Eve yeni alınan koltuk takımında defalarca sorun çıktı ve iade edildi, yenisi geldi filan epey süründük. En son yine bir problem çıktı. Ev şu an yörük çadırı gibi. istemeyerek feng şui müridi olduk vesselam.
Neyse efendim bu durum haliyle ev halkını epey gerdi; bilhassa annemi. Kadın tam rahata erdim derken sürekli bir sıkıntı çıkaran koltuklar yüzünden iyice bıktı. Koltukları aldığımız kişiyle konuşuyordu az önce. Bilgi alışverişinde bulundular. Beyefendi sağolsun oldukça kibar ve ilgili. Sorunu son kez çözeceğine söz verdi. Annemin kulaklarından alev fışkırıyordu en son. Anneme dedi ki “...ben halledeceğim, kendim seçeceğim. Bana güveniyor musunuz?”
Annem yabıştırdı: “ay Ben de zaten güvenmek istiyorum volkan bey yeter !!!111!1!1!1”
Sonra bi durup düşündü ben ne dedim diye, iki saattir kendine gülüyor.
elini kolunu yara yaparcasına kaşımak,
en yakın yerdeki kırılabilecek herhangi bir nesneyi fırlatmak,
bazen "olmayan sikime dert değilsiniz!" şeklinde bağırmak,
kapıları çarpmak,
kendini kilitlemek,
uzun süre yemek yememek,
sızana kadar içmek.
bir litre suyu, mutlaka pet şişede olmalı, hiddetle yüze çarptıktan sonra kafayı sağa sola sallayarak yanakları sallandırmak. ıslaklığın etkisi azaldığında gözleri pörtletip bir noktaya bakışları sabitlerken içi boşalmış pet şişeyi avcun içinde gacır gucur küçültmek, adeta yok etmek. genellikle erkek tribidir bu. olm bu davranışın gerçekten saçma demek istiyorum her seferinde, yemiyor işte. ayrıca sokağın ortasında hemen suyu nerden buluyor da kafaya döküyor? bunları hep araştıracağım.
sinirlenilmeyecek şeylere de sinirlenmek. " bunun burada ne işi var, burası neden kirli, saat niye geç.." gibi.
yumruk sıkmak, bir ileri ki evrede ise sıkılan yumruğu yüzeylere oturtmak.