keşke hüzünler sadece 1 geceye sığsalar, bitip gitseler... ve o silik insan sureti...
bende de var o dertten, difüz olmuş gözüme, gözüme değil sanki kalbime, hayır hayır tüm bedenime.. öyle olmasa bir an olsun kurtulurdum o sureti görmekten, her an görüp, gözlerimle acı çekmekten.. o suretin sahibi vefasız olmasaydı, belki..
doğrusu ben olmuşum o suretin sahibi, beni tamamlıyor sanki, ve gitmeye de niyeti yok.. aslında iyice de alışmışım, alışmışız..
seviyordum, mutluydum ya, o gelir aklıma bazen...ve ben, öyle avunurum işte, yaşarım.. o suret orda, benim aklım ve kalbim o silik suretin hemen yanında, sanki o silik sureti var eden benmişim gibi..
ayrılık denen o zehir, hasret iğneleriyle vücuduma gark olur.. gözyaşlarım öne atılır, savaşmak ister, belki bir an olsun serinletirler kalbimi, sonra o kara hasret yine cenk eder benimle, eğilir kulağıma, gözyaşlarını o silik insan sureti görmüyor ki der..
kalbimi, aklımı karaya boyar, yani tüm hayatımı...
o silik insan suretiyse hala orada, bana bakıyor.. kararışım, umrunda mı diye düşünürüm..
umrunda olmayı umut ederim.. ve umutlarıma umut, dualarıma dua daha eklerim..