simurg

    1.
  1. hikaye kuşların, sultanları simurg'u bulmak için kaf dağı'nın ardına doğru yola çıkmalarıyla başlar. ama bu çok zorlu bir yolculuktur. bi sürü kuş ölür, kaybolur, pes eder bu çetin yolculuk esnasında ama simurg hala ortada yoktur ve sadece otuz kuş geriye kalmıştır. derken işin sırrının sözcüklerde olduğu anlaşılır. "si" otuz," murg" da kuş demektir farsçada. simurg otuz kuştur, aradıkları sultan da kendileri..*
    16 ...
  2. 61.
  3. Devlet kuşu olarak bilinen huma kuşu'nun pers versiyonudur.
    5 ...
  4. 31.
  5. tanrı benliğin aynasıdır. Peki yeniden varolmak için yanmayı kim göze alabilir?
    4 ...
  6. 58.
  7. Antalya kaleiçinde bir bar. Temple olanı kış aylarında çok güzel sıcak şarap yapıyor.
    4 ...
  8. 44.
  9. Bugün beyoğlu sineması'nda izlediğim belgesel. Aslında tam manasıyla izledim diyemem çünkü yarısı olunca arkama bile bakmadan topukladım. Beyoğlu Sineması'nda izlediğim bir filmi yarısında bırakıp çıkacağım yemin olsun aklımın ucundan geçmezdi. Bunu da yaptırtmıştır bana.

    Bu belgesele -yer yer kurmacaya da kaymış olsa biz belgesel diyelim- sinirliyim. Çünkü böyle doğru ve hassas bir konuyu liseli devrimci gazına denk düşen bir dil ile anlatmayı seçmiştir. Yahu bu adamlar neden ölüm orucuna başlamışlar, hangi psikoloji ile canlarından vazgeçecek noktaya kadar gelmişler, geçmişe baktıklarında ne gibi pişmanlıkları var yahut var mı? bu gibi bir sürü can alıcı noktaya teğet bile geçilmeden, romantik devrimci bir dil ile -ki onun da en bayağısı ne yazık ki- böylesi hassas bir konu piç edilmiştir, yazık olmuştur.

    Bir diğer takıldığım nokta da filmin yer yer ajıtasyonun üst sınırlarına çıkan anlatım dili idi. Yönetmenin bunu isteyerek yaptığını düşünmek istemiyorum lakin böyle hassas konularda o sınırı belirlemek çok keskin bir pratik ve dahası sinema zekası istiyor. Her ne kadar kurmaca olsalar da bu sınırı layıkı ile belirleyen filmler için;

    (bkz: gelecek uzun sürer)

    (bkz: kaplumbağalar da uçar)

    Filmin teknik değerlendirmesine hiç girmek istemiyorum. Kamera açılarından kadrajlara, kurgusundan müziklerine kadar acemilik kokuyordu. Ha, sen doğru yerden yaklaşabilmiş olsan olaya sikmişim kadrajını falan, neticede burada önemli bir meseleyi belgelemeyi amaçlıyorsun. Estetik kaygıların ikinci planda tutulmasını anlarım diyeceğim ama o da yok. O zaman kusura bakma canım kardeşim ama hiç olmamış bu iş.
    3 ...
  10. 50.
  11. her şey bir tutam mavi uğrunaydı...
    3 ...
  12. 4.
  13. antalya kaleiçinde bir bar.güzel müzik yaparlardı bizim gittiğimiz dönemler.
    3 ...
  14. 5.
  15. kuşlar biraya toplanarak padişahsız olduklarını ve kendilerine bir padişah seçmeleri gerektiğine hükmederler. bu sırada hüthüt gelerek kuşların padişahının simurg olduğunu onu arayıp bulmaları gerektiğini söyler. kuşların herbiri bir çeşit özür getirse de hüthüt hepsine inandırıcı, doğru cevaplar vererek onları ikna eder ve hüthüdün kılavuzluğunda yola koyulurlar. yolda kuşların hepsi yorgun, bitkin hale gelerek yeniden itiraz etmeye başlarlar. hüthüt de bu itirazlara cevap vererek önlerinde "istek, aşk,marifet, istiğna, tevhit, hayret ve fakr u fena" adları verilen yedi vadinin daha olduğunu, bunları aşınca simurg'a ulaşacaklarını söyler. kuşların birçoğu yoldaki engelere takılarak yolculuktan vazgeçerler. nihayet yüzlerce kuştan ancak otuz kuş bu vadileri aşar. bunlar simurg'u sorarlar, bu sırada bir postacı gelip simurg'u istediklerini anlayınca önlerine bir kağıt parçası koyar ve okumalarını söyler. okuyunca bütün yaptıklarının bu kağıtta yazılı olduğunu görüp şaşırırlar. bu sırada simurg tecelli eder. fakat tecelli edenin kendileri olduğunu ve kendilerinin simurg'dan yani mana bakımından otuz kuştan ibaret olduklarını görüp büsbütün hayrete dalarlar. simurg'dan ses gelir:" siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. daha fazla yahut daha eksik gelseydiniz o kadar görünürdünüz. burası bir aynadır."
    (mantık al tayr feridüddin attar)
    2 ...
  16. 3.
  17. 2.
  18. (bkz: ferudiddin attar)'ın (bkz: mantık ut tayr) isimli tasavvuf eserinin başkahramanı olan kuşların efendisi..
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük