dinleyici kitlesinin nasıl bir duygu yoğunluğuna sahip olduğunu merak ettiğim albüm türüdür. genelde kenar mahallelerin "delikanlı" aşklarını konu alan şiirlerden oluşur bu albümler. çünkü halkın epik söylemlere ve aşk durumlarına bir açlığı vardır. ayrıca bu şiirler bayağılıklarıyla "yaşamın içinden" ve "sıcacık ve bizden"dirler genellikle. bu yüzden çok tutar. "bi tane daha patlat be ibrahim* ağbi" demek ister gibidir dinleyici. 1984'teki makinelerin yazdığı şiirlerin çağrıştırdığı şeydir nedense. hatta bir örnek:
"kestane ağacının altında sen beni sattın, ben seni..." bu kitabın sanırım en meşhur alıntılarından biri.
bunu uğur arslan söyleyebilir aslında. hiç de yadırganmaz...
kalıptır çünkü bu şiirler
kısa dizelerden oluşur
epik söylemi sağlamak için...
uzak durulasıdır
bir gün bitecek aşklar gibi
Ben Sana Mecburumben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski istanbul mudur? karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen yoksun sevmek kimi zaman rezilce korkuludur.