Bitane film. Şimdi ben anlatayım boşu boşuna izlemeyin.
Bitane adam var tarlasını oymuşlar adamın. Adam diyor yav bu nimettir neden oydunuz heder ettiniz! Diyorlar sakin ol peder uzaylılar yaptı. Adam Peder deme bana lan diye atarlanıyor. Az sakin koçum. Sonra bu böyle her şeye sinirleniyor diye çocukları da kardeşi de cephe alıyorlar buna. Adam ne dese tersini yapıyorlar. Adam uzaylı yalan diyor bunlar gerçek diyor. Adam e gerçekse ölürüz oğlum diyor bunlar yok dosttur diyor. Adam göle gidelim diyor bunlar yok gelmem diyor.
Sonracıma Bunlar o evde kalıyor mu, o uzaylı geliyor mu. Al işte. Eyvah hepimiz ölecez napsak napsak derken uzaylının üstüne su dökerek eritiyor adam. çocuklarını da kurtarıyor. en sonda da vay be karım boşuna ölmemiş hepsi bugün içinmiş deyip geri dindar olup evet artık bana peder diyebilirsiniz diyor.
Özetle bi pederin imansızlıktan imanlılığa gidişi. Uzaylı filmi değil yani.
Kaç defa izledim hatırlamıyorum ama her seferinde aynı gerginlikle izlediğim film ve işin garip tarafı filmin içindeki gergin havanın tuhaf bir zevk vermesi. Özellikle doğum günü sahnesi müziğinde etkisiyle insanı iki büklüm yapar gerginlikten.
inançsız pederin 'bizi kollayan kimse yok' sözünden sonra ilk defa din sömürüsü olmayan film izliyorum dedirten filmin sonunda propagandanın tillahını yapmış dandik film. ara ara yönetmen acaba çaktırmadan dalga mı geçti izleyiciyle diye düşündüğüm ancak şaka maka korku filmi kategorisine girmiş filmdir ayrıca. yapımcı da hintli yönetmeni kandırıp 'abi fazla oyuncu olmasın, hatta sen de oyna bir sodekso ele gitmesin' şeklinde yapıldığını düşünüyorum. ulan nerede altıncı his nerede bu.
yıllar önce ilginç şekilde tırsmama sebebiyet vermiş mel gibson filmi. bu filmi yıllar sonra hatırlamamın sebebiyse az önce dark skiesın fragmanını izlemiş olmam. evet olaya dönersek bu filmi ilk ve son(!) kez izlediğimde yıl 2003 tü. haliyle o dönemde pek sık uzaylı konulu bir gerilim filmiyle de karşılaşmıyor insan. üstüne bir de national geographic de ufolarla ilgili belgeseller ardı ardına dönüyor. belgeselleri izleyip olayı tiye alabileceğiniz film çıkmayınca da bir ukte olarak kalıyor bu uzaylı meselesi. neyse gel gelelim ben bu filmin cd sini aldım taktım vcdye gerim gerim gerilerek bir şekilde bitirdim. filmde beni geren inanılmaz görsel efektler(!) veya harika bir kurgu falan değildi. şerefsiz nat geo belgeselleri sebebiyle uzaylı kavramının kafada yarattığı soru işareti ve filmde de bu gizemin devam etmesiydi. filmin yarısına kadar sadece siluetini gördük uzun efendinin bu durum da bünyeyi gerdi malumunuz. nihayetinde izlediğim günün gecesi beni biraz daha gerdi ve sonra bu filmi unuttum. yani bayağı mel gibson'ın böyle bir filmi olduğunu unuttum.* az önce 'dark skies' isimli filmde de uzun efendiyi görünce şimşek çaktı ve bu belalı filmi hatırlamış oldum. işte bu filmin yıllar öncesine dayanan böyle bir germişliği vardır beni. nostalji olsun bir izleyeyim diye indiriyorum şimdi.*
Bazılarının yorumları inanılmaz derece de saçma ve ahmakça. Adamlar okumadan, birşey bilmeden bu filmin hristiyan propagandalığı olduğunu savunuyorlar. Gerçekten yazık.. Hayır hiç Shyamalan filmi izlemesem belki inanırım. Neyse filmi beğendim, olmuş nihayetinde. Konusu hayli ilgi çekici ve bunu çok iyi kullanmış usta yönetmen. Konuya giriş şeklini çok beğendim. Hiç oyalamadan direk olarak önümde bir konuyu gördüm. Sonrasında ise hiç klişe sırıtmayan bir film vardı. Beklentilerimin üstünde çıktı. Özellikle 2-3 sahnesi gerilim açısından çok hoşuma gitti. Hele ki Brezilya'ya çekilen video görüntüsü tam anlamıyla doruktu benim için filmde.
Filmde inançlara ve dinlere yönelik çağrışımlar var. Öncelikle belirtmeliyim ki bu mesajlar insanları rahatsız ediyorsa kapatın izlemeyin filmi. Ondan sonra şu adam şunu bunun için yapmış demeyin. Çünkü gerçekten yanlış biliyor bu tür insanlar bu tür şeyleri. Filmde sadece hristiyanlığa yönelik mesajlar yok.
Filmin bir sahnesinde Merrill televizyon izliyor ve kuş tam gökyüzünde öldü ve yere düştü diyor. Uzaylılar oraya yerleşmiş gibiler tarzı cümleler sarfediyor. Nahl suresinde 49. ayetinde şu yazıyor: ''Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler, dabbeden de büyüklük taslamadan Allaha secde ederler.'' Şurâ suresi 29. ayette şu yazıyor: ''Gökleri ve yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması da Onun ayetlerindendir. O, dilediği zamanda onları biraraya getirmeye kadirdir.'' Bu iki ayette de bahsedilen gökler, uzay oluyor. Gök kelmesi her ikisinde de çoğuldur. Yani her yerde hayat olduğuna bir delil. ikinci ayette ki yaydı kelimesi ise tozun yayılmasını ifade eden ''besse'' fiilidir. Bu fiil ile ifade edilen yayılma, tozun yayılması gibi üste, alta, sağa, sola, her yöne yayılmasını anlatır. Yani pederin kızının suları beğenmemesi ve tozu bahane etmesinin olayı burada yatıyor. Zaten biz gibi canlılarda suyla yaratıldığımız için uzaylılar bundan korkuyor. Her şeyin ana maddesi sudur, biz de dahil. Toprak değildir..
Gel gelelim ben filmde herhangi bir mantıksızlık göremedim. Herşey iyi bir şekilde bağlanmıştı. Abigail Breslin'in oyunculuğu ise daha o zamanlardan belliymiş.
psikoloji ve uzaylılarla ilgisi olan seyircileri etkileyen filmdir. özellikle çocuk telsizinden gelen parazit, eve saklandıklarında dışarıdan gelen köpeğin inleme sesleri, gece mel gibson'ın tarlaya dalması ve tv'de uzaylının görüldüğü sahneler akıllara kazınan etkileyici sahnelerdir.
bütün evreni aştıktan gayrı arkasına balta dayanmış sikinidirik tahta kapıyı açamayan embesil uzaylıların hayal edildiği filmdir.yazarı ve yönetmeni hintli adıgüzelin diğer filmlerini de seyredince ilaçlarını zamanında almadığı kanısına vardım.
joaquin phoenix ve mel gibson ın rol aldığı, diğer filmlerinde olduğu gibi hiçbir şekilde mantık aranmadan izlenmesi gereken hindistanlı yönetmen shyamalan filmi. yani bu adam bu kadar iyi oyuncuları filmlerinde rol almaları için nasıl kandırıyor hiç anlamıyorum. işin ucunda iyi para var demekki. yalnız filmdeki çocuklar çok sevimliler...
(filmde shyamalan ın da kısa bir rolü var)
bir de filmin atmosferi çok güzeldi. yada ben çabuk girmiştim bilemiyorum. ama baya gerildiğimi hatırlıyorum. o doğum günü sahnesinde tırstığım kadar hiç tırsmamıştım. ya hani filmler vardır, korku filmleri.. o bunu keser şu bunu biçer filan, korku filmi olduğu iddaa edilen iğrenç filmlerdir aslında onlar. hah! işte bu onlardan değil. 28 weeks later da onlardan değildi mesela. öyle yani. anlatabildiysem ne mutlu bana.
--spoiler--
filmin sonunda küçük çocuğun solunum yollarının kapalı olması her ne kadar hastalık olsada aslında sıradan bir hastalık değildi çünkü uzaylının gönderdiği zehrin ciğerlere ulaşmasını önledi. burdan da anlıyoruz ki filmdeki ana fikir "inancını kaybetme, hayatta hiç birşey tesadüf değildir" olmalıdır.
--spoiler--
2002 yılında çekilmiş kısa film. hayatı monotonlaşan bir genç adamın, hayatına dair keşfettiği yeni bir pencereyle başına gelen şeyleri anlatıyor. basit ama farklı bir yaklaşımı var filmin.
bir rock klasiği. aslen five men electrical band şarkısı olup, tesla cover'ı da oldukça güzeldir.
And the sign says "Long-haired freaky people need not apply"
So I put my hair up under my hat and I went in to ask him why
He said you look like a fine outstanding young man, I think you'll do
So I took off my hat, I said "Imagine that, huh, me working for you"
Signs, signs, everywhere there's signs
Blockin' up the scenery, breakin' my mind
Do this, don't do that, can't you read the sign
And the sign says "Anybody caught trespassing will be shot on sight"
So I jumped the fence and I yelled at the house
Hey! What gives you the right!
To put up a fence and keep me out, or to keep Mother Nature in
If God was here, he'd tell it to your face, man, you're some kind of sinner
Oh, say now mister, can't you read
You got to have a shirt and tie to get a seat
You can't watch, no you can't eat, you ain't supposed to be here
And the sign says "You got to have a membership card to get inside" - uh!
And the sign says "Everybody welcome, come in, kneel down and pray"
But then they passed around a plate at the end of it all
And I didn't have a penny to pay
So I got me a pen and a paper and I made up my own fuckin' sign
I said, "Thank you Lord for thinking 'bout me, I'm alive and doing fine", oh
bloc party'nin ayrıca ileriki aylarda çıkması beklenen intimacy remixed albümünde yer alacak olan armand van heldenremixi youtube'da izlenilebilen parçasıdır, ancak age confirmation ister, yani öyle garip bir klibi vardır.