tevfik fikret'in şiiri. ayrıca kendisi sis'in tablosunu da çizmiştir.
tablo başta normal durur, sadece sis vardır.. sadece yoğun bir sise bakarsınız taa ki biraz uzaktan ve dikkatlice bakıncaya dek, işte o zaman sisin arkasındaki bulanık istanbul silüetinin farkına vararsınız ve "vaay be adam hem yazmış hem çizmiş.." dersiniz.
tablo fikret'in aşiyan'daki kendi tasarladığı evin salonunda bulunmaktadır. yatak odasının hemen çaprazında..
Kodes:
Farkına var alıştığın bir yüz değilim ben
ve çarkı dönecek geriye saracak filmi hayatın
Bu rahatlık su yollarında kuraklıksa elini ver
Yalan döner bu devri alem tek sürer mi sandın ?
Beni bi aldın seni bıraktın yerime yer etti
Tanımadım şehirde 10 liralık bilesin aşk
Şakakta sızılarımsın , elimde yaralarım
Bu gecelerimde tavanlar küçük beyaz bir yalan mı ?
Hayır ! Umudu tek bir gülüşe bağlamam ben ,
içimde benimdir ve yaşaman için senindir ..Gel...
Aynı tepede rüzgar , bilki bizim için eser
Bu lodos değil , yeşil bir okyanusta yolculuk ya sahi
Pes ettiğim kadar yenildim hep hayata ben
Ve durmadım sarıldığım günahlarımla yol aldım
Senden önce inandım o yalana emin ol
Ve yerim bir toprak altıysa önümde uzun yol..
Nakarat:x2
Sisli gözlerimin önünde isli bir pencere hayat
Ölüm serinletir mi dersin beni alevdim harlanan ?
Ve kan çanaklarında çatlak oldum aşkı sızdıran
Yanaklarımda tuzlu mazi düşümü kağıda yazdıran..
Sorgu:
Susmaya çalışmak her şeye alışmak demek değil
Aynalarla kapışmanın utancını bilir misin ?
Beni düşünme o narin sinirlerin gerilmesin
Son bu havayı soluyuşum bugünde sen gelir misin ?
Pardon verir misin tek bir anlık bakış bana
Bütün birgün yeterdi o an sabredip yatışmama
Nasıl kapıldın hayattaki o umursamaz yarışlara
Nasıl ulaştın her şeyi yok sayıp o sözde varışlara ?
Tek bi seni istedim Tanrı sanırım oralı olmadı
Uzaktan izledim , bir güldün orda içim sızladı
Elin değdi başka ele tuz oldu yarama ağladım
Beraberinde şöyle bir güldüm ve kadere bağladım..
Doğrusunu istersen öyle böyle değil kanıyorum
Sanki şişelerin dibinde geçmişimizi arıyorum
Ve burada hava soğuk ve bu arada rüzgar azılı düşmanım
O Açıyor kapıyı aniden sen geldin sanıyorum..
Nakarat:x2
Sisli gözlerimin önünde isli bir pencere hayat
Ölüm serinletir mi dersin beni alevdim harlanan ?
Ve kan çanaklarında çatlak oldum aşkı sızdıran
Yanaklarımda tuzlu mazi düşümü kağıda yazdıran..
haydar ergülen in yazdığı çok hoş bir şiirdir. selçuk yöntem in seslendirmesinden dinlenmesi şiddetle tavsiye edilir. "gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız, göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır." dizesi en etkileyici dizesidir. şiirin tüm sözleri şöyledir:
iki şehri var gecenin:
Biri gözümde tütüyor,
Birinin dumanı üstünde; yağmur gibi çöken siste
Bana bu uykusuz şehri niye bıraktın,
Göze alamadığım bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin...
Gece değil istediğin hayli karanlık bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak hevesindesin!
Gözlerini anlıyorum henüz bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır.
Ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir.
Öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak.
Sis değil, uykusuzluk değil!
iki uzak şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
Biri sis içinde kirpiklerine kadar açık...
Bu sessizliği kim bıraktıysa
Göremiyorum konuşkan gözlerinde tek sözcük bile
Gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
genelde sabahın soğuk zamanlarında gözlenen hava olayına sis hadisesi diyerek bunu hadise haline getiren hava tahmincinin kulaklarını tırmıklamak istiyorum.
hiçbir şey gözükmez. yanınızdaki sandalye bile. sanki birileri kaçıyordur karanlığın içine. ne kadar acizdir sokak lambaları ve ışıklar. yalnızlığınız bile terkeder sizi. bağırsanız duyulmayacaktır sesiniz. güzeldir, insanı farkettirir kendine..
adana'nın kozan ilçesinin eski adıdır. bir dönem kilikya ermeni krallığı'na başkentlik ve 1293-1441 arasında gregoryen ermeni kilisesinin merkezliğini yapmıştır.
Hüzün / yüzyıllar boyu
Tövbe / günahlara
Veda / zehirli elma
Gonca / dudaklarda
Eski zaman elbiseleri akıp gidiyor üzerinden
Sekiz bulut dağının prensesi
Mevsimlik heveslerini dökmüş çiçeklerin ecesi
Olan olmadı biten de bitmedi.
Gizli bahçelerde lirik bahar senfonileri
Geçmiş - an ve gelecek
Varolmuş ve olacak
Havadis avcısı adamotları topladı kehanet ırmağının kıyılarından
La mekan ! la kuyud !
Salamender'in tılsımı ateşte.
Tozdan geldin toza dön !
Ayna krallığının sihirli tacı görünmez oldu.
Kum yatağında kum. dikenler parçaladı avuçlarını
Silinip gitti.
Yüzü önce / sonra elleri / ve sonra tebessümü bile unutuldu.
Hırs akrebi vahşice kanırttı acımasız, meşum
Kim daha yükseklerde o mu ben mi ?
Başında kainatın sarkacı
Geçmiş - an ve gelecek
Varolmuş ve olacak.
Sekiz bulut dağının prensesi
Mevsimlik heveslerini dökmüş
Eski zaman elbiseleri akıp gidiyor üzerinden
sis bir mist olaydır.mist ise sıvı yada katı aeresol olarak ikiye ayrılır.havanın soguk olması ile havada biriken katı partikullerin yüzeye inmesi olayıdır.
umut sarıkaya tipi "sus"un söyleniş tarzıdır. sis değil ama "sıs"tır. misal:
-ağbi bizim toprağımız, bayrağımız, başbakanımız var ya. öle deme! (koreli bir çekik insan).
-sısın lan. hepiniz nincasınız.
yaklaşık 5 milyar insanı bu kadar basite indirgemek süper bişey.