çocukluğum bunların arasında geçti. hepsi kıvırcık değildi, lakin lüks villarda oturuyor ve çocuklara has o acımasızlığı da sonuna kadar yapıyorlardı. travmasını hala atamadım üstümden.
efendim, bir çok aile gibi biz de köyden kente göç ettik. babam köyde yazın çiftçilik yapıyor, kışın da inşaatlarda çalışıyordu. konya nın bozkırında tipik muhafazakar bir köydü. oradaki insan ilişkilerini, kültürel ortamı az çok hayal edebiliyorsunuzdur.
velhasıl, bir fırsat oldu; ve taa oralardan izmir'in göbeğine, lüks villaların, bol basketbol sahalarının, lisede cinsel ilişkiye girenlerin, 50 centlerin dinlendiği, gayet cool insanların yaşadığı, kravatlı babaların, ingilizce bilen annelerin olduğu, haftada 20 tl harçlık alanların, bi hırkaya daha o zamanda 40 tl verenlerin, şımarık kızların olduğu zengin muhiti bir yere yerdik. bana her gün 1 lira veriliyordu amk. kaç ayda bir en dandiğinden ayakkabı alınırdı, kıyafetleri söylemeye gerek yok.
neyse asıl sorun bu değil; ama hiç bir zaman bu piçlerle arkadaşlık edemedim ben ve oradan kalan bu aşağılık kompleksini, beğenilmezliği, toplum içindeki ayrışmayı hala hissediyorum.
onların sahip olduğu imkanlara sahip değildim. adamların boyu uzun, düzgün beslendiklerinden kemikleri iriydi. süper nike ayakkabıları vardı. öyle havalı basketbol şortlarının üstüne askılı giyer, kollarına da bileklik takarlardı ki, ben paçoz şortum ve saçma sapan tişörtüm, kıytırıktan ayakkabımla basketbol oynamaya çalışıyordum. örneğin bi basketbol oyununda hatırladığım şey böyle havalı bir çocuğun basketbol maçında, bir anda sahadan çıkıp siyah passatlı babasından anahtar almasıdır.
işte bu kıvırcık ergen irilerini izmir le özdeşleştirmişimdir hep. o yüzden izmir'i, ve oranın insanlarını sevmiyorum. bana çok kötü şeyler hatırlatıyor. o çağdaş denen izmirlilerin arasındaydım ve hiç te hoş yüzlerini görmedim. yalnızca onlara da değil, onların sahip olduğu ideolojilere de antipatim var. vay efendim hoşgörüymüş, anlayışmış hepsi hikaye. tabii ki, ben de dört dörtlük bir çocuk değildim. zaten uyum sorunum vardı; ama bu kadar nahoş şeyler hatırlatacak ve tiksindirecek kadar da olmamalıydı.
ulan güzel mi güzel bir kızın herkes okulun bahçesinde top oynarken gelip herkesi öpüp bi beni öpmemesini nasıl unutabilirim? işte izmir kızları benim için böyledir. onların şekilciliği, yapaylığı, çirkefliği hala iğrendirir beni. burada anlatamayacağım nice olay yaşadım.
iğrenç... tek kelimeyle iğrenç. o ergen irilerinden de izmir den nefret ediyorum. ama o özel okullarda okuyan irilerin kazandığından daha iyi bir üniversitede okuyorum. ama imkanlar yok ki amınakoyayayım. onların çoğu paradan puldan turlamıştır avrupayı, biz hale sultanahmet, beyazıt, beyoğlu...
bizim altınyıldızda eskiden bol bulunan tiplerdir. küçükken aynı sahayı paylaşmaya gittiğimizde sahada sadece kendimizi bulurduk, zannımca ürküp çekiliyorlardı, yine zannımca ayağımızda pahalısından spor ayakkabı olmadığından ve basketbol şortu giymediğimizdendi. ne mi oldu? büyüyoruz onlar özel okullara giderken biz çalışıp didinip puanımızla liseye, üniversiteye gidiyoruz. şartlar eşitleniyor gibi.
ben bu ergen irilerinin bir kısmıyla arkadaş oldum. gayet kafa dengi, iyi kalpli insanlardı. biri hariç pek çok hayallerini de gerçekleştirdiler. araya uzun yıllar ve başka insanlar girdiği için şimdilik görüşmüyoruz ama birlikte harika bir gün geçirmek sadece bir mail'e bakar.
bu arada gerçekleşmeyen tek hayalleri ise bir sevgili edinebilmekti. onca kültürel birikimlerine rağmen kızları yakışıklı ama beyinsiz kekolara kaptırdılar hep.
biraz asosyaldir. dersleri ya çok iyidir ya da çok kötü. pazar sabahları karga bokunu yemeden kalkıp basket sahasına iner. aileniz genelde bak efendi çocuğa deyip sizi onunla kıyaslar.
site çevresinde girdikleri mekanlarda hesabı babasının ödeyeceğini söyler.
büyüyünce ya mühendis olacak ya da iş hayatında 77 santimlik koltuklarda nba.com'da gezerek yöneticilik yapar.
hemen hemen her sitede bulunan bu veletlerin; liselerde ortalamanın altında aldıkları notlara rağmen senin benim gibi bağzı naif çocukların biraz fazla çalışmamıza rağmen bizim karnemizde trafo gibi 1'ler düşürken bu lise ergeninin girmediği dersten bile notu en az 3 gelir.
sınıfta en arkada oturan sınıfın en güzel kızlarından olan pınar'ın yanına oturur.
ders ile ilgilenmez, pınar'a "erkek/ilgi orospusu" nasıl olur onu anlatır.
sesini pek çıkarmaz, pınar'ın eski sevgilisi olan meriç için de o çocukta ne buldun ki diyerek konuşmaya mola verir.
dersi dinlemek yerine okula gelmeden önce indirdiği altyazısız dizi bölümlerini izler.
yabancı dizileri, filmleri genellikle ingilizce altyazısız izlemelerine rağmen ingilizce dersinden düşük alırlar.
kahvede yapsan seni öldüreceklerini düşündüğün salakça espriye sınıf içinde "abi çok iyi yaa" diyerek tepki verir. halbuki espriyi anlamamıştır ama tepki vermek zorunda kalmıştır çünkü o an aynı siteden arkadaş olduğu aslı ile göz göze gelmiştir.
aslı'dan hoşlanıyordur ama cumartesi yürüyüşlerinde aslı tenis kortundayken kendisi diz üstü şort, snopy kulaklık, spor ayakkabısı ve xxl tişörtüyle basketbol oynuyordur.
basketbol oynadığı siteden olan alfa nümerik arkadaşı tonguç ile üniversite muhabettine girer. kesinlikle girer girmezse ne olayım.
üniversite'yi yurtdışında okumak istediğini belirtir.
ama babasının izin vermemesi durumunda besyo'ya gitmeye karar verir.
besyo'dan cayması için aynaya bakması yeterlidir.
17 yaşındadır ve 181 cm'lik bedene 125 kilo sığdırmıştır.
okulun basketbol takımına girmek için spora başlar.
sporun yanı sıra her şeyi organize eden o piç kurusu moduna girer.
tepki alır.
sporu bırakması kaçınılmazdır.
okul çıkışlarında zaten bir tarafı çıkmış gömleğin diğer tarafını da çıkarır.
kravatını gevşetir ve kızlarla bir şey içmek için kızlara teklif eder.
kızlar kabul ederse teklifi; bu sefer üst değişikliği için eve uğramak zorunda olduğunu kendilerini evlerinden "babasından yalvara yakara alacağı arabayla" alıp mekana götüreceğini söyler.
ki kızlar kabul etmez. diğer ihtimale dönelim.
kızlar kabul etmez. playstation salonuna gidilir tonguç ile. 2k14-2k13 oynamak isterler genelde. bazen de nfs oynanır.
aşık olduğu kızlar doktor kızıdır ya da profesör kızıdır.
lise 2. veya 3. sınıfta diş teli takarlar.
daha önce salakça tepkiler verdiği esprilere bu sefer tepki vermekte zorlanır ama elinde lebron james temalı not defterini masaya vurur.
tepki alır, kulaklığını takar, hiç umursamaz.
içindeki psikolojik hazımsızlık bir anda fiziksel olup bir osuruk hediye eder ortama.
osuruğu ilk fark eden hemen duvar tarafında olan mert'tir. mert sınıfın piçidir. tabiri caiz değilse orrrosspuuu çocuğudur. mertaslı'ya "seninki osurdu" der. bizimki aslı'dan vazgeçer.
büyük hayalkırıklığı yaşar hırs yapar.
yurtdışına gider.
değişik tarzlara bürünür.
ülkesine döner.
sitedeki en güzel kızın arkadaşlarından olan çirkinlerin en güzeli kız olan ebru'ya aşık olur. ebru mimarlık mezunudur.
babası doktordur. ebru'nun en küçük kardeşi can da basketbol hayranıdır.
okullar bitmiş, meslekler hazır.
evlilik kaçınılmazdır.
şahsımın kısmen uyduğu* kişi tespiti. ilk iki önermede sıkıntı yok yalnız saçlar kıvırcık değil dalgalı ve son olarak hayatımın hiçbir döneminde iri olmanın yanına bile yaklaşmadım. son iki önerme bana uymasa da bu 4 kritere de uyan kişiler tanıdım. iyi bari saçla ve kiloyla kurtardık paçayı.
ne kadar güzel bir tespit olsa da bir ev seksisi değil.