Yine içimizi söktü.
Gözyaşlarımızı boşalttı en derinden.
Fakat gururla doldurdu içimizi.
1 dakika boyunca çok şeyler düşündürdü.
Trablus'u, çanakkale'yi, sakarya'yı, dumlupınar'ı düşündük 1 dakikada.
Bandırma vapurunu düşündük karadenizin hırçın dalgaları arasında.
Inebolu'lu kadınları düşündük istiklal yolunda.
Şuhut'tan kocatepe'ye zafer yolu'nu düşündük.
Az zamanda başarılan çok büyük işleri düşündük bu 1 dakika boyunca.
En çok da o mavi gözlerden çıkan bozkurt bakışları düşündük ama.
Icimiz umutla ve gururla doldu yine defalarca.
Ruhun şad olsun, rahat uyu ata'm...
pazartesi sabahı -ki en nefret ettiğim gün p.tesiydi- okula gitmek için sabahın 5 inde kalkmış 6 da transit marka yaşadığım ilçe ile okuduğum okuldaki il arasında çalışan dolmuşa eniştemin binmeyelim ısrarına rağmen bindim.
17 kişilik transitte 24 kişi vardı. bizde 25. ve 26. idik.
şoför gençti benim şimdiki yaşımda. acemiydi. yolu ortalıyor virajlara aşırı hızla giriyordu. ben dahil daracık yerde 8 kişi ayakta idik. kolumun sürekli çarptığı kişi -allah rahmet eylesin- sürekli bana ters ters bakıyordu ben ise ayakta uyuyordum. önümü görmeyi de çok istiyordum çünkü o sabah kalktığımda hiç yapmadığımı yapmış salonda büyük bir huzursuzluk ile volta atmıştım. canım çok sıkkındı.
bir köyün yol ayırımında bekleyen 3 kişiyi almak isteyen şoför büyük tepki sonrası vazgeçti allah tan. derken kaza geliyordu belliydi.
sabah 06:30 civarıydı.
kamyon yolu ortalamış üzerimize doğru geliyordu. çok düz bir yerdi ama şoför çok acemiydi yolun dışına doğru kırdı kamyondan kurtardık ama yola tekrar gireyim derken aşırı sürat nedeniyle diğer taraftan yoldan çıkmak üzereydik ki tekrar sağa kırdı. aramızdan birisi:
-sakın frene basma dedi!!!
ancak çok geçti. şoför acemiydi. o zamanlar biyololoji bölümünde okuduğunu öğrendiğim tek bayan olan bir ablanın çğlık sesini duydum bir de arabanın tavanın kafama doğru gelmesini gördüm.
kaç dakikadır yerdeydim bilmiyordum. gözlerimi ilk açtığımda aklıma o zaman 3 yaşında olan yeğenim ahsen geldi. babasız nasıl yaşayacaktı. eniştemi düşündüm sonra allah ım lütfen dedim ki başımda biri:
-nasılsın? dedi.
bakmamla içimden geçen ama dile dökemediğim mutluluk hissi içinde:
-sen nasılsın bir şeyin var mı? dedim.
-ben iyiyim. dedi. bana baktı parçalanmış ceketini çıkardı kafamın altına koydu. bir acı hissettim:
-kolum. dedim.
kolumu altımdan çıkardı yanıma koydu. eğer iyiysen çok kötü yaralılar var dedi ben de git dedim.
21 kişi dışarı fırlamıştık. araba paramparça olmuştu. aylar sonra göreceğim ve sürekli bacağına ve haşa allah a söven yaşlı amcanın arabanın içinde kazadan önceki hali ile bastonuna yaslanmış bir şekilde kaldığı efsanesi dolaştı.
4 genç ölmüştü zaten tek o yaşlı amca vardı diğer herkes gençti. 30 unda bile kimse yoktu.
derken sesler geliyordu:
-bu yaralıları alın, lütfen!
-allah belanızı versin alsanıza lan bu yaralıları kardeşim ölüyor lannnn!!
kimse durmuyordu. kimse ölmüştü insanlıkları domuzların.
derken bir köy dolmuşu geldi inin dedi yolcularına duyuyordum.inin arabadan dedi. gerçek insan sesiydi bu.
indirdi herkesi. eniştem geldi hadi kalk gidiyoruz kaldırdı beni koluma girdi gelirim dedim ama gidemiyordum aslında.
arabada kan kaybında defalarca bayıldım mı uyudum mu bilemiyorum. yüzüm gözüm kan içindeydi. kafam kırılmıştı iki yerden. kolum kırılmıştı. kalçam çok fena kesilmişti ayaklarım da dehşet çizikler vardı. ama şanslıydım kaderimde ölüm yokmuş o an. son taklasında fırlamışım sanırım kapının hemen kenarında olmama rağmen. yanımdaki adam eniştemin yanındaki adam ve diğer iki kişi ölmüştü. tam 4 ölü 21 yaralı. arabadakilerde sadece sıyrıklar varmış. şoför korkudan ağaca tırmanmış. ortalık cesetler ve yaralıların iniltileri ile doluydu.
hastaneye vardığımızda sedyede bir hemşirenin pantolonunuz yırtılmış dedi. hepsini yırtın dedim. öyle yaptılar. boxerımla kalmıştım. çok üşüyordum. doktorlar bilincimin açık olup olmadığını öğrenmek için 5 dakikada bir ismimi soruyordu. daha ağır yaralılar vardı onlarla ilgileniyorlardı. benim tek derdim vardı üşüyordum. annem ve babam geldi çığlıklarla çıkın dedim. bu halimi görmenizi istemiyorum dedim annemi çıkardılar.
ve ambulans.
aman allah ım. o hastaneden diğerini götürülürken defalarca tek derdim üşümekti yine.
ama o siren sesi. yanımdan geçen ambulanslara bakarken hep dua ederdim içindekilere ama hiç içinde olacağım o siren sesinin benim için çalacağını sanmıyordum. hayatımdaki en unutulmaz sesti.
dışarı çıkıyordum ambulansım önümden geçiyordu ama içinde ben vardım bunu düşünüyordum hep.
anlıyordum işte evet içindeki bendim ve benim için açlıyordu siren sesi acıtarak içimi.
hayatımın en uzun günü dediğim o gün hatırlamıyorum kaç defa çaldı o ses. benim için ama kimsenin içindekinin ben olduğunu, nasıl olduğumu bilmediğini belki bizi arabasına almayan insanlar gibi umursamadığını. ama gerçek insanları da biliyordum. bizi arabasına alan kanları ile kirletirler gibi kaygısı olmayan ve yolcularını gözünü kırpmadan o insanı da biliyordum.
2 ayda iyileştim ama çok fazla yara vardı ve en derin olanı hastanede farkedilmediği için çok acı çektim. ama benim için geçti her şey gibi geldi geçti.
ne zaman yanımdan ambulans geçse artık sadece elimden geldiğince dua etmiyorum içindekini de gerçek manada düşünüyorum. evet belki de hayatının en uzun gününü yaşayan bir insan var sirenler o nun için çalıyor.
duyunca insanın içinin cızz etmesine sebep olan ses. ambulans sesi olsa birisinin durumunun kotu oldugunu anlıyosunuz, itfaiye olsa kimbilir neresi yanıyo diyosunuz, polis arabasından cıkıyo olsa hangi suclu kime ne yaptı diye kendi kendinize soruyosunuz. allah bu sesleri en az duymamızı asip eder insallah. *