yıllardır politikacıların sistemle ucuz restleşmelerine malzeme olmuş hadisedir ** Ama buna rağmen tabii ki her Türk siyasetçisinden beklendiği gibi hiçkimse ve hiçbir siyasal parti milletinin sinesine dönecek kadar cesur olamamıştır.
siyaset biliminde sine-i millet siyasal yetkileri ve makamları bir tarafa bırakıp, millete, ulusa, halkın içine dönmektir. dpnin 1947 meclisinde sadece 40 kadar sandalyesi olduğu halde rejimin yasallığı konusunda çelişki ortaya çıkması ile birlikte cumhurbaşkanı inönü bu durumu yumuşatmak için meşhur 12 temmuz bildirisini yayımlamıştır. yasalara bağlı kalındığı sürece muhalefet partisinin iktidar ile eşit koşullarda çalışacağı kabul edilmiştir.
şu sıralar gündemde olan bir durum. mayısta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminden önce genel seçimin yapılması amacıyla chp'nin yapmayı düşündüğü olay. tam manasıyla yapılabilirse hükümetin düşmesi söz konusu olacak ve böylece genel seçime gidilecek. ancak chp deki tüm milletvekillerinin istifa etmesi yetmiyor. bu istifaların meclis tarafından onaylanması gerekiyor. siyaset dedikleri bu olmalı. yapılan planlar, geride onları bozmaya çalışanlar, garip ilişkiler yani. böyle şeyleri düşüneceklerine keşke ülkedeki işsizlik, terör, yaşanan su sıkıntıları ve bunun gibi sorunları halletseler keşke...
chp tarafından akp yi seçime zorlamak için yapılan sine-i millete dönecez geyiği. madem yapamayacaksın otur oturduğun yerde de millete rezil olma bari dedirten durumdur.
(bkz: sine-i millet)
erkan mumcu nun alakalı olarak; ''Önce Anayasa değişikliği konusunda bizimle işbirliği yapmalıdır, olmazsa da gerçekten samimi olduğumuzu gösterip sine-i millete gitmeliyiz.
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda Anayasa değişikliği girişiminde bulunulmuş ve bu reddedilmişse, CHP gitsin gitmesin, bu şart altında ben sine-i millete giderim. CHP gitse de giderim, gitmese de giderim. Ancak bu teklifin bir Anayasa değişikliğini getireceğine inanıyorum.'' dediği olay. http://www.anap.org.tr/haberler.asp?id=1036
hayatımıza mustafa kemal tarafından sokulmuş olup, harbiye nazırlığını kabul etmeyen mustafa kemal'in "biz de sine-i millete döneriz" diyerek kurtuluş savaşını başlatmasıyla ortaya çıkmıştır.bunu politik bir argüman olarak kullanan ilk siyasi oluşum ise 1946 seçimleri sonucunu güvenilmez bulup protesto eden demokrat parti olmuştur.ancak tehdit olmaktan öteye gidememiştir zamanında.