bu yapıma kar$ılık show tv hemen atağa geçmi$tir. yarı$ma izlemekten beyni sulanıp cicoz sakızı gibi olanlar için:
(bkz: acun ılıcalı ile y.rrak)
(bkz: ister misin)
edit: küfürlü içerik ta$ıdığından '.' ile sansürlenmi$tir.
arz olunur.
tuba ünsal'ın gelen izleyici yorumlarını "vaaaauv!", "huuuu!" diye başlayan ünlemlerle yorumladığı program. eline alıp okuduğun kağıtlarda bize iletmediğin bişeyler mi var?, nedir bu heyecan?. yoksa şu mu yani? programa katılan yabancı konuklara, bak bu nidalar türkçede mevcut. biz sevincimizi şaşkınlığımızı " vauuuuv!", "huuuuuv", "yeah" diye belirtiriz demek mi?. bi toparlan, bi kendine gel, iki insan gördün diye bi şımarma arkadaşım ya.
hellehelle!.
Şimdi bakın nasıl çaktırmadan lensimi takıp pisişiyorum pehhh!*.Lensim tahtalı köy manzaralı, deden selam etti görüyormuş seni akıllı ol şşşş. Ah şu programda bir baba yiğit çıksa da asıl şu call center ı başka bir boyuta gönderse de alnından öpsek bre. Ayrıca Teoman sarhoş, zerrin özer zaten doğal halinde (bkz: aşırı duygusal),ve tuğba ünsal orgazmını üstünden atamamış, yani kısacası program başlı başına bir şölen tadında... (bkz: gül gül öldük)
birbirimizi tanımıyoruz diyen teoman ve suskun hatunun eskiden kaşık olduğunun ortaya çıkmasıyla koftiden bakla falı olduğunu öğrendiğimiz program. inanmayanlar için http://www.milliyet.com.t...ate=17.04.2008&ver=26
nedense yapılan hiçbir şeye gerçekten inanmadığım program..
örneği bardak kırılma sahnesi, korkuyu yok etme bölümü..
o olaydan sonra ilk aklıma gelen kesin bişeylerle patlatmışlardır oldu..
belki de ben çok olumsuzumdur bilemiyorum ama samimi değil, inandırıcı gelmiyor...
ilkler hep izlenir felsefesiyle** merak edip kafami uzattigim bir aninda bilmem kacinci boyutlarda gezen bir arkadasi gostermistir.
buradan sesleniyorum o bilmem kacinci boyutta dolasan arkadasa; euronymous a gs-fb macini soruyorum, ne diyor sonuca? duyamadin mi? tuttugum sayiyi bil bari lan! lutfen bak! yaa, herkesin tuttugu kendineymis di mi guntekin? evet abi.
sinan cetin: le fenomen.
(aka. sinan cetin: l'fenomen)
sinan cetin in, narsist bir sekilde kendini ovdugu ve egoist bir sekilde kendini ustun gordugu, ve yine kendisinin yazip yonettigi fransizca filmi. 2008 de vizyona girdi, gozume sogan kacti aglamiyorum ki.
programın bir bölümünde sunucunun telkiniyle televizyonun karşısına konumlandırdığım 3 yıldır çalışmayan eski kurmalı masa saatini beyin gücüyle çalıştırmayı başarmış bir zat-ı muhterem var bu programda. kütür kütür çalışıyor şimdi. oha oha oha dedim başka da bir şey demedim.
fakat içinde pil olmayan eski walkmanimi** çalıştıramadı malesef. gücü buna yetmiyormuş demek...
kasma bir program. anlayacaginiz sinan cetin sicmis. hele bi japon vardi, boyle geleneksel samurai kiyafetleri falan. iki saat sekil yapti. " aha, simdi harakiri yapacak " derken, kucuk bir bicakla sadece uc kagit sergiledi. bi halt degilmis. bi de, tarotcu turk kizi vardi. tam evlere senlikti. zerrin ozer gulmemek icin zor tuttu kendisini. bi tek, " ya benden korkacak, ya da bana inanacaksiniz " parolasiyla gosteri yapan bebe fena degildi. o da isin final kisminda carsafladi. lenslerini cikarirken cok amatordu. ha, merak edenlere hemen soyleyeyim ekran basinda benim bozuk saat calismadi, kasik egilmedi. sadece kumanda bozuldu. o da cok zapingten. velhasili dun aksam bizim evde resmen maymunluk yasandi. allahtan sinan cetin rezaletin farkina vardi da kisa kesmek zorunda kaldi programi. program bittikten sonra ilginc bi sey yasadim ama. ben her gecenin yatmaya yakin ilerliyen saatlerinde, bir tas balli yogurt yerim. yogurt uykumu getirir, bal beni guclu eder. rahmetli annanem de oyle yapardi. 97 ye kadar yasadi. bi aksam yogurt yerken, organlari iflas etti. babam 4-5 yaslarindayken seslerimizi gizli gizli teyp kasedine kaydetmis. hatta o kayitlarin birinde bile yogurt sayikliyorum. annem bana kofte yedirmeye calisiyor, ben yemek istemiyorum. anneme kucucuk agzimin icinde zor donen dilimle " dogut vasa, dogut yeyim " diyorum. o derece severim yogurdu yani. neyse, dedigim gibi dun program sonrasi yogurdumu kasiklama basladim. bi ara elimdeki tatli kasigi, sapindan egilir gibi geldi bana. fazla ustunde durmadan, kafayi vurup yattim.
yaşamında heyecan kalmamış, yaşam gailesinde bir oraya bir buraya sürüklenen insanların oluşturduğu toplumlardan oluşan dünyada, insanlar üzerinde çok olumsuz etki yaratabilecek bir gösteri.
mevzuu, insanlık tarihinde, bilim tarihinden çok daha fazla süre üzerinde kafa yorulan telekinesi ve hipnoz üzerine kurulu. beyin dalgalarının mahiyetinin daha tam anlamıyla çözülemediği günümüzde yapılanların uhrevi olduğu savlanır ve üzerine basıla basıla dile getirilirse, buna inanmaya hazır milyonları bir anda gaza getirebilir.
özellikle çetin'in ikide bir allah, ya rab, allah-ül azim gibi nidaları bu gösteriyi şimdiden bir ayine dönüştürmeye aday. ilk yayının konukları ise ustalıkla seçilmiş. her gördüğü olağandışılığı gayb ile ilişkilendirebilecek zerrin özer, harbi delikanlı! teoman(yayının adına da uygun), güzel kızımız zeynep (soyadı?).
ha bir de vauuuuv, heeeyyy, süppeer! diyen bi garip ablamız vardı sarışın, co-center gibi abuk bir isimle anılan mekanda ikamet ediyor. yardımcı merkez deseniz olmaz değil mi? neyse!
yarışmacılardan biri öte aleme kayıp, inlerle cinlerle konuşuyormuş gibi beyin okumaya kalktı, arkada çalan müzik ise bir hırıstiyan ilahisi ya da norsların törensel müziklerinden bir parça idi. garip!
dün gece, televizyon önünde şaşakalmış, bu olanları yüce yaratıcı ile bağlantılandırmış ve bunları yapanları üstinsan olarak görmüş binlerce insan olmuştur. umarım sayıları artmaz ve yayın, bu biçimi ile bir kez daha karşımıza çıkmaz. zira insanlar zaten bir dal arıyorlar tutunacak, onlara her an kırılacak, yapay bir dal uzatmayın bari.
cehalet boş havuz gibidir, damlattığınız her damla suyun önemi vardır. dolu havuza damlatsaydınız hiç önemsemezdim damlalarınızı ama bu zehirli civa damlalarınızı kendinize saklayın, ya da arıtın ondan sonra çıkın insanların karşısına.
bu bir gösteri, allah yolunda bir şeriat değil, g.ö.s.t.e.r.i, hiç olmazsa bunu vurgulayın.
dün gece star ekranlarında; zaman zaman tırsıtan, zaman zaman şaşırtan, hatta kimi zaman hapşırtan -belki programla ilgisi yoktur- televizyon programı.
yahu arkadaş hadi kaşığı eğdin, saati çalıştırdın yemedik diyelim, berk abimiz -tırstığından yalakalık yapan yazar- gözlerini belertipte, egzorsist edasıyla kapalı zarflardaki yazıları mı okudu? , diğer tarfla bağlantıya mı geçti? her ne yaptıysa gece sıçmaya gidemedim lan. berk abimizi birinci seçin, programı da bitirin ulan. bi de sizle mi uğraşıcaz!
uri geller in rahmetli dedemin, hac vazifesinden ziyade getirmiş olduğu saatimi çalıştırdığı program...
ama, öyle böyle değil, saat öyle bir çalışıyor ki, bir gece içinde, tarih 27 haziran 2008 olmuş $erefsizim; mezun bile oldum yani üniversiteden son finallere girmeden. Allah senden razı olsun uri amca.
şöyle bir şey olacak iki üç program sonra, gör bak;
+ şimdi konsantre oluyoruz ve bardağı çatlatıyoruz. başlayalım..
- ıığğmmppffhh!
+ olmadı. bir kez daha deneyelim..
- valla gavur yapmış be.. çıt demedi hakikaten!
+ paşabahçe o..
- dünya standartlarındayız desene..
götten uydurmaların ayyuka çıktığı program. izlemedim ama yabancı versiyonlarından biliyorum.
hayır, en trajikomiği de şu ki fenomen olan elemanlardan birine sinan efendi sormuş " oscar ı nasıl alırım " diye, o da demiş ki " hep oscar ı düşün, oscar..oscar..oscar " ...ilahi sinan çetin ceviz, komik adamsın komik...
the secret mantığının misyonerliğine soyunmuş bir grup insanın buluştuğu program. şu samanyolu tv'deki kalp götü, sırlar dünyası falan bile daha güzel.
ab de 5. olmuş.televizyonu açık her yüz kişiden 13.30 u star ı tercih etmiş.ve her yüz kişiden 5,40 bu programı izlemiş.
toplam da 12. olmuş.her yüz kişiden 8,50 si star ı tercih etmiş. her yüz kişiden 3,50 si bu programı izlemiş.
ki eğer böyle giderse yayından kalkması muhtemeldir. ha star tv zaten doğan grubunun ikinci plana attığı bir kanal. en azından kanal d kadar önem vermiyorlar.
programın uzunluğu göz önüne alınırsa , çok kötü bir reyting değil. üstelik ilk program için, birde karşısındaki işler dolayısıyla. yayın günü değişirse daha başarılı olabilir.
programın ilk bölümünde herkes hünerini sergiledi daha sonra ne olacak bakacağız , sürekli çatal , bıçakla olmaz.
programın, canlı olması nedeniyle teknik hatalar olabiliyor. yönetmenin resimleri geç kesmesi gibi. bunlarda ilerki haftalarda provalarla giderilebilir.
program, çok sıkıcı yahu. çok ağır ilerliyor. niye mal mal bakıcam adam bıçakla bir şey yapacak diye. uzun uzun konuşuyorlar , bari alta bir müzik felan koyun.
paslanmaz çelikten mamül kaşığımı bükmeyi başaramamış bünyenin saat tamirciliği yaptığı program. Boru mu lan 1.4305 o mına goyim.
Uri Geller'in, evinizde bozuk ne varsa tv'nin önüne getirin şeklind seslenişinden sonra, programı izleyen binlerce türk'ün de evde bozuk ne varsa tamir parasından yırtmak için televizyonun önüne yığmış olabilitesi yüksek programdır ayrıca.
