çocuklarının mutluluğunu sağlayamayacak kadar iğrenç bir işte çalışan babadır. bir adet oyuncak veya hediye alacak parası yoktur. ağzı susam kokar. uzak dur be adam uzak.
vurun ölmedi daha
pazar sabahı 60 lı yaşlarda simit satan babadır aynı zamanda.
gevrek sesi ile simiiiieeettttçççiii diye bağırır.
-dayı 2 tane simit versene.
-olur yiğenim. buyur.
-ne kadar
-2 tl
-dayı al şu 5(!) tl yi.
-buyur yeğenim 3 liran...
tabi aradan 2 saat geçer ve 50 tl verdiğimi anlarım.
kapı çalar. simitçi
"yeğen bu 50 lira senin galiba ben saydım saydım fazla çıkıyor 5 lira veren bir tek sensin. karıştı zaar."
bak benim dangalaklığımı geç. adamın onurlu duruşunu şurada anlamayacak çok liseli ergen var.
simit satıp onurlu helal para kazanan adamdır... çocuklarına helal para yediren adamdır. çoğu yavşak gibi paraya tapmaz.
Baba sanırım pilottur. Oğlu da şaşırmıştır. simit satacak kadar alçaldı babam, uçağı o kadar yerden sürüyor demek istemiş. Yoksa simit satmak alçalmak değil yani.
Bazen oluyo işte.. Bilmem, yani belki.. Gözünü yükseğe diktiğin zaman, aşağılarda darlanıyo insan. Sonra da, utanacağı şeye sahip Çıkıyosun, sahip Çıkacağı şeyden utanıyosun...( Neşeli hayat )
Ne alçalması dedirtir. O adam evladının bogazından bi lokma ekmek geçsin diye sokak sokak dolaşır, önünde bir sürü simit varken karnı acıkmışken evladı için açlıga dayanır. Kimsenin dedigine aldırmaz, kendi nefesinin kokusunu duymaz çocugu için. Bu olayda alçalan biri varsa o da o güzel insanın alçaldıgını düşünendir.