorsun, okşuyorsun falan. Sonra yine gidiyorum sonra yine geliyorum, sonra yine gidiyorum,geliyorum. Nereye ait olduğunu bilmeyen bi sokak kedisi. Sen bunun ne demek oldugunu anlayabiliyor musun? Ben bu ilişkinin kedisiyim. Ya beni sahiplen ya da bırak. Ben böyle ikide bir gidip gelmekten yoruldum…
    4 ...
  10. 19.
  11. beni özlüyormuşsun öyle diyorlar
    kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar
    sense besleyerek yalnızlığını
    kabul ediyormuşsun aldattığını

    beni soracak olursan hayli kırgınım
    kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
    tek tek anlayarak hatalarımı
    sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı

    işte ben böyle bir hal içindeyim
    aslında derin keder içindeyim
    bazen bilmeyerek ne yaptığımı
    iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
    bazen isyan edip yalnızlığıma
    sana karşı ince bir sitem içindeyim

    candan erçetinden bir şarkı, dinlenilesi bir şarkı ve aynı zamanda an itibari ile dinlenen şarkı, pekiyi pek güzel...
    4 ...
  12. 10.
  13. Nihal Yeğinobalı'nın 1997'de yayınlanan 3. ve en güzel romanıdır. Kırsal bir atmosferde, çocukluktan gençliğe adım atmakta olan birkaç kızın dünyasında yaşanan duygusal ve cinsel bir travmanın, bunun bireylerin yaşamındaki diğer uzantılara olan etkisinin öyküsüdür. Yer yer psikolojik, yer yer erotik gerilim tadındadır. Akıcı dili, başarılı kurgu ve tiplemeleriyle bir solukta okunabilen türde romanlardandır. Filme çekilmesini çok arzu ettiğim ama içeriğindeki dönemsellik ve "teenage" cinselliğinin dozunun ayarı açısından cesur ve gerçekçi ama bir o kadar da iyi bir yönetmenin eline düşmesi gerekmekte. Yoksa güzelim eseri cnbc-e dizisine çevirebilirler rahatlıkla.
    3 ...
  14. 4.
  15. girisiyle, beni benden alan, basimi donduren, icimi titreten candan sarkisi.
    kesinlikle cok etkileyicidir. o nasi nazenin bir usluptur. daha ne densindir. "sana karsi ince bir sitem icindeyim."
    gidenin, gitmisliginin arkasindan soylenecek shik sarkilardan..
    3 ...
  16. 15.
  17. "ben ona sıkıntılı güz günlerinde
    yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim
    kırmak istememiştim duygu filizlerini
    büyük bir ustalıkla susturup içimdeki uğultuyu
    rüzgarımı olanca yumuşaklığıyla salmıştım üzerine
    incinmesin diye tek
    acıyı bile ters yüz eden
    incelikli bir gülümsemeyle yüzümde

    ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda
    sıcacık bir sığınak olayım istemiştim
    insanlar içinde üşüdükçe
    güvenle gelebileceği

    kuşların kanatları neden vardır?
    bir insan neden ağlar yarı yaşına gelince?
    bulutlar gökyüzünün yükü müdür, süsü müdür?
    tutsağı mıdır rüzgarın, sevgilisi midir?
    konuşayım istemiştim bir yüreğin dilince
    yanıtı olmayan sorularda boğmak istememiştim

    ben ona sabah olamasam da
    dingin bir ikindi olayım istemişimdir
    herşeyin usul usul durulduğu saatlerde gelsin
    yüzünde uçuk bir gülümsemeyle
    yaslasın yorgunluğunu gövdemin yaşlı çınarına
    serip üzerine yapraklarımın ağırlıksız yorganını
    dinlendireyim istemiştim
    üşütmek istememiştim.

    ben ona ne istemişsem bu yalnızlık aylarında
    gecikmiş... ince... güzel ve uzak...
    biraz da kendime istemiştim
    sevgi adına" *
    3 ...
  18. 8.
  19. atilla atasoy'un eski bir şarkısı.

    sanma ki sen kızgın çölde yağan bir yağmursun
    sanma ki sen kar üstünde açan bir çiçeksin
    ne sanmıştın kendini, solmayan bir çiçek mi
    yoksa gönül uydulu sönmeyen bir güneş mi

    sevenim olmasa da görenim olmasa da
    istemem gelme sakın çok geç
    arayanım olmasa da soranım olmasa da
    istemem ellerim boş kalsa

    aylar geçti yıllar geçti ne haldeyim sorma
    yüzüme gülsen dizime gelsen istemem sorma

    sanma ki sen kızgın çölde yağan bir yağmursun
    sanma ki sen kar üstünde açan bir çiçeksin
    ne sanmıştın kendini erişilmez hayal mi
    yoksa gökten zembilli dokunulmaz güzel mi

    sevenim olmasa da görenim olmasa da
    istemem gelme sakın çok geç
    arayanım olmasa da soranım olmasa da
    istemem ellerim boş kalsa

    aylar geçti yıllar geçti ne haldeyim sorma
    yüzüme gülsen dizime gelsen istemem sorma.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük