bir kurban bayram arifesinde tanıştım onunla, üsküdar'da...
sene 2003...kurban bayramı öncesi...ertesi sabah bayram olduğu için berberler geç saatlere kadar çalışıyor. işten eve geldim, nasılsa elemanlar sabaha kadar açık yemek yiyip öyle giderim dedim. akşam 22 civarı gittim berbere. koltuğa otururken dişindeki parlama aslında ilk işareti vermişti bana. (filmlerde olur ya kötü karakterin ya dişi ya da gözü parlar). başladı tıraşa. herkeste olduğu gibi tıraşa başladıktan beş dakika sonra uyku basta bana. sanırım o da bu fırsatı bekliyordu ve yavaşça kulağıma eğilip:
-abi...k...na...a....ya...mi...gü...r...dedi...
ne dediğini anlamamıştım. "lan zikecek deği ya" diye düşünüp, "yap koçum durduğun kabahat" dedim. bu andan sonra beni hazin sona sürükleyecek süreç başlamıştı. kulağıma bir şey sürdü bu. böyle fısır fısır, için için yanıyor. "lan bu ne kulağıma mı attırdı" diye düşünürken aynadan suratındaki yavşakça sırıtma dikkatimi çekti. atsan atılmaz, kalksan gidilmez çaresiz durumdaydım. aradan iki üç dakika daha geçti ve ani bir hareketle çekti kulağımdan o şeyi...gözlerimden yaşlar akıyordu:
-bak abi kulaklar ayna gibi oldu.
-oldu da güzelim kulaklar da ona yapıştı galiba yerine koy da hastanede diksinler
-aha haaa ha çok komiksin abi...
-lan bu yaptığın ne sıçtın bacağıma!
-sir ağda abi...yap dedin ya...
-iyi de zik at demedim ki
-ahaaa haaa ha abi çok komiksin sen
oysa gözlerimden yaş akıyordu ve espri yapmıyordum. eve geldiğimde hanım kulaklarımın kızarıklığına sabaha kadar gülmüştü. ben de o günden sonra ne o berbere gittim ne de kulağıma sir ağda yaptırdım. başındaki sir sizi yanıltmasın. hiç de sör değil bu.
erkeklerin de yanaklarından göz altlarına kadar olan kısımdaki kılları almak için kullandıkları bir ağda çeşididir. bir kere yapılması 15 günlük temizlik demektir.jilete göre kıllanmayı azaltır fakat hassas ciltlerin kızarmasına neden olur.böyle durumlarda üstü üstü ikincisini yapmamak gerekir.
ucuz kuaförlerde kullanılmış olanları eritip ince tülbentten geçirip bir daha kullanılıyormuş dedikodularını çok duyduğum kişisel bakım ürünü. en iyisi eve bir tane almak.
yapıldıktan bir sonraki gün kendini gösteren ağda. zamanla tüylerde(ne tüyü kıl kıl) yer yer bir azalmaya yol açtığı bir gerçektir. fakat biraz tuzludur. her seferinde yaptırılır her seferinde aynı para bayılınır ve her seferinde pişman olunup sonra yine yaptırılır.
arkasından yağ sürülmesi şart olandır. kuaförde ağda yaptırdıktan sonra(!) oramı buramı elletmem mantığıyla yağ sürdürtmeyen kızın yapış yapış eve gitmesi ayrı bir olaydır.
(bkz: bu hikayedeki mal ben değilim)
çok teknolojik bir ürün olan epilatörün batık yapması sonucu, o batıklardan kurtulmak ve tüylerin azalmasını sağlamak için başvurulan, hiç de ilkel olmayan yöntem. ayrıca epilatör veya normal ağdanın yanında en az can yakan yöntemdir.
(bkz: gözünü seveyim böyle ilkelliğin)
edit: yine yanlış yazmışım lan.
tüyleri düzenli kullanıldığı zaman incelttiğini, azalttığını iddia eden kadınlar için mükemmel bir icat olan ürün... yeşili vardır, sarısı vardır fakat kokusu sanki pek hoş değildir. ama ardından kullanılan ağda yağı onun kötü kokusunu siler süpürür.
Ana maddesi şeker olan klasik ağdanın aksine, sir ağda reçineden yapıldığı için hem çok daha kuvvetli ve etkilidir, hem de kesinlikle kıl köklerini beslemez. Düzenli ve uzman tarafından uygulandığında istenmeyen tüyleri seyrekleşir, cılızlaştırır, çıkış süreleri uzatır.
Sir Ağda, hazırlanışının kolaylığı, hazırlık ve işlem süresinin kısalığı, bol çeşit imkanının bulunması, ardından duş gerektirmemesi (su ile değil yağ ile çözülür), daha hijyenik ve sağlıklı oluşu, profesyonel kullanıma yönelik olması ile de klasik ağdadan daha kullanışlı bir yöntemdir.
yapıldıktan 12 saat sonraya kadar banyo yapılmaması gereken ağda türüdür. işlem bittikten sonra yapış yapışlığı önlemek amacıyla özel krem ya da vücut yağı sürülür.