kasindigi takdirde, goz kapaklarinin bir ve ya bir kac anlık zaman dilimleri sürecinde agirlasmasi hissinin yasanmasi, ayak baginin hafifte olsa cozulmesi, diz kapaklarindan asagi giden kanin sicakliginin hissedilmesi ve sirtda ki tüylerin irkilip narin narin tene geri donmesiyle sonuclanabilicek olaydir. kimi zaman oyle etkilidir ki gusül ile de sonuclanabilir.
ardında bir kaşıyan insan, 5 yağlı tırnak içi, bir orgazm olmuş surat, bir şurayıda şurayıda diyen ağız, bir yorulmuş el bırakan, insanın belkide maymunlara en yakın olduğu eylem.
efendim bir erkeğin başına gelebilecek en boktan durumlardan biridir bu. misalen yolda yürüyorsunuz. güneşli bir bahar günü, ortalık şen şakrak, bir yanda yoldan geçen cillop gibi manitalara bakıyor, diğer yandan kulağınızdaki müziğin verdiği ahenkle kendi kendinize ritm tutuyorsunuz. işte tam o sırada nereden çıktığı belli olmayan bir kaşıntı gelip buluyor sizi. hem de sırtınızın tam ortasında. hayır kaşısanız yolun ortasında millet deli diyecek, sinek girdi sanacak, ne bileyim sizi uyuz zannedip yanınızdan uzaklaşak. kaşımasanız içiniz ürperecek, canınız yanacak, gözleriniz yaşaracak. ve o an yapılabilecek hiç bir doğru şey kalmamıştır.
kaşınan kişiyi uzaktan takip edenlerin aklına binbir türlü şey getirecek olan arızadır. artık sırtını kapıya dayayıp şanzımanlı çamaşır makinası gibi çalkalayan mı istersin, ekmek bıçağını atletin içene sokup kaşınan noktayı bulmaya çalışanmı, kabız eşek yavrusu gibi halıda dönüp duran mı... iyi bir karizma sıfırlayıcıdır sırt kaşıntısı.
sürekli başıma gelen durumdur. küçükken ailem sırtımı kaşıyarak beni uykuya daldırırmış. 18 yaşıma geldim yine öyle uykuya dalıyorum. bu sene üniversiteye başladım. ilk başlarda çok zorluk çektim fakat zamanla alıştım. tatile girincede eve girer girmez ilk işim babama sırtımı kaşıtmak oldu. evet bu bir huy. yenemediğim bir huy. sırtımı saatlerce kaşısanız yine yetmez.