+ yönünü kıbleye çevireceksin.
- doğru söyledin delikanlı!
+ şimdi aç ellerini ve gönlünü koy ortaya, başka yollar işe yaramaz.
- elhamdulillah!
yılların dokunamadığı yılgınlığı birkaç saniyede üzerinden attı ve alevlerle sarılmış gece ışığında denizin üzerinde yürümeye başladı. dalgalar ayaklarına vurdu, yine de durması için bir neden sunamadı bu ruh-u kalemden. işrak vaktini geçenlerin toplantı yerine doğru süzüldü. güneş doğar mıydı? bunu ancak rabb bilebilirdi şüphesiz.
gökyüzündeki yıldızları topladı ve cebinden çıkardığı kadife, siyah renkli kılıfın içine düzgünce yerleştirdi. sonra sanki çok önemli birşeymiş gibi cebine özenle yerleştirip süzülmeye devam etti buluşma yerine. bu gece farklı bir gündem vardı anlaşılan bu kadar acil bir şekilde toplanma haberi gönderildiğine göre.
yolun başka bir ucunda birkaç ruh toplandı ve uğultularla anlaşmaya varmaya çalıştılar. uğultular denizin dalgalarına karıştıkça, sahildeki taşlara bir dalga vurdu. dolunay medcezir'i ilk kez bıraktı o gece insanlara bir mesaj olarak. balıkların kalbi mühürlü müdür? sanmam!
kıyıda ayakta duran ve maviye utanç katan serserinin teki tüm bu olanları anlamlandıramadan bakıyordu sadece. anlamlandıramadıkça içinden bir küfür dalgası yükseliyor, anlamlandıramadığı bu cümbüşü inkardan ve onu yaratana isyan içinde kalmaktan asla çekinmiyordu. elinde kendi özü olan çamurdan yapmaya çalıştığı "türbana hakaretler"i denize atıyor, attığı denizden ona yükselen uğultulara küfürle mukabele ediyordu.
o gece bir kalp kapanmış sanırım hikmetin sonsuzluğuna.