Kitabı okudum, etkisinde kaldım, kaderime hüküm süreceğim; her şeyin güzel olacağı düşüncelerine o kadar kaptırdım ki kendimi, birkaç gün bu pozitif düşünceler içine girdim.
Sonra bişi değişmediğini farkettim arkadaşlar. Yemişim kişisel menkıbesini. Hadi eyv.
Ölümsüzlük iksiri, değersiz madenlerden altın gibi değerli maden elde etmek gibi işlerle uğraşan kişi. Bu kişiler kimyanın ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Onlar sayesinde baba her hafta organik kimya laboratuvarında amonyak çekiyor sülfürik asit kokluyor benzoik asit soluyor. Evet.
bugün kitapçıda birnin "simyacı var mı" diye sorduğunu duyduğum zaman çok mutlu oldum,bir kişi daha okuyacak diye.
tekrar tekrar okuduğum ve bana katkısı olduğunu bildiğim kitap.
"isterseniz uzun yolculuklara çıkmadan icinize bir bakın. Belki hep aradığımız fakat birtürlü bulamadığımız hazine oralarda biryerlerde saklıdır, kimbilir. " temalı kitap.
- peki dünyanın en büyük yalanı ne? diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde.
- ne mi? hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. dünyanın en büyük yalanı budur.
uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı, okudum sonunda. hiç beğenmedim. akıcılığına sürükleyiciliğine diyeceğim bir şey yok ama anlatım dışında her şeyiyle resmen bir kişisel gelişim kitabıydı.
simya: eski dönemlerde terorik bilgi ve birikime dayanmadan yapılan deneylerdir, simya ile uğraşanlara simyager denir.
Özellikle ygs ye hazırlanan arkadaşlar iyi bilirler simya ile kimyanın farkını. Simyada ölümsüzlük iksiri, maddeleri altına çevirme gibi uğraşlar yapmışlardır. Felsefe taşını bulma çalışmalarıda yapmışlardır.
Geç okuduğum kitaplardan birisi ama iyi ki de geç okumuşum dediğim kitap. Açıkçası harika bir akıcılıkta geçti. Ama son final için çok tatmin edici bir üslup kullanılmış diyemicem. Yazar son bölümde belağat dediğimiz unsuru biraz boş vermişlikle yazmış. Her ne ise.
Kitabın birçok kısmı ders mahiyetinde ama ben bir kısmını kendi anlam dünyama göre yorumlıyim.
-'Bir tek öğrenme yöntemi vardır. diye yanıtladı simyacı. ''Eylem Yöntemi. Bilmen gereken herşeyi sana yolculuk öğretti.''-
Dünya yolculuk yeri olduğuna göre, bu yolculukta her bir gün, saat, saniye ne kadar daraltabilirsen daralt.
Bir öğrenme fiili işler. Ama neyi öğrendiğin çok önemli.
Dini mülahaza açısından; hayat yolculuğunda öğrenebildiğimiz kadarını öğrenmek!.
ve daha sonra bu öğretilere hakkıyla amel edebilmek... asıl sorumlu olabiliceğimiz husus bu gibi geliyor bana.
Günümüz insanını manevi yorgunluğa iten manada bu. Hep daha fazlasına talip olmak.
Ama mevcut ilmine talebe olmak yok. hep talep. insan talebe olma yolunu seçmiyor. doğru ya biz biliyoruz.
Her şeyi bilmişliğimiz de ki, hiç bir şeyi bilmeyişliğimiz ne acı.
Bilebildiğimizin sorumluluğunu yerine getirsek. dünyada sorumsuz kimse kalmayacak gibi.
işte ''Bilmen gereken herşeyi sana yolculuk öğretti.'' den kasıt; Senin hayatın boyunca sana lazım olacak doneleri, Allah bahşettiği hayat ile birçok işaretlerle sana sundu. (kitapta da işaretlerden çokça bahsediliyor)
bu verileri anlayıp, anlamlandırıp, hayatının izdüşümü yapmak sana kalıyor. şimdilik yazabildiğim bu kadar. yorumlandırılıp konuşulacak uzun bir mesele.
(dini mülahazadan kasıt; evrenselitelik bağlamında tüm dinlerin kapsayıcılığı kastedildi. Dünyada tüm dinler ''tevhid akidesine'' imanı farz kılar. velev ki o din bozulmamış bir din ola elbette.)
2000 yıllarında belediye dağıtmışcasına her Türkçe öğretmenin elinde olan o kitap.
Hepsi de çok çok överdi aslında kitabı.
başka bir deyimle;
ismindeki o sırrı çözmeye çalıştığım kitap.
Simya neydi?
Simya emekti, Simya iyilikti bla bla bla
doğaüstü öğelerin fazlaca serpiştirildiği kitaptır.
içeriğini felan bilmiyordum, bu sıra dünya klasiklerini okuyorum ve ismini çok sık duydum. bu yüzden alıp okuyayım dedim. okuduktan sonra bu kitap nasıl dünya klasikleri arasına girmiş diye düşünmeye başladım. tamam kitap güzel ama öyle aman aman övülecek bir tarafı yok.
lise zamanında, gizlice okuduğumdur. hatta kitabı ödünç aldığım kişiye, gün içinde kitabı teslim ettiğimi hatırlıyorum.
Lise zamanında, baya sürükleyici bulmuştum sanırım.
Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho'nun, yayınladığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen üçüncü romanıdır.
an itibariyle bitirdiğim kitaptır, hayallerimizin peşini bırakmayalım temalı.
"Birşeyi gerçekten istersen onu gerçekleştirmen için bütün evren iş birliği yapar."
"insanın geride bırakmış olduklarını düşünmemesi olanaksızdır."
"Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar; başarısızlığa uğrama korkusu."
"Üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşkın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz."