sinek arabasının peşinde geçirilen çocukluk

entry6 galeri0
    6.
  1. ne zehirlendik ne de arabanın altında kaldık, gerçi safi boyadan yapılan meybuzları da emmükledik yıllar yılı ama oradan da bir şey gelmedi başımıza.

    ilginç.

    şimdi bunun önüne geçebilmek için kokusuz-dumansız ilaç sıkıyorlar.

    bir köklü gelenek daha kayboldu. *
    1 ...
  2. 5.
  3. Sonunu, nedenini düşünmeden hareket eden çocuklardık. Çocuktuk.

    Akşam yemeğinden hemen önce, annemiz camdan seslenmeden az evvel geçerdi sinek ilaçlama arabası. Kollardık gelmesini, koşardık sokağın başına kadar ardından.

    Amaçsızca, düşünmeden.
    Özlemiyor değilim o kafası rahat günleri.
    3 ...
  4. 4.
  5. Keske gene sinek arabasi pesinden kosacak kadar mutlu olsak.
    2 ...
  6. 3.
  7. 90'da çocuk olan nesilin yaşamış olduğu, teknolojinin götümüze kadar girmediği günlerdir.
    2 ...
  8. 2.
  9. Tüm sinekler öldü, çocukluk bozuldu.
    2 ...
  10. 1.
  11. çocukluk güzeldi.ben belki de sokakta büyüyen son nesilim.yani ben dediysem benim jenerasyonum.televizyon tek kanallı.sadece trt var.trt de çoktur çizgi filmi beklemişliğim.her belki şimdi çizgi film başlar dediğimde trt de"bu toprağın sesi" diye bir belgesel başlardı.sanırım gap projesini anlatıyordu.her gün oluyordu yanlış hatırlamıyorsam.hafta sonları susam sokağı olurdu.orda dev bir kuş vardı.adı minik kuş.dev olduğu için ironi olsun diye minik koymuşlardı adını.e trt esprisi ancak bu kadar olur.bir de küfenin içinde yaşayan kırpık vardı susam sokağında.o da yaratık gibi bir şeydi.susam sokağı evet biraz tufah bir sokaktı.tam olarak nereye bağlıydı bilmiyorum.yani hangi mahalleye ve beldeye?emin değilim.onu izlerdik çocukken.zaten başka da bir şey yoktu.bir de uzaylı zekiye vardı.bir kız vardı adı zekiye.galiba uzaydan gelmişti.çok yaratıcı bir diziydi.selena ve sihirli annem izleyenler zekiye'yi bilmezler şimdi.trt tek kanaldı.biz trt ye mecburduk.evler sobalıydı ki bizde hala öyledir.sobalı evde büyümenin çilesi de vardır güzel yanlarıda.üzerinde kestane pişirmek ekmek kızartmak ve akabinde o ekmeyi yağlayıp yemek közünde patates haşlamak güzeldir.gece olunca, ışıklar sönüp yatma vakti gelince sobanın ateşinin tavana olan yansımasını büyülenmiş gibi izlemek güzeldir.yanında miskin miskin yatmak güzeldir.bir de yanında yıkanmak.leğenin içinde.sahi sen hiç leğende yıkandın mı? ben çok yıkandım.pazar akşamları pazartesi okul var diye.güğüm olurdu sobaların üstünde ki ben bu yazıyı yazarken kapı aralığından sobanın üstündeki güğümü görebiliyorum.yani hala var.o güğümde su ısınırdı sobanın üstünde ve leğenin içine dökülürdü.soğuk su ile ılıştırılırdı böylece.ve biz öyle yıkanırdık.şampuan pek hatırlamam.daha çok kalın hacı şakir sabunla yıkardı anam beni..sabun kalın olduğu için canımı yakardı.mızmızlanınca anam sabunu kafama vururdu sus lan diye.o adı şakir olan hacı benim canımı az yakmadı.şimdi ne zaman bir leğen görsen çocukluğum aklıma gelir.o leğenin içinde bir çocukluk geçirdim ben.sobanın yanında.

    mutfakta pencere kenarına dizilmiş cifler, priller.abdestliğin altında mavi piknik tüp her an büyük tüpün bitmesi dahilinde yarım kalan yemeği pişirmek için hazır kıta beklemede.anamın ayağının altında bir bez.ıslak.deterjanlı.anam nereye bez oraya.yerleri fayansları siliyor zavallım.sen hiç ananı ayağının altında bir bezle gördün mü kardeş? ben çok gördüm.hala da görüyorum.annem ayağının altına o bezi alınca bir oraya bir buraya sanki dünyada sadece inanan olarak kendisinin kaldığı yerel bir dinin temsilcisi gibi ayin yapmakta.çoktur anamın uzaydan geldiğini düşünmüşlüğüm.acaba bu uzaylılarla telepatik bir anlaşma yolu mu diye? küçükken top oynamayı çok severdim.en çok da adına 11 dediğimiz bir oyunu oynardık.topa havadan vuracaksın.yerden vurursan yanarsın.bazen de maç yapardık tozun toprağın içinde.anam uzaktan bana bakar sen akşama eve gelirsin derdi.bir de elleriyle bir hareket yapardı anam.yok yok nah işareti falan değil.iki elini yumruk yapar, üst üste vururdu.bu seni böcek gibi ezicemin el işaretiyle anlatılması demekti.akşam eve girince çaktırmadan tuvalete girerdim ayaklarımı güzelce yıkardım.ama tuvaletten çıkınca yine de dayak kaçınılmaz olurdu.anam bir de süpürgeyle döverdi beni.tam kaçmak isterken sırtıma süpürge fırlatırdı uzaktan.dünyanın en iyi süpürge fırlatan kadını benim anamdır kanımca.hem de sert kısmını, ucunu sırtıma gelecek şekilde fırlatırdı.keskin nişancıydı anam.başı ağrıyınca bilmem seninki de yapar mıydı eşarbını rambo gibi başına bağlardı.o zaman tam bir savaşçı olurdu işte.ayrıca o eşarbı öyle bağlamak acaba tıp fakültesinde okutuluyor mu? mesela "başı ağrıyan hastanın başına tülbenti enlemesine bağlayın 2 dakkaya geçer!" diyor mu acaba koca koca top sakallı profesörler.

    babanneler, anananeler ayrı bir alemdi tabi.babannem çikolataya, cipse, dondurmaya düşkündü.çoktur git şurdan doritos al da yiyelim demesi.80 yaşında bir insanın doritos demesi, algida demesi kadar tiksinç bir şey olamaz şu hayatta hacım.kadın 80 yaşında ve baharatlı doritos seviyor.var mı böyle bir şey? parayı südyenin arasında filan saklardı.tahminim yani.artık sarkan göğüslerin arasında para nerde tutunuyordu bilmiyorum.ama bir şekilde o teleler ordan çıkıyordu.ayrıca çorap üstüne çorap giyerdi babannem.ayaklarının asla ısındığına inanmazdı.yaşlılık işte.biri öldüğünde sürekli "hepimizin gitceği yer" derdi.şimdi kendisi de hepimizin gitceği yerde.sinek arabası geçerdi biz çocukken mahalleden.tüm mahalle çocukları peşine takılırdık arabanın.çok kral eğlenceydi.sinek arabası geliyor diyen ilk çocuk büyük bir gösterinin kapısını aralamanın haklı gururunu yaşardı.bizlerde hurra arabanın peşinden koşardık.sonuç? sinekler ölmezdi.biz mutlu olurduk.top patlayınca yırtar, içini dışına çıkarır kafamıza şapka yapardık.benim ilk şapkam bir toptu yani.topumuz zaman zaman inşaata kaçardı.ama asla korkmazdık.güvenle alırdık topu o inşaattan.inşaat işçileri güvenilir adamlardı.sonra ne oldu bilmiyorum.mahalle mahalle olmaktan çıktı.evler bir bir satıldı.yıkıldı.yerlerine koca koca beton yığınları dikildi.apartman denilen içinde insanların üst üste kaldıkları barınaklar yapıldı.etrafları yüksek duvarlarla çevrildi.başına bir güvenlik koyuldu.parkı otoparkı her şeyi içinde.dışarıyla bağlantısı kalmayan beton yığınları.top oynadığımız sahanın üstüne apartman diktiler.o sahada benim çocukluğum vardı halbuki.benim anılarım.anılarımın üstüne binayı dikiverdiler.toplar gene inşaata kaçtı.ama almaya gidenler geri dönemediler.sinek ilacı mahalleye uğramaz oldu.belki de sinekler suikast düzenlediler onlara bilinmez.susam sokağı bitti.trtnin eski forsu kalmadı.özel kanallar her yeri ele geçirdi.hacı şakir hala yaşam savaşı veriyor "duru" adlı genç kardeşi karşısında.anam süpürge atmıyor artık arkamdan ya da başını tülbentle bağlamıyor.ama hala ayağının altında bir bezle yerleri ısrar ve inatla silmeye devam ediyor.annem evin temiz olduğuna asla inanmak istemiyor.babannem artık algida ya da doritos demiyor.ananem tepsi ekmeği yapmıyor.biz artık top oynamayı bıraktık.toptan şapka yapmak bize göre değil artık.sevdiğim kız mahalleden taşındı.sanırım adı burcuydu.galiba biz büyüdük ve kirlendi dünya.ve yalancı bence o reklam.hani kirlenmek güzeldir diye sloganı olan.biz büyüdük kirlendi dünya ve hiç de güzel değil kirlenmek temiz bir çocukluk yaşayana....
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük