bilişsel alanın ikinci basamağı olan anlama basamağında tıkandığınız için, işi uygulamaya dökemiyorsunuz. uygulamadığınızı analiz edemez, analiz edemediğinizi değerlendiremezsiniz. değerlendiremediğiniz konuda da bir şey yaratamazsınız. yani o dili konuşamazsınız.
halbuki önce şu önyargınızı bir kenara atsanız, derse girdiğiniz anda kendinizi şartlayıp dersi adam gibi dinleseniz, yani öğrenmeye açık olsanız, öğretmenin size öğretemeyeceği hiçbir şey olmaz.
hazırbulunuşluk öyle önemlidir ki eğitimde. sen deftersiz kitapsız gel, hoff yine mi ingilizce, sikicem ingilizceyi mottolarıyla sınıfa gir. boş kafayla hocaya gözlerini kilitle (o an çok mal görünüyorsunuz), ama ruhun bambaşka yerlerde olsun. sonra öğrenemiyom. hı hı.
Dünyada insanlari en çok kim siktiyse o iyi insanolmus, onun kültürü yayilmistir.Zamanında bizde firsat varken biz sikeydik bizim dilimiz ogretilirdi dünya capinda.
her gün gözümün içine içine bakan öğrenci kitlesinin duygularını tercüme eden 2 kelime. suratıma karşı söylemek isteyip de söylememeleri, gözlerindeki o yakarış, yalvarış ve sizin tahtanın tam önünden bunu hissedip her şeye rağmen "evet yavrum, -es takısını unutmuyoruz..." demeniz ne kadar etkilidir tartışılır. dolaylı olarak sizin de duygularınızı tercüme eden iki kelime olur çıkar.