Etimolojik olarak Simya sözcüğü Türkçede varolan Kimya sözcüğü ile aynı kökenden gelmektedir. Kökeni Arapça olan bu sözcükler Arapçaya da Kara Ülke anlamına gelen Khem sözcüğünden gelmiştir. Bu Kara Ülkeise Mısırdır. Etimolojik olarak da Simyanın kökeni Mısır olarak gözükmektedir.
Simya gerçekte bir dönüşüm sanatıdır. Kirli olanı, hasta olanı bir çok süreçten geçirerek , arınmış ve mükemmel olana dönüştürmeyi amaçlar.
Simya okült bir sanat olarak gözükmektedir. Bunu sadece belli kimseler uygulayabilmekte, geniş kitlelere yayılması engellenmektedir. Ayrıca Simyanın ezoterik bir karakteri de vardır. Simya öğrenimi inisiyasyona dayanmakta, kullanılan semboller sadece bu eğitimi geçmiş kişiler tarafından anlaşılabilmektedir. Simya felsefesinde ise Tanrının birliği ve ruhun ölümsüzlüğü yer almaktadır.
Simya eğitimi sırasında adaya öğretilen temel esas , simyacının bir şeyler icat ettiği değildir; simyacı sadece sırları çözmektedir. Bu yönüyle simya uzun yıllar boyunca genel karakterini değiştirmemiştir.
Simya aynı zamanda Hermetik felsefenin de bir uygulaması olarak kabul edilmiştir. Zaten simyacılar da kendilerini filozof olarak kabul etmişler ve bu sırların Hermes (Mısır panteonunda Thoth) tarafından verildiğini iddia etmişlerdir.
Simya en genel anlamı ile bir sanat ya da bir teknik olarak anlaşılabilir ve amacı maddenin içindeki altını ortaya çıkartmaktır. Simyacılara göre madde hastadır ve iyileştiğinde altın ortaya çıkmaktadır.
Simya bu amaçla Felsefe taşını aramaktadır. Bu taş maddeyi altına çevirebilmekte ve bundan elde edilen iksir (Elixir) ile insan ölümsüzlüğe kavuşabilmektedir.
Simyada ulaşılan bu son noktaya giden yol Ars Magna (Büyük/ulu Sanat) olarak adlandırılmaktadır.
Tarih boyunca simya mistik ve pratik simya olarak iki yönde gelişmiştir. Pratik simya , kimya biliminin doğuşunda büyük rol oynarken , mistik simya,ezoterik felsefenin bir başka çehresi olarak günümüze kadar gelmektedir.
tarihin en tatlı sayfalarını yaratmasının yanı sıra, ölümsüzlük ve felsefe taşı arayışı içerisinde katedilmiş katran katran, buhranlı ve nicelerine kan kusturmuş olan baş dönmesi bir yolculuktur.
doğuyu ve batıyı binlerce yıl varlığı ile meşgul etmiş, nice sırların, yüzlerce yıllık bir zamana yayılacak gizli planların kurulmasına neden olmuştur.
amacına varabilen olmuş mudur? simyanın özüne ulaşabilen birileri çıkmış mıdır? büyük bir olasılıkla, evet!
anket kokan başlıkları normal ve eli yüzü düzgün başlıklara çevirme sanatıdır.
örneğin "en güzel şarkılar" başlığına kalkıp; "ayy metalika yaws ölürmmm" yazmak yerine "hayatımızda önemli bir yer edinen, içine anılar sakladığımız; yer geldiğinde de çıkarıp yadettiğimiz şarkılardır" yazmak gibi v.s
eski çağlarda ,değersiz metallerden altın gümüş gibi değerli metaller elde etme, ölümsüzlük iksirini keşfetme gibi amaçların uğraşısıdır.
bilimsel olarak bu olay mümkün olmadığı için hiçbir zaman bir bilim olmamıştır ayrıca sanatta sayılmaz.
simya için "bilim ve sanat arasında bir formdadır" düşüncesi hakimdir.
ancak eski çağlardaki bu uğraşı alanının ve bu işlerle uğraşan insanların modern kimyaya yaptığı katkılar unutulmamalıdır. insanoğlu her alanda olduğu gibi bu alanda da bir yerden başlamalıydı. bu simya oldu ve artık modern kimya var.
ingilizcesi alchemy olan kelimedir. kimyanın büyü ile karışmış olmasına benzer bir anlam verir.
gerçekte anlamda fantezisi için
(bkz: fullmetal alchemist brotherhood)
beşeriyet tarihinin: en leziz, en hararetli dönemlerinin beşiğidir simya... insanın elinden geldiğince lüksü, gönenci, gücü var etme eforudur..
farklı farklı alaşımlar vücuda getirmek, bu yolda; benzersiz mixler hazırlamak, bir nevi "aklın" ve "bilincin" yordamıyla kendini sivriltmedir. başarılı olunmuştur veya olunmamıştır! burdan çıkacak sonuç: simyayı yersiz kılmamalıdır.
orada bir bireyin, farklılık türetebilme şevki yatar, her ne kadar şimdilerde yerini; kazma-kürek elde, hazine avcılığı yapan, "armut piş ağzıma düşçüler alsa da..."
islamın son hızla yayıldığı dönemlerde, islamın bu hızla yükselişinden rahatsız oldular. islam alemi her konuda ileri gitti. ilimde, bilimde, simyada,astronomide vesaire. ilk saati bulanlarda müslümanlardır. Nasıl oldu da birden ilmi başkalarına kaptırdık. Bizler onların karşısında geri kaldık . Elimizde Allah'ın bahşettiği o kadar ilim vardı ki biz bu ilimlerle çok yol aldık. Hatta Selçukluların elli bin kişi ile ikiyüzelli bin kişilik orduyu çökertmesi de Simya ile alakalıdır. Zira Alimler istişare ettiler Ve SAVAŞA BAŞLAMA SAATiNi tesbit ederek yenilebilecekleri bir savaşta mutlak zafer elde etmişlerdir.
az daha sabredin ölümsüzlük iksirimi buluyorum. bekleye durun 2000 bin yıldır bununla uğraşıyorum evlatlarım. artık gözlerim görmez ellerim tutmaz oldu ama sona geldim yaklaşıyorum bitirmek üzereyim. ölümü öldürüyoruz evlatlar. her zaman yarınımı düşünmeden tasasız bir hayat yaşadım amacım için daha güçlü olmak için. sakın bana yaltaklanmaya kalkmayın daha önce görülmemiş bir iksirler yok ederim sizi. sikerim belanızı.
altın element değil mi yani altın elde edemiyoruz. şey gibi oksijen üretmek gibi oksijen atomu yaratamazsın sadece doğada var olanı kullanırsın yani altında bir element olduğu için altın yaratamazsın. sen allah mısın? haşaaaaa.
Bir kimya değildir. Ölümsüzlüğü bulmaya çalışırlar. imansızdırlar, tanrıya inanmazlar. inansalar ölümsüzlüğü bulmaya çalışmazlardır. Aynı zamanda bütün her şeyi altına çevirmek isterler o dönemde de mi düğünlerde çeyrek altın takılıyordu anlamadım ki.
fiziğin eski hâli her ne kadar bilimsellikten uzak olsalar da günümüz fiziğine büyük katkıları vardır. Cam vs. o zamanlarda bulunmuştur ama deneme yanılma yöntemiyle araştırma yaptıkları için bilim olarak kabul edilmemiştir.
Günümüzde, simya mistik, ezoterik ve sanatsal yönleri nedeniyle bilim tarihçileri ile filozofların ilgi alanına girmektedir. Simya, modern bilimin temelini atan disiplinlerden biridir ve günümüz kimya ve metalürji endüstrilerinde kullanılan birçok madde ve işlem eski dönem simyacılarının keşfidir