-hepsini mi?
+evet hepsini. ama bir şartla.
-ne ki?
+burdan gittiğinde bir gölge bulup tüm günü o gölgede geçireceksin.
-tamam söz. zaten çok sıcak. bari adını da söyle.
+a...
-adın kadar güzelsin.
+hadi bu bir karış boyunla bana asılmaya başlamadan bir gölge bul kendine ve dinlenmeye başla, akşama ne kaldı şurda.
-he tamam. çok...
-hadi dedim bak hala konuşuyorsun, marş marş.
17 tane simiti ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum. sadece bu sıcakta sokakta kafasında koca bir metalle gezmesini istemedim o an.
tanım niyetine edit; beş yaşında bir çocuğun diğer çocuklara balon satması gibi tanımı, fazla ama eksik değil.
sabahın sekizinden başlayıp akşama kadar "simiiitçiii, taaze simitleer" diye evimin etrafında dolanan temiz yüzlü çocuk.
an itibariyle de gezinmektedir; bu entry'i girmemin nedeni de budur. alışıldık " smieeeeğğğöööeeiiüüüeee" simitçilerinin tersine bu çocuk o kadar trt'li bir çizgide ki; sesini duyduğunuzda içinizde bir yerler eriyor. kötü hissediyosunuz kısacası.
converseleri, sweati, beyaz teni ve titrek sesiyle "senin dünyandanım lan"ı yüzüme vruyor sanki. "gel simit satma aq, bakarım ben sana" diyesi geliyor insanın. peki öncekiler neden öyle gelmiyordu ki??
çok net bi çizgi varmış demek. ne kadar da yok desek kölelik sürüyormuş dedim kendime bugün.
kara, kuru, kirli kılıklı, gırtlaktan konuşan (bağıran) tipler her türlü "düşük" işi yapabilir gibi bi mantalite işlemiş damarlarıma, bugün farkettim.
yok lan çağırıp bi bira ısmarlıycam ben bu çocuğa, içim gitti.
genelde lisedeki hocaların türev,integral vs konularla ilgili soruların sınıfta çözüme uğramaması sonucu öğrencilere rakip olarak gösterdiği: " bunu sokaktan geçen simitçi bile yapar" muhteşem,süpersonic adam !