beni özlüyormuşsun öyle diyorlar
kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar
sense besleyerek yalnızlığını
kabul ediyormuşsun aldattığını
beni soracak olursan hayli kırgınım
kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
tek tek anlayarak hatalarımı
sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı
işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim
girisiyle, beni benden alan, basimi donduren, icimi titreten candan sarkisi.
kesinlikle cok etkileyicidir. o nasi nazenin bir usluptur. daha ne densindir. "sana karsi ince bir sitem icindeyim."
gidenin, gitmisliginin arkasindan soylenecek shik sarkilardan..
bir sezen aksu şarkısı. metin şentürk okumuştu en son. sözleri;
Vurgun yemiş misali gönlüm tutuldu aşka
Ciğerimden yanıyorum ben bu defa başka
Bu yangın benle ölünceye dek yaşasın varsın
Dünyanın o son günü sen beni arayacaksın
Doymadım doyamadım sevmelere seni ben
Kimseyi koyamadım yerine yeniden
Saymadım sayamadım sensiz geçen yılları
Ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem
Zannetme bir gün geri dönmek değil niyetim ah
Hasrete teslim oldum asla gelmeyeceğim
Bu yangın benle ölünceye dek yaşasın varsın
Dünyanın o son günü sen beni arayacaksın
Doymadım doyamadım sevmelere seni ben
Kimseyi koyamadım yerine yeniden
Saymadım sayamadım sensiz geçen yılları
Ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem.
bir ceza şarkısıdır. polis filminin jenerik müziğidir *
Kimse bilmez ki neye ne için ne kadar vakit var
istesen de sırası yok ki ölümü ölmez sanan yar
Neler için harcarsın ömrünü neler için akar gider
Arkada kalana mı üzülürsün bence gidende çok beter
Mecbur kalıp yaptığın hatalar mı sana kaldı kâr
Dönüp baktığında verdiğin zarar elbet bir yerden patlar
Sıranı beklerken büyür şans beynindeki bir ur gibi
Hayat bazen de tatlı bir güzele yapılmış kur gibi
Bilmeceleri tek tek çöz yorgun olan bir çift göz
Üzgün olan her bir kimse düzgün olan hiç iş yok
Farkına var doğru sensin essin daim rüzgarın
Öyle çok yorulmuşsun ki saplanmış sanki bir ok
Senin işini senden daha iyi yaptığını sananlar
Vardır elbet bazen sende kendini en iyi sanırsın
Zaten sınırlar çizilmiştir çoktan buna inanırsın
Mecbur kalınca denize düşmeden de yılana sarılırsın
En son aldığın sayfaya ilk yazdığın sözler bunlar
Sende bu defter gibiydin önceden beyaz ve tertemiz
Şimdi bir müsvedde gibi hissetmektesin silmek imkansız
Birçok şey ve sen aynı bu kalem gibi oldun günbegün
Aynı bir kalem gibi tükenip bitecek her ömür
Ve geriye kalansa tahta sıraya kazılı ismimiz olur belki
Anlatılacak çok şey var paylaşılacak çok şey vardı
Fakat kaldı senle hepsi artık çok geç zaman geçti
Gerçeklerden kaçtıkça gerçeğinde vardın farkına
Üçüncü gözün açıldı ve beyninde kopar fırtına
Ben hep karanlık yerlerdeydim yalnız başıma
Şu an aydınlık önünde ama korkun aydınlıktan da fazla
Niçin yazmaya başladığımı hatırlamıyorum
Bir gün birleşti kağıt kalem ve ben
O gün bu gündür yazıyorum bu gün o gün olsa keşke
Zaman bir geriye dönse şöyle vicdanda ki azapta kalmazdı
Kader bu böyle yazılmış.
sanma ki sen kızgın çölde yağan bir yağmursun
sanma ki sen kar üstünde açan bir çiçeksin
ne sanmıştın kendini, solmayan bir çiçek mi
yoksa gönül uydulu sönmeyen bir güneş mi
sevenim olmasa da görenim olmasa da
istemem gelme sakın çok geç
arayanım olmasa da soranım olmasa da
istemem ellerim boş kalsa
aylar geçti yıllar geçti ne haldeyim sorma
yüzüme gülsen dizime gelsen istemem sorma
sanma ki sen kızgın çölde yağan bir yağmursun
sanma ki sen kar üstünde açan bir çiçeksin
ne sanmıştın kendini erişilmez hayal mi
yoksa gökten zembilli dokunulmaz güzel mi
sevenim olmasa da görenim olmasa da
istemem gelme sakın çok geç
arayanım olmasa da soranım olmasa da
istemem ellerim boş kalsa
aylar geçti yıllar geçti ne haldeyim sorma
yüzüme gülsen dizime gelsen istemem sorma.
Nihal Yeğinobalı'nın 1997'de yayınlanan 3. ve en güzel romanıdır. Kırsal bir atmosferde, çocukluktan gençliğe adım atmakta olan birkaç kızın dünyasında yaşanan duygusal ve cinsel bir travmanın, bunun bireylerin yaşamındaki diğer uzantılara olan etkisinin öyküsüdür. Yer yer psikolojik, yer yer erotik gerilim tadındadır. Akıcı dili, başarılı kurgu ve tiplemeleriyle bir solukta okunabilen türde romanlardandır. Filme çekilmesini çok arzu ettiğim ama içeriğindeki dönemsellik ve "teenage" cinselliğinin dozunun ayarı açısından cesur ve gerçekçi ama bir o kadar da iyi bir yönetmenin eline düşmesi gerekmekte. Yoksa güzelim eseri cnbc-e dizisine çevirebilirler rahatlıkla.
"ben ona sıkıntılı güz günlerinde
yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim
kırmak istememiştim duygu filizlerini
büyük bir ustalıkla susturup içimdeki uğultuyu
rüzgarımı olanca yumuşaklığıyla salmıştım üzerine
incinmesin diye tek
acıyı bile ters yüz eden
incelikli bir gülümsemeyle yüzümde
ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda
sıcacık bir sığınak olayım istemiştim
insanlar içinde üşüdükçe
güvenle gelebileceği
kuşların kanatları neden vardır?
bir insan neden ağlar yarı yaşına gelince?
bulutlar gökyüzünün yükü müdür, süsü müdür?
tutsağı mıdır rüzgarın, sevgilisi midir?
konuşayım istemiştim bir yüreğin dilince
yanıtı olmayan sorularda boğmak istememiştim
ben ona sabah olamasam da
dingin bir ikindi olayım istemişimdir
herşeyin usul usul durulduğu saatlerde gelsin
yüzünde uçuk bir gülümsemeyle
yaslasın yorgunluğunu gövdemin yaşlı çınarına
serip üzerine yapraklarımın ağırlıksız yorganını
dinlendireyim istemiştim
üşütmek istememiştim.
ben ona ne istemişsem bu yalnızlık aylarında
gecikmiş... ince... güzel ve uzak...
biraz da kendime istemiştim
sevgi adına" *
candan erçetin beni benden alarak uzak diyarlara kattığı şarkısı.
yok benim ki tam da bir sitem değil ben alıştım böyle yaşamaya.
o şarkıda ki "beni özlüyormuşsun öyle diyorlar" sözünden sonra giren yaylılar beni en iyi anlatan.
nöbetlerim beni özlemiş yeniden gelmiş öyle diyorlar.
yürürken otururken veya konuşurken; hatta şarkı söylerken bir anda gelen karanlık. ardından hançerle beyninizi ele geçirmek isteyen ifrit kılıklı sancılar.
4 yıl önceydi evet ilk gözlerimin karardığı zamandı. o zaman şaşkındım ama bu kadar canım yanmamıştı. belki de üstüne çok acı verici nöbetler geldiğindendir hatırlamıyorum.
kendimi bırakmamayı öğrendim. "o ağrılara apansız bayılmak, karşı durmadan hem de.sana yakışmaz kızım" dedim. neden hep dik başlı olacaktım ki illa ki bir kere de direnmeseydim. derimin yarım santim altından geçmeseydi tırnaklarım. kafamda bu kilim deseni şişlikle bunu yazıyor olmazdım muhtemelen.
yok ben öyle değil böyle büyüdüm. beni hiç terketmeyen sancılarım vardı ve kim bilir beni, onlar gibi, bırakmayacak kadar kimse sevmedi.
şimdi bir yenisinin geleceğini bilip ne kadar gücüm var diye hesaplamaktan başka yapacak bir şey göremiyorum.
yarın olmasın, yine gelmesin, dayanamıyorum.
ve ey sancı yeniden geldiğin ve beni kafamın etrafını donatacak onca aletin arasına bıraktığın için sana inceden bir sitem içindeyim.
beni soracak olursan hayli kırgınım
kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
.
.
işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim.
doymadım doyamadım sevmelere seni ben,kimseyi koyamadım yerine ben. ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem
hasrete teslim oldum ah geri gelmeyeceğim...aşkı tarif eden sezen aksu şarkısı. aşk yok deyen kişilere ithaf olunur.
aşkta yaşanan hayal kırıklığının da karşısındaki eril kişiden hislerine kendisi gibi karşılık vermesini beklemek.en sorunsuz sevme şekli beklemeden sevmek.başarabilene aşkolsun.
beni özlüyormuşsun öyle diyorlar
kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar
sense besleyerek yalnızlığını
kabul ediyormuşsun aldattığını
beni soracak olursan hayli kırgınım
kırgınlık bir yana bir de şaşkınım
tek tek anlayarak hatalarımı
sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı
işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim
candan erçetinden bir şarkı, dinlenilesi bir şarkı ve aynı zamanda an itibari ile dinlenen şarkı, pekiyi pek güzel...
candan erçetin'in şarkısı olan sitem insanı bir garip yapar. pişmanlık, gurur, özlem, acı vardır bu şarkının içinde. insanın kalbini sızlatır, uzaklara dalarsın... birilerinin söylediği son sözleri düşünürsün.