simdiye kadar aldatmadigim sevgilim olmadi

    3.
  1. + erdener abi şimdiye kadar aldatmadığım sevgilim olmadı!
    - alın bunu, elini yüzünü yıkayın.
    1 ...
  2. 5.
  3. bir teoman şarkısında;
    .. evet ben de seni aldattım. Bir kez de değil üstelik..
    sözü geçer ki, cok dogrudur.
    aldatan kişi, mutlak aldatılmıstır.
    ya bundan oncekinde, ya bunda, ya da bundan sonrakinde. *
    1 ...
  4. 7.
  5. şimdiye kadar hiç sevgilim olmadı demenin daha afilisi. *
    2 ...
  6. 1.
  7. genç, yakışıklı, zeki, çekici, bilgili ve bir o kadar da kadirşinas ve hatırperver birinin ağzından çıktığında hiç de abes durmayan özel bir cümle. sadece frankynin olan ve ondan başkasında yalan görünen. geçtiğimiz aylarda academy new york tarafından yapılan mini bir ankette bu cümleyi iddialı bir şekilde sıklıkla kullanan ve belirtilen kriterlere uyan erkeklerin oranının tüm erkeklere oranının karınca boku hacmine eşit oldugunu söylersem durumun sizing için vehameti daha açık çıkar ortaya. Ee frankynin de bu incir çekirdeği kıvamlı bu grupta oldugunu da ekleyen özel sitelere rastladım geçtiğimiz günlerde.

    Yahu bazen cidden haddinden fazla çıldırtıyosunuz lan beni. Ilk sevgilisini yirmili yaşlarında edinip malak malak ilkokul seviyesinde aşk oyunu oynayan sümüklüler sizi. Lan kıçı-başı açık kör-aksak süren bir arkadaşlığınız olur, bi de utanmadan bu hatunu hayatının merkezi yapıp asosyalliğe onu da kendinizle sürüklersiniz. Ayıp ya. Bırak bakalım hatununu sokağa, onu havada kapıp gelişine volelerle jonathan Sebastian tadında onu sağlı sollu kroşelerle alt edecek ne bok böcekleri var. bi de bu tipoşların sevdiğine sadık kalma gibi ortaçağdan kalma bakış açıları var ki. Yazık yazık. Hee, seksüel yaşamı normale yakın, ufaklığında sorun olmayan her erkek hatununu bir değil onlarca kez aldatmalı. Genel itibarıyle hatunların franky için birinci görevi, frankyyi tatmin etmek, ikincisi de aldatılmaya razı olup kumalıkla da idare edebilmek. Şaka değil lan.doğanın düzeni bu. Hee, bi de şu sabahtan akşama kadar birlikte takılıp sonar bi de evde bilgisayar üzerinden konuşmaya devam edip iyiden iyiye salaklaşanları saymak da gereksiz. Hayret bişey ya.

    Bakın. Şu anda frankynin yatagında meni taneciklerini sayan cinsel anlamda doyurucu, sosyal anlamda berbat biri var. yani yatakta her türlü pozisyon için deneyime sahipken, sordugum sorularda birleşik arap emirliklerinin kralını bilmiyor mesela. Ee bu haliyle bu sözlükte sosyalliğime sosyallik katacak sayılı hatun oldugu ve hali hazırda frankyden etkilendikleri, onu deli gibi merak ettikleri düşünülürse bir an once kısa bi mesajla başvurularını yapmalılar. Bekliyorum.

    "Ya allah aşkına mesajlara boğun beni ya. O kadar uzun yazı yazdım bakın sizi etkilemek için. Hiç mi gözünüzde bi değerim yok. Hiç mi yüzünüzde bi tebessüm oluşmadı." Gibi bişey düşünmeyeceğini biliyosunuz frankynin. O halde adam gibi saçlarınızı yoldurmadan peşimden koşun artık. Deli etmeden beni. Anlaşıldı mı yavrular? bakın üçe kadar sayıyorum. mesaj atmayan tüm hatunları bu sözlükte rezil ederim. haberiniz olsun şimdiden.
    3 ...
  8. 4.
  9. "şimdiye kadar her sevgilimi kendimle aldattım der" içten içe bu cümle.
    1 ...
  10. 6.
  11. --spoiler--
    aklım, haklıyım, et firarını!

    ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin;
    ondan ölümümü diledin.

    mayıstı.

    seni o yüzden bağışladım!
    ben en çok mayısta su içerim
    derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
    ben en çok mayısta öne eğerim başımı
    içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.

    avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
    mayısta öğrenmiştim;
    ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
    ve kim bilir
    mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
    tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
    rüzgârda ayakların çıplak
    öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

    kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
    bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
    eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
    tam
    tam yaza girecekken
    yazın omzuna yüzünü dayayacakken
    çekip giden
    ayaklarının altından o son sığınak terası da
    acılarının veliahtı bach'ı da çekip
    gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
    yani.. anlıyor musun.. mayıstı..

    seni o yüzden bağışladım!

    bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan
    biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz
    cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
    bu korkunç sevgide
    yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
    el deymemiş yalnızlıklara kalkışmamız
    yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz

    bu evcilik oyununda bile duldum
    hatırla
    sana dizlerimi
    sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum;
    çevirdikçe bedenini ruhunun radyo dalgalarında
    cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aştı
    boktu püsurdu
    hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
    senin gözlerin ham kadınsızdı
    çamurdandı
    ağzımda getirdiğim karsuyunu
    kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin
    yatağa döküldü
    yatağıma döküldün
    yatağına döküldüm
    ve ben bu sonsuz savruluşta
    o gece
    bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!

    senin oldum!

    ihanetinle pislenen küçük dolaşımımdaki kanla
    karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin
    senin mahşer atlısı dudaklarına
    en çok da dudaklarına sokuldum!
    üşüyordum,
    üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
    bir tay sığınırmışcasına anasına
    bana ölünle uyudum! anlıyor musun.. işitiyor musun..
    cesedine yeni baştan hayat verebilmek için
    ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
    ben zaten kendimi aşklarda
    hep kalkışılınmış müthiş intiharlarla yaraladım!
    koştum sürekli
    bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum

    bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
    telaşlanır, ağlar
    babasını sorar çevresindekilere
    öldüğünü bildiği halde
    adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin
    bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
    bir dikilir bir çöker ya
    kalbine secde eden intikam
    tam
    tam yaza girecekken
    yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
    sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
    -geri döner.. döner değil mi.. diye
    birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
    -öldürürüm o zaman, kurtulurum.. deyip sustuğun
    -kaçarım sonra, kimse sormaz.. deyip yığıldığın
    nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
    gibi süzülürken mayıs, ah bach!

    ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiği yavrum!
    talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım!

    nasıl yedirirdim ihanetini kendime
    o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
    herşey ama herşey elele mayıstı
    seni o yüzden bağışladım!

    uzanıp topraktan çıkarttın beni
    tozumu sildin, hohladın, parlattın
    ovdun ve okşadın beni
    çıktı içimdeki cin;
    ondan
    -gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-
    affını diledin.

    mayıstı. mecburdum.
    seni o yüzden bağışladım!
    --spoiler--

    yine de bağışladım seni işte!
    2 ...
  12. 2.
  13. gurur duyulması gereken bir vasıf olduğundan şüphe duyulmaktadır.
    altında mesaj olan laftır aslında kısacası ''bana talep var,napayım?'' havası vardır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük