son zamanlarda yaşananan '' sınırötesi '' şakşakçılığının, düşünebilen insanlarda oluşturduğu tarifsiz duygu. ekran başında yaşanan dumur halinin, sinir sınırları aşması durumu. buna ''sinirötesi'' diyoruz.
sonunda tezkere onaylandı tam bir birliktelikle. operasyonun altında yatan tehlikenin farkına varamayanlar, başka çıkar planları olanlar, bilip de bilmezden gelenler, zil takıp oynamaya başladılar bile. silahlı operasyonlarla geleceği iddia edilen birlik ve beraberliğin hayrını görsünler efendim.
medyanın sınırötesi operasyon denilen olayın cılkını çıkarmasıyla beraber, son zamanlarda bu konudan gına gelmesine neden olmuştur. ekrandaki haberlere duyulan tepkisizlik. işte sinirötesi budur.
haber bültenleri, ''askerler sınırı geçtiler, yok geçmediler, geçtiler-geçecekler'' deyu abuk sabuk iddialar ortaya atmakta; arşivlerdeki operasyon görüntülerini ısıtıp ısıtıp getirmekteler; erbil'den musul'dan zaho'dan bağlanan olay yeri muhabirleri, stüdyodaki spikere seslerini duyarabilmek için avaz avaz bağırmaktalar. haber sonrası her kanalda düzenlenen komplo teorilerinin tartışıldığı açıkoturumlar, emekliler-muvazzaflar, cevizkabukları, incir çekirdekleri, itirafçılar, iddiacılar, teorisyenler, pratisyenler... sinirötesidir yaşanan süreç.
efenim internetten gazete başlıklarını tıklayıveriyim dedim. tabi artık radikal falan sarmıyo. bizim gibi insanları bile alıştırdılar abuk subuk gazete manşetlerine. hürriyet gazetesine bakıverdim şöyle, ''şehit eşe selam'' başlığıyla beraber, ''cumhurbaşkanım neyi bekliyoruz, tepelerine binelim'' deyu önermelerde bulunulmuş. cumhurbaşkanı kırmayacaktır kendilerini, binecektir tepelerine.... allah akıl fikir versin; koskoca gazetenin uğraştığı işlere bak. yok tepelerine binelim, yok bu millet sana kurban olsun, yok devenin nalı, yok ertuğrul özkök....
birkaç hafta, televizyon ve anahaber bültenlerinden uzak kalmak ile alt seviyelere indirilebilecek bir sinirsel tepkime. son günlerde memlekette olup bitenden haberi olmadan yaşamak, insanın psikolojisi bakımından yararlı bir olay haline gelmiştir. halbuki önceleri ne çok da kızardık, olup bitenden habersiz yaşayanlara.
zamanında berna liçin'in sunduğu bir programdı, durmadan insanlar musallat olan cinlerden şeytanlardan bahsederdi. izleyenlerin psikolojisini bozamadan kendi psiklojisi bozdu laçin ve program yayından kalktı. sürekli aynı vtr dönerdi, komikti.
--spoiler--
tekinsiz evlerden gelen korkunç seslerin sırrı ne?
--spoiler--