yanlışların ve hataların silinebilir olduğu fikrini bilinç altımıza zerkedip, ceplerimizi hayal kırıklıklarıyla doldurmamıza neden olan okul gereci.
arı maya silgilerin dönemi için bir statü göstergesi olduğunu ve ortasının delinip bir ip marifetiyle boyna asmanın da bu değerli nesneyi korumanın en başarılı yöntemi olduğunu da belirtmeden geçmemek gerer.
15 yıllık eğitim sürecinde bir tanesini bile biteremediğim silme işlemine yarayan alet.ya sitresten parçalanıyor,ya arkadaşlar tarafından frikleniyor yada kayboluyor.
koltuğun üstünde bin bir zahmetle oturulmuş ders çalışılıyorken ısrarla ortadan habire kaybolan,bulunması öyle el yordamıyla mümkün olmayan,rahatını bozmazsa rahat edemeyen bencil nesne.
Silgi, kalem, tebeşir veya daktiloyla yazılıp çizilmiş işaretlerin silinmesinde kullanılan kauçuk veya bezden yapılmış gereç. Günümüzde silgiler genellikle bitkisel yağ, ince süngertaşı ve sülfürle bağllı kauçuğun bileşimidir. Bu karışım, kauçuk işleme aygıtlarında işlenir, kalıptan geçirilerek sertleştirilir. Acadèmie Française 'in 1752 tutanağında silgiden bahsedildiğine rastlanmaktadır. Bu kayıtlarda, kalemle yazılan yazıları silmekte kullanılan, caoutchouch adı verilen, Güney Amerika ağaçlarından elde edilen bitkisel bir silgiden söz edilmektedir. ilk kurşun kalem ve silgi patenti New York'ta 30 Mart1858'de Joseph Rechendorfer tarafından alınmıştır.
Hamur silgiler vardı ilkokula giderken. Silmek dışında her boku yapardık onunla.
Bunu ilk defa açıklıyorum, tadını merak edip ufak bir parça yemişliğim de var. Ama tadı çok kötü tabi. Tavsiye etmiyorum. Oyun hamurlarının tadı da böyleyse allah belasını versin onların da.
an itibariyle masamın üzerinde, stres topuyla puding dolu tabağın tam ortasında duran kırtasiye gereci.
sahi, ne zamandır orada duruyor bu silgi. hikayesi neydi kim bilir ? nerelerden gelip, hangi fabrikada işlenip,paketlenip yollara düştü bir kamyonun içinde. sonra oradan, bir adamın evine ekmek götürebilmek için açtığı kırtasiye dükkanının raflarına dizildi. tabii yanına başka silgi arkadaşları da dizildi. belli bir süre onlarla arkadaşlık etti. bir çok gün geçirdi o silgi arkadaşlarıyla.
bu silgiler bazen güldüler, bazen küstüler.. arkadaşlık bağları kuvvetlendi..sonra o raftan bir bir ayrıldı silgi arkadaşları. her silgi ayrıldığında diğer silgiler o silgiyi bir daha hiç göremeyeceklerini biliyorlardı. çünkü satın alınan bir silgi yazım hataları olduğunda kullanılacaktı ve sonunda tükenecekti. bu yüzden her bir satın alınma, silgilerin içini cız ettirirdi...çünkü silgilerin tükendikten sonra yeniden dirilecekleri bir cennet yoktu..
en sonunda da bizim ufaklığa geldi sıra ve kardeşimin silgi ihtiyacını karşılamak üzere gittiği kırtasiyeden,kardeşimin kırtasiye poşetine girdi. oradan da eve. şu an pek fazla kullanılmamış bir şekilde masada durmakta. ben de pek kullanmamaya karar verdim bu silgiyi. çünkü yukarıda da dediğim gibi silgilerin tükendikten sonra gidebilecekleri bir cennet yok.