yine yeni bir veda ile buradayım. Dileyin, umun veya dua edin de tekrar dönemeyeyim. Zira bu döngüden ben de sıkıldım. Varlığı özsel olarak düşünmekle, ulviyetle, sir ve Premses olmakla belirlenmiş olan Marcus'a iyi geceler dileyin.
Ve unutmayalım ki "insan nedir" değil, "insan kimdir?" diye sormalıyız. Özünüze yaxşı baxın. Birileri martin heidegger başlığını arada sırada canlandırsın. Saygılarımla.
Şu entry'de martin beyendiye duyduğu sevgiyi, tutkuyu görüyoruz. Hatta uğrına göz yaşı döktüğünü, hüzünlendiğini...
Ulan bana anca utanan maymuncuk atarak geçiştir, elin adamları için göz yaşı dök!
Biz hiç biz olamadık aslında. Hep martinin ekseni etrafında döndük...
Şimdi bildiğin dilden konuşucam:
Herkes’ her yerde hazır bulunur, ama insanın karar vermesi gerektiği yerde ‘herkes’ ortadan çekilmiştir. Fakat kararlar önceden herkesce verildiği için ‘herkes’ insanın sorumluluğunu alır. ‘Herkes’ kolayca her şeyin sorumluluğunu yüklenebilir, çünkü bu alanda yapılıp edilmiş olanlardan ötürü hiç kimseden tek başına kendisini sorumlu sayması beklenmez. Yapılıp edilenlerden sorumlu hep ’herkes’ ya da ’hiç kimse’dir.
Ben de birkaç kez kendisiyle mesajlaşma şerefine nail oldum. Birlikte bir şeyler yapıp yapamayacağımızı sordum. O da "bu ne cüret" diyerek karşılık verdi. Nereden bileyim kendisine karşı bile kibirli olduğunu.
Ben de birkaç sefer mesajlaşmıştım. Bir mesajımda kendisine, Sizi tanımak fikirlerinizden istifade etmek istediğimi yazmıştım. O da hayır olmaz gibi bir mesajla karşılık vermişti yanlış hatırlamıyorsam. Nerden bilebilirdim adamın contasının gevşek olduğunu. Sanırım direkten dönmüş bulundum.
SöZlükte binlerce hesabı olan ilgi manyağı. Zekasını ve bilgi birikimini reddedemem ama çok kibirli. Arkadaşım olduğu için eleştirme hakkını kendimde buluyorum Vesselam.
Hem bir sir hem de Premses olan Biseksüel yazar. Romalılar, sevgili Yurttaşlar, dinleyin. Ben buraya sezar'ı övmeye değil, gömmeye geldim. Affedersiniz yanlış tirad, Shakespeare kaçtı içime.
Şimdi biz boş yere Biseksüel değiliz, Biseksüel isek iki cins ile de hazzın muhtevası olduğu zamanlar yaşamamız gerek. Dolayısıyla Evli bir bey ve greawraimcalhawi aşkım ile sevgiliyim. Yatalak dede olana kadar böyle. Essy, ayrıca kıskançlığını itiraf etmen de bir meziyet.
Hamınızı öpüyorum. Azerbaycan Türkçesi konuşanlar çok çekicidir, unutmayın.
Çok kıskanıyorum ulan. Öyle böyle değil.
Ben de geçenlerde fotoğrafımı kupaya bastırayım dedim, annem; "seni yeteri kadar görüyoruz essy" diyerek bardağı kırıp attı.
Onun gibi yüzüklerim olsun istiyorum.
Parmakları harika.
O kantları okurken ben kahraman tazeoğlu okuyorum.
Her iki kişiliği de tatlı olan Premses yazar. Fakat şu an şok ve sevinç içerisindeyim, artık Abberline beni seviyor. Bu saatten sonra silinsem de gam yemem.
Yüzüğünü görünce önce denizlili bir emlakçı olan erdal zannettim, zira aynısından onda da var. O kro olmasın allahım derken neyse nickaltını okuyunca kim olduğunu öğrenip rahatladım. *