uyumayı beklemek için bitmesini beklemeniz gereken, minicik bir sitede apartmanlar arasında bu apartmanlarda hasta mı var, bebek mi var, öğrenci mi var, işe erkenden gidecek olan mı var diye düşünülmeden yapılan, mutluluk belirteci davullu zurnalı, sinirleri harap eden organizasyon.
geçen hafta yeni taşındığımız site olmuş durumdur...
o günü kısaca anlatmak istiyorum;
saat 16:00...
-hava çok sıcak. sitenin ortasındaki meydana sürekli arabalar gelip gidiyor, sandalye bırakıyor. sürekli ses var.
saat 17:00...
-hava 16:00 a göre 1 kaç derece daha düşük, site meydanına sandalyeler diziliyor. ses sistemi hazırlanıyor. televizyona bakıyorum fakat ikidebir ses sistemini ayarlamaya çalışanların ''deneme ses deneme 9,8,7...'' demeleriyle irkiliyorum.
saat 19:00...
-hava bir derece daha serinliyor. güneş yavaş yavaş batmaya doğru gidiyor, yavaş yavaş sitenin ortasında kalabalık oluşuyor. ben balkona çıkıp etrafı kesiyorum, kızların olması içimi açıyor sakinleşiyorum.
saat 21:00...
-güneş battı hava normal haline döndü, düğünü biraz seyrettikden sonra televizyonun başına geçmeye karar veriyorum fakat her defasında ankara'lı namığın çiftetelli havalarıyla keyfim bozuluyor, sinir artıyor...
saat 22:00...
-düğün işkencesinden kurtulmak için kendimi dışarı atıyorum, 100 metre uzağa gidiyorum ses duyuluyor, 300 metre uzakta gene duyuluyor, 1 km uzakta azda olsa ses geliyor.
saat 00:00...
-eve geliyorum, gözlerimden uyku akıyor, yavaşca yatağa süzülüyorum, birden davul sesleri yükseliyor. iyice sinirleniyorum ardında televizyonu balkonun en ucuna götürüp son ses müzik açıyorum. düğündekiler bana acayip bir şekilde bakıyor. etraf gergin. televizyonu kapıyorum. hala davul çalıyor.
saat 00:30...
-saatin 12'yi geçtiğini görünce polisi arıyorum. polis geliyor düğünü dağıtıyor balkona çıkıp pis pis sırıtıyorum. kafam rahatlıyor. uykuya dalıyorum.
saat 04:30
-rüyamda bomboş bir tarladayım birden her tarafımdan davulcular geliyor. aniden uyanıyorum. hiç birşey yok. rüya olduğunu anlayıp ''ohh'' çekiyorum.