bir kere canlı oynanıyor, aralarda yaratıcılık ürünü doğaçlamalar var. izleyicinin en ufak bir tepkisi her an her şeyi değiştirebilir. riskli bir nevi, ama motive edici her alkış. görmek mümkün o anda değişen mimikleri, ve paylaşmak aynı havayı duymak aynı sesi.
ancak bir oyuncu ya da yönetmene 'hangisini tercih edersin' diye sorulduğunda mantıklı sayılabilecek karşılaştırmadır. Anlatım teknikleri her ne kadar aynıymış gibi görünse de birbirinden neredeyse tümüyle farklıdır.
ikisi de sanat dalıdır ve yerleri apayrıdır, karşılaştırır isek;
tiyatro daha zordur, çünkü anlık oynanır ve hataya yer yoktur.
tiyatro daha samimi gelir insanlara çünkü izlerken bi nevi yaşayabiliriz.
sinema da ise bir bölümü birden çok çekilebilir. herşey yapmacıktır. izlediğiniz oyuncunun sesini bile bir başkası seslendirebilir.
bu nedenle tiyatro sinemanın babasıdır.
edit: sinema genelde genç yaşlara hitap eder, çünkü ergen kardeşlerimiz sinemada bir güzel yiyişebiliyor, hatunu ayakta götürebiliyordur. lakin bu tiyatro da mümkün olmayan bir olaydır.
"sinema sonsuz ve kalıcı. tiyatro geniş açı-tek plan ama 3500 yıldır canlı ve üç boyutlu. ikisinin de yeri ayrı-kıyaslama girişimleri salakça." (bkz: erkan can)
tiyatroda olayı 3. şahıslara yani seyircilere anlatılma olayı vardır. yani tiyatrodaki diyaloglara ve hareketlere günlük hayatta normalde rastlamayız. sinema da olay gerçek hayattaki gibi akar, konuşmalar ve hareketler normaldir. tabi kalıpları aşan filmler de var.
tiyatro izlemek her zaman daha heyecanlıdır. ama sinema çekmek daha pahalıdır.
konu olarak tiyatro daha yüzeyseldir, anı anlatır. sinema ise konuyu daha geniş bir biçimde ve farklı bakış açılarıyla ele alır. tiyatro öykü, sinema romandır.