çocukluğumun tatillerini semizkum önder sitesinde geçiren ben için oldukça önemli bir yerdir. havası, doğası, insanları beni çok etkilemişti istanbulun kaliteli yerinde oturduğumuz halde hırsız nedir ve mala sahip çıkmak nedir iyi bilirdik ama Silivri de çok şaşırdığım bir şey çocukların bisikletleri hep evin önünde duruyordu hiç alışamamıştım buna, insanlar mallarını ortalıkta bırakıyor ,bütün kapıları açık, esas güzel olan şey istanbuldayken birisini bahçesine girsek erik falan çalsak yemediğimiz hakaret ,fırlatılan taşlar, sıcak su cabasıyken burada ise kimsenin bahçedeki erikleri topladığı yok yerlere dökülüyor ve buradaki insanlar o ağaçtan meyveleri yersen seni kovalamıyorlar o çiçekler ,villalar ,ortamın havası, yağmur yağınca terliklerimizin altına yapışan balçık gibi çamur terliklerimiz çamurun içinde kalması hatırladığım küçük şeyler. erseven diye meşhur bir yeri vardı sadece orada bir kasap ve market vardı başka hiç bir yer yok belki aşağılarda bir bakkal daha vardı öyle ücra öyle doğaldı ki inekler ortalıkta dolaşıyordu aynı anda belli bir kaliteli statü zenginlik ortalıkta kol gezerken iri bir çocuk olduğumdan herhalde almanyadaki halamın kocası devamlı bira içer ve şişeleri bakkaldan doldurmam için elime tutuştururdu o bira şişelerini bakkala verir depozitlerine bonibon alırdım şimdi 8 yaşında bir çocuğa 15 bira taşırtsan dökmeden kırmadan getiremez şimdiki kaslarımı da buna ve genetiğimize borçlu olabilirim. geceleri yattığımda uzaktan gelen kamyon sesleri çok farklı bir etki yaratırdı üstümde, yıllar sonra inanır mısınız uyumakta zorlandığım için şehirler arası kamyon sesi arayıp telefonuma yükledim (uzaktan gelip yavaşça kaybolan bir ses) belli aralıklarda çalsın dinleyip uyuyayım diye. ilk aşkımın ise gizli yediler adlı bir guruba katılmam ile birlikte başladı8-10 yaşındaki çocuklara bakın siz birileri gerçekten var olan bir kitabı okumuş ortamda 100lerce çocuk var ama içlerinden 6 kişi gizli bir örgüte üye diğerlerinin kesinlikle haberi yok kitapta tombik adlı karakter varmış onu arıyorlarmış uzun süren konuşmalardan sonra karar vermişler beni kabul etmişler, ilk başta tombik hoşuma gitmese de olayın içindeki gizemden dolayı kabul etmiş bulundum ayrıcalıkların olduğu gurba kim girmek istemez. oradaki sarışın lahmacun kokulu kız dikkatimi çekti giydiği elbiseye sinmiş lahmacun kokusu çok garip beni kendisine çekmişti meğer gurup o gün buluşup gizli altılı lahmacun yemişler o kadar güzel gözleri vardı ki çok etkilenmiştim. hem sarışın hem renkli gözlü hemde giydiği kıyafet ve bulunduğu ortamdan kaynaklanan bir asalet beni kendisine yakınlaştırıyordu.gizli yediler gurubunun belli olmaması için parktaki çocuklardan fazla da uzak kalmamak gerekiyordu ne yazıyorum ben ya böyle gidiyor çok güzel anılarım var buralarda denizi çok güzeldi en son arabayla geçtiğimde bir uğradım pisti belkide mevsime göre değişiyordur. öyle sahiplenmiştim ki burayı yazlık halamın olduğu halde bizim yazlığımız var Silivri de diye kompozisyonuma yazmıştım babamda kızmıştı onu sil bizim yazlığımız değil demişti çok bozulmuştum hala olduk olmadık zamanlarda rüyalarımda görüyorum çok etkilemiş çocukluğumu.1982 -1990 lar arasında geçen bir yaşayış.
bundan yaklaşık 2-3 yıl öncesinde tamaman su basmış suyun içinde kalmış ilçe. güzel yerdir lakin abartılacak yanı yoktur. kendisine yakın kumburgaz bile buradan daha güzel daha hareketlidir.
istanbulun güzel tatil amaçlı ziyaret edilebilecek ilçelerinden biridir. silivri birlik ile yenibosnadan yaklaşık 1.20 dk içinde ulaşılabilir. yazın gün geçirmek için gezilmesi gereken yerdir.
ilçe nin ortasından geçen boklu dereyi iki yıldır ıslah edemeyen beceriksizlerin yönettiği istanbul'un güzel ilçesi. hele sahilde bi gün batımı olur seyretmenin keyfine diyecek olmaz. bu ilçe Avrupa da olsa turist akınına uğrar bırak ortasından lağım akıtmayı.
hızla göç almakta ve kalabalıklaşmaktadır. geçen sahilde yürürken doğu'dan göç etmiş bir vatandaşımız ana dilinde telefonda konuşurken bankta oturan dedemiz şöyle çıkışmıştır kendisine: ''neyce konişiisin sen vatan hayini?''
dışarıdan bakınca gayet sıcak eğlenceli bir şehir gibi görülse de istanbul'un belkide en geri kalmış ilçelerindendir. kışın yerlilerinden ve memurlardan başka kimsecikler bulunmaz. maxi ve kipa başlıca alışveriş merkezleridir. okadar büyük ihtişamlı olduğuna bakmayın, bu şehirde hala sinema salonu yok.
Amiral'inden Küpeşte'sine, Cadde'sinden Feraye'sine iyice gelişmiş, eğlencesı artmış güzel şehrim. Kışın da orda yaşıyorum ve çok seviyorum. Şu an evime dönmeme 3 gün kaldı ve bu başlığı gördüğümde gülümsemeye başladım.
bir zamanlar tertemiz denizine girerdik yazlıkta... şimdi sadece serin oluyo diye hafta sonları mangal yapmaya gidiyorum. aaah ah ne günlerdi lan çocukluğum orada geçti.
her baharda huzurlu bir kasaba havası solumak ve kendimi dinlemek için şehir merkezindeki park otele gittiğim, viskimi açıp pencereden panoramik manzarasını seyrederek sabahladığım belde. ilkbaharı umut sonbaharı huzur doludur...
iktidar partisine oy vermediği için dışlanan, örselenen ilçemdir. iktidar burasını alabilmek için cezaevini genişletmekte ve doğudan kendisine oy verecek gardiyanları devşirmektedir. ne bir metro ne bir metrobüs vardır. bunları geçelim dereyi bile ıslah etmiyorlar. eeee oy yoksa hizmet de yok!
kent konseyi boğluca'nın ıslahı için imza toplamakta. akpliler ne diyor peki ''bize oy verseydiniz bunlara gerek kalmazdı'' bu laftan sonra zikseler oy vermem.
istanbul'un en batıdaki bir sahil ilçesidir. nüfusu yüzellibeşbini geçmiştir. güzeldir, hoştur ama boştur bir zik yok kekolarda doldu napsak gitsek mi sorlarını aklına getiren ilçe.
burdan yazlık alan gerizekalıdır net.
flo'nun sahibinin kizinin yazliginda kalmistim burda cok igrencti.
ki kizin dedigine gore en guzel yazlik onlarinmis bi de.