ülkeyi satıp elini kolunu sallaya sallaya dolaşanlara karşın simit çalıp karnını doyurmaya çalışan çocuğun dramıdır.
Bir tarafta ülkesini milyon dolarla dolandıran iş adamları miletvekilleri vs. diğer tarafta küçük bir simit oda yaşamaya devam etmesi için.
Neden çalmış çünkü koskaca Türkiye Cumhuriyeti türbandı , avrupa birliği'ydi , ABD derken kendi halkını unuttu , bu çocuğu bu duruma düşürende baştakiler hapise gönderenlerde baştakiler.
dramatik olmasına karşın doğru bir uygulamadır. hırsızlığın kanundaki cezai karşılığı hapis cezasını da içinde barındırır. hırsızlığın nedenlerinin/yapanlarının kriter olmaması da ciddi bir gerçektir.
bu çocukcağızın simit çalacak kadar aç ve saf * olması ya da yaşının küçük olması gibi üzücü haller ancak bizlerin sahiplenme ve acıma duygularına hitap eder. kanun uygulayıcının bu durumda yapacağı bir şey de maalesef yoktur.
sanmıyorum ki, böyle bir durumda cezai işlemi uygulayan hakim güle oynaya yapıyordur bu işi.
- yavrum senin için simit çaldı diyorlar
+ hakim amca açtım ama
- ama olmadıki o simitleri gemiciklerle teröristlere götürecektik
+ ama benim hiç param yoktu mecburdum
- ben anlamam, şimdi her önüne gelen simit çalarsa biz ırak'a nasıl indirimli elektrik veririz
+ haklısınız hakim amca
- bir daha yapma sakın, çalma işi büyükler için, eğer o simitin çalınması gerekiyorsa abd gelir çalar, eğer onlar unutursa bir sürü hırsız var senin neyine simit çalmak.
baklava çalan çocuğa hapis cezası türevi de mevcuttur.
bu arada; amerikada bir hırsız tatile çıkan bir ailenin evinin garajından, arabalarını çalmaya çalışırken, garaj kapısının bozuk olması dolayısıyla 8 gün boyunca garajda mahsur kalmış ve kedi maması ve kolayla beslenmiş; ailenin tatilden dönmesiyle kurtulmanın sevincinin ardından o aileyi 'garaj kapılarının bozuk olması ve bu yüzden de kendisini bunalıma sokması' gerekçeleriyle mahkemeye vermiş, ardından da davayı kazanıp milyon dolarını resmi(!) yollarla elde etmiştir.
~
(ders nedeniyle sınıfta okunan bir haberden kaynaklanılmıştır.)
~ *
lawrence kohlberg* temalı gelişim psikolojisi derslerinde sıkca rastlanan bir örnektir.
buna göre bir taraf çocuğun aç kaldığı için simit çaldığını, evrensel ilkelerin yasalardan üstün olduğunu dolayısıyla eylemin suç olmadığını savunurken bir grup da yasaların kesin olduğunu ve bunun bir suç olduğunu savunur.
3-5 simit çalanın değil ; ancak 3-5 milyon simit fırını açılabilecek parayı piç edip hala hava alanlarımızda vip salonları kullanan şahsiyetlerin başına gelmesi gereken olaydır.
devletin gücünün ancak çocuklara yettiğini gösteren olaydır. devletin milyarlarca dolar zarar sokanlar bu ülkede adam yerine konup, her yerde itibar görürken, karnı aç olduğu için mecburen simit çalan çocuk suçlu damgası yer.
adalet sadece parası olana, yokda kime ne. kimse demez bu çocuk ne yer ne içer, karnı kaç gündür aç. kavacık taki bayat ekmek kuyruğunu gördükten sonra insanların nasıl geçinmek zorunda kaldıkları apaçık ortadadır. herkes önce şunu düşünsün, karnın günlerce aç olsa acaba sen ne yaparsın ?
sorun simit çalan çocuğa hapis ceazsı verilmesi değil de ülkeyi dolandırıp, bankaları boşaltanlara ya da ihalelerde yolsuzluk yapanlara ceza verilmemesidir. bu yüzden bunun gibi başlıklar açılmamalıdır zira durum oldukça normaldir ne yapılmalıdır? al bir simit de benden mi denilmelidir? hayır! diğer hırsızlar da ceza evine atılmalıdır. o yüzden de (bkz: bankanın içini boşalttığı halde hapise atılmayan kişi) diğer başlık açılırsa daha gerçekçi bir durum olur.
ülkenin geleceğine verilmiş bir ceza olduğunun farkına varılmayan durumdur. acaba hiç düşünüldü mü? o çocuk neden çaldı o simiti. neden aç? onu nasıl kazanabiliriz? evet güzel oldu ceza almasıyla ne gerek var uğraşmaya o sadece bir 'çocuk'.
türk adalet sisteminin ne kadar etkisiz olduğunu gösteren durum. çocuğun ceza alması yanlış değildir aksine ne olursa olsun hırsızlığın yanlış bir şey olduğunu anlaması için ceza alması gerekliydi *. ama burada ironik olan şey çok daha büyük boyutlarda yapılan hırsızlıkların hortumların göz ardı edilmesine rağmen bu çocuğa böyle bir cezanın verilmesi. hakimlerin bir nevi ego tatminine kurban gitmiştir ne yazık ki.
"suç mu ceza mı, adalet adil mi" sorgusunu bir kenara bırakıp, küçük bir çocuğun karnını doyurmak için* çaldığı -çalmak zorunda kaldığı!- değeri sadece 30 kuruş olan 1 -yazıyla bir- simit için karakola gidip şikayetçi olan bir insanın varlığı, bu ülkenin halini gözler önüne seriyor. insan yediği her lokma için vicdan azabı duyuyor sonrasında..