*hayata dönüş operasyonu ve sonrasını anlatan film. malesef geçmiş de yaşanan bir olayı anlattığı halde geçip gitmiş günleri anlatmıyor. hatta zamanlama olarak 19 aralıkla denk geliyorken, hükümet insanlığını keşfedemezse hala süren açlık grevlerine de selam edebilir.
az önce fragmanı izledim ve etkisiyle yorumluyorum. sanırım, insan gözleriyle tarafsız izleyip de kayıtsız kalınamaz bu filme. 3 dakikada bile çok şey anlatmayı becermiş. insanlara yıllardır nasıl zor şartlar yaşatılmış ve yaşatılıyor. adaletten, özgürlükten ve insanlıktan nasıl uzaklaşılmış ve bu kavramlar nasıl yok ediliyor... aşağı yukarı bunlar hakkında. tarihin tekerrürde ısrar etmesinin, karanlık geçmişimizin, çalınmış geleceğimizin ve şimdi bile devlet gözünde nasıl hükümsüz ilan edildiğimizin belgesi, belgeseli.
kaleiçindeki en keyifli mekanlardan.
sessizlik tercih edilecekse, castle idealdir fakat; simurg'da pazar günleri çıkan patron grubu dinlemeye değerdir.
bira fiyatları ortalamanın üstünde de olsa, müzikle beraber güzel gittiğinden verdiğiniz para pek dokunmuyor.
şişe efes 10, tuborg gold ise 8 lira.
en güzeli; simurg'da iki tuborg içip, limandaki mendirekte bir bira ile yapılan finaldir.
Bütün kuşların en üstüdür.Yani Anka kuşudur.O, her şeyi bilendir.
not:Kelime anlamı 30 kuş demektir.öyküsü de vardır.
Herşeyin efsanede bir anlamı vardır. Anka olmak dünyanın getirdiği cimrilik,bencillik,hıyanet gibi kötü karakterlere sahip olmamaktır.
Kıyıya vuran dalgaların sesine
Karışıyor Chi'ne hayat veren
Nefesinin sesi.
Gün batımında saçlarını okşayan
Sıcak, tatlı rüzgar
Getiriyor bana,
Kokunu yaseminlerle.
Soluk alıyor ruhum
Belki de ilk defa.
Uzun kumral kirpikler
Her kırpılışında
Gösteriyor
içinde saklı zümrütü.
Bakıyor
Sanki bir kaplan.
Hipnotize ediyor
Yeşil gözlerindeki hareler.
Mağrur,dingin,gizemli bir ruhun
Saklı pencereleri
Çağırıyor Kaf dağına
Simurg'a
Zümrüt-ü Anka olmaya...
--spoiler--
SIMURG EFSANESi
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) :
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu yedinci vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
farsça 'si', 'otuz' demektir.
...murg' ise 'kuş'...
'30 kuş', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur...
Yedi dipsiz vadiyi aşmaya kararlıydık,
Simurga derdimizi anlatabilmek için.
Göğe ilk kanat çırpışımızda,
Yüzlerce arkadaştık,
Kimisi güle olan aşkını hatırladı,
Kimisi yükseklerdeki krallığını,
Her bir vadide daha rahat kanat çırpar oldum azaldığımızdan.
Yokoluş Vadisinde çoğu vazgeçti amaçlarından,
Oysaki neye kanat çırptığımız belliydi.
Otuzbeş kuş varabildik Kaf Dağına sadece,
Yüce Simurgun dağ eteklerindeki yuvasını bulduğumuzda öğrendik.
Oysa Simurg Anka 35 kuş demekmiş.
Kendimizi küllerimizden yeniden yarattık her birimiz.
Her birimiz Simurg’tuk artık.
Zaman özgürlüğe kanat çırpma zamanı şimdi…
Bir gün kuşlar simurgu bulmak için yola cıkarken serçe basıp geri döner.Giden kuşlar simurgun kendilerinin olduğunu anlar. Yaşayanlar geri döner. Bizim serçe ordadır ve gülmekten yarılır "işte ben dedim yalan o kuş diye sokma akıl yedi adım gider işte".
simurg bir masal kuşudur.
uzun boynunda beyaz bir halka bulunan, safran tüylü,güzel sesli,kocaman bir kuş...
kuşların sultanıdır.
kaf dağının ardında yaşar.
efsaneye göre,kuşlar,sultanlarını bulmak üzere toplanıp bir gün yola çıkarlar....
yol uzun,yolculuk zordur...
''aşk denizi''nden geçerler önce...
''ayrılık vadisi''nden uçarlar...
''hırs ovası''nı aşıp,''kıskançlık gölü''ne saparlar...
kuşların kimi aşk denizine dalar,kimi ayrılık vadisinde kopar sürüden...
kimi hırslanıp düşer ovaya, kimi kıskanıp batar göle...
yolculuk bittiğinde,kaf dağının ardına sadece 30 kuş varabilmiştir.
sultanları simurgu bulamazlar orada...
sonunda sırrı,sözcükler çözer:
farsça ''si'',''otuz'' demektir.
...''murg'' ise ''kuş''...
''30 kuş'', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.
ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur...
''islam edebiyatinda karsimiza cikan,bir insan gibi konustugu ve kaf dagin'da yasadigina inanilan bu varlik genelde ucarken tasvir edilir.adinin anlami olan 'otuz' a istinaden, otuz kusun karakteristik özelligini tasidigina inanilir.ayrica,inanisa göre günes ve atesten yaratilmis bu varlik, en güzel ve en bilge kustur.dini konular disinda genelde ejderha ile amansiz bir kavga eder vaziyette karsimiza cikar.simurg a ayrica''zümrüd-ü anka'' ''devlet kusu'' ve '' hüma kusu da denilmektedir''. minyatür sanatimizda simurg a genelde rastlanir.evlerde simurg resminin olmasi olumlu enerji acisindan gerekmektedir.bilgilerinize...
efsanenin büyülü kuşu. kaf dağı'nda. anka yani.. aynı zamanda farsça'da "otuz kuş" anlamına geliyormuş. anlatıya göre; simurg u aramak için yollara düşen kuşlardan, güçlükleri aşabilen otuz tanesi, kaf dağı'na vardıklarında onu bulamazlar. oysa, bir de geri dönüp bakarlar ki simurg kendileriymiş. otuz aslında bir. çokluk yok, teklik var..
mucize'nin çoktandır kalın ve meşin kaplı lügatlerdeki köşesine çekildiği bir dünyada simurg'tan söz etmeyi kim göze alabilir ki..? simurg ki bulmanın adı.. ama bakıldığı yere göre; kaybetmenin öyküsü olarak da okunabilir dönüşte..