boş bir gününüzde yataktan kalkıp, giyinip, süslenip dışarı çıkarsınız. oturduğunuz çeşitli kafelerde ki başarısız kesişmelerden sonra, sinemaya gitmek için yol alırsınız. sinemaya geldiğinizde gişede sizi etkileyen, güzel, bakımlı ve çekici bayanlar görürsünüz. salona girdiğiniz zaman, yer göstericinin yanına giderek, bayanların yanına oturmak istediğinizi söylersiniz. yer gösterici, bunu mümkün kılacakmış gibi tavırlar takınarak sizi umutlandırır, heyecanlandırır... ama son kaçınılmazdır. elinizdeki biletin numarası bellidir ve yer gösterici olay yerinden koşarak uzaklaşmıştır. "bari filmi izleyelim" diyerek koltuğunuza oturursunuz ve o müthiş manzarayla karşılaşırsınız. 1.90 boyunda, 120 kilo, kafasının çapı 80cm olan bir kişi önünüzde oturmaktadır. "kaya", "kayabaş" artık ne derseniz. bu adam görüş alanınızı kapatır, açınızı daraltır, filmi izlemenize engel olur. ve umutla, güle oynaya evden çıktığınız gün hüsranla sonuçlanır. bayan yanı temenniniz, kaya arkasıyla gölgede kalır.
