ideal eğitim sistemini peyami safa simeranya üzerinden şöyle anlatmıştır:
"simeranya'da her seviyeye göre okuma salonları, laboratuvarlar, atölyeler, müzik, tiyatro, sinema ve spor evleri vardır. her yaşta insanlar bunlara devam ederler. her merak ettikleri mevzuu kendileri etüt eder ve öğrenirler. çocuklar ve gençler için, araştırma metodlarını gösteren kılavuz- öğretmenler vardır. bunların vazifeleri öğretmek değil, öğrenmenin yolunu öğretmektir. çünkü simeranya pedagojisi, insanın bütün hayatında öğrendiği şeyleri ancak kendi istediği zaman ve kendi araştırmaları neticesinde öğrendiğini bilir. eski dünyada, yani simeranya'ya göre bugünkü dünyamızdaki okullarda çocuklara ve gençlere öğretilen şeylerin, muayyen istidat ve ihtiyaçları karşılamadıkça, hayatta hiçbir işe yaramadığı anlaşılmış ve klasik mektepten eser kalmamıştır: sınıf, kürsü, ders programı, nutuk söyler gibi ders veren öğretmen ve profesör yoktur. diploma yoktur."
buradan bakınca eğitim sistemini 1951 yılında bu kadar aydın bir bakış açısıyla eleştiren bir yazarımızın var olması büyük bir haz iken, eğitim sistemimizin gittikçe dibe battığına şahit olmak da bir o kadar acı verici.
Üstad Peyami Safa'nın Yalnızız romanınında başkarakter Samim'in yarattığı ütopyadır. Türk Edebiyatı'nın elle tutulur nadir ütopya örneklerinden biridir. Bu romanı bu kadar geç okumuş olduğum için pişmanlık yaşamıyor da değilim.
internette ufak bir arama yapınca simeranyanın bazı gençlere ilham verdiğini de görebiliriz. http://simeranya.net/
nerelerden ne çaldığına baktım. ekşi den geliyo tabi bunlar. dediğine göre ilk entry kendisine ait ama sildirmiş gitmiş.
ekşi sözlükte yok mu acaba , başlığı kimin açtığını gösteren bizdeki info olayı. biri baksın orda da yazar olanlardan. bu kadar basit. zan altına kalıyo adam. ya haklıysa?
süpersonik başlık sıçıcısı. kelime oyunu yapmayı espri yapmak zannetmesi ve bunu kendi dünyasında bir felsefeye oturup sol framin aq yaptığı şeyin tam açıklaması.
sabahtan beri çalıyor çırpıyor diye ortalığı velveleye veriyorsunuz ama, bence o güzel poponuzu boşuna yırtmayın. zira, o başlıkların hepsini ben açtım. size bunu ispat etmek zorunda değilim. öyle bir zaruretim de yok zaten, ama olsa bile öyle bir imkanım da yok. zaten sorun da bu ya.
sırf oradaki başlıkları açtığımı ispat edemediğim için, patentini alamadığım için, yanına o küçük r işaretini koyamayıp tescilleyemediğim için, adım hırsız oluyor. emeğim ''çalıntı'' olarak lanse ediliyor.
bakın bu dünyanın en karmaşık ya da zor şeyi gibi gözükse de, çok basit aslında.
o başlıkları ben açtım ben, yaşar usta. başlık açmak nedir bilir misin? sen bir şey düşünürsen ya da aklına bir şey gelir ve bunu sözlüğe yazarsın. senden sonra başkaları da yazar o başlığa. sonra sen sıkılır, silersin yazını. ama başlığın orada kalır ve 2.entry'i yazan kişi, bir anda başlığı açmış gibi olur. ''başlık başıma kaldı.'' deyimi var ya hani, hah, işte bu durumda kullanılır genelde. anca boktan başlıklara bu kalıp kullanılır zaten. başlık iyiyse, kalsın, iyi bir izlenim verir düşüncesi doğar çünkü.
işte benim durumumda bu. orada açtım. sonra pılımı pırtımı topladım, siktir oldum gittim. entrylerimi de sildim. ama başlıkları silemedim. anlıyor musun, hadi gülümse! yani sizin sandığınız gibi, o başlıklar 1.entry'si yazan kişilere ait değil.
bunun olacağını biliyordum ama, neyse. ulan her şeyi geçtim, ben salak mıyım arkadaş bu kadar aleni bir şekilde belli olabilecek bir şeyi yapayım? sonra dedim devam edeyim belki akıllanırlar ama yok. bu seferde arsıza çıktı adımız. sizin kadar olmasa da kafamı çalıştırabiliyorum gençler, beyler, bayanlar ve lanet olası federaller!!! ''kesin çaldığımı düşünecekler'' düşüncesi vardı zaten aklımda. dedim ki, yok lan yapmazlar öyle şeyi ama, yanıldım. neyse ki sikimde değil. ben kendi yedeklerimi sözlüğe yazmaya devam edeceğim. ekşi'de, itü'de, twitter'da, google'da yazılıp yazılmaması sikimde değil. çünkü ben başkasının değil, kendi yaptıklarımı, düşündüklerimi aktarıyorum. eğer sırf bu yüzden de sözlükten uçurulmam falan söz konusu olursa, yine dünya umurumda olmaz. ben sizin için değil, kendim için yazıyorum. bunu bilin kafi. şimdi siktir olun gidin kapımın önünden.
bu dediklerimin ve bahsettiğim insan türlerinin hiçbirinin olmayacağı ütopya. harikulade diyar.
son derece kötü espri girişimleri olan yazar. yok hani gerçekten komik olduğunu düşünüyorsa yazıktır.
buna gülenlerin de ruh ve sinir hastalıkları hastanesine görünmeleri iyi olacaktır.
aynı anda itü sözlükte de yazan yazar. yazıları gayet güzel, okunabilirliği yüksek ayrıca da çok güzel bir çizgisi var. tespitleri dikkate değer.
hoşgelmiş, sefalar getirmiş.
besim'in tanımıyla her caninin içindeki temiz dünya.
--spoiler--
oraya kaçış kendi kendinden nefret ifade eder. banyoyu senden çok seven fahişeler tanıdım.
--spoiler--