Sanıldığının aksine homofobik değildir ve homoseksüelliği hastalık olarak görmez. Bilakis homoseksüelliği hastalık olarak görmeyi zalimlik olarak adlandırır.
Freud’a göre homoseksüellik cinsel bir işlevdir ve cinsel gelişimin belli alanlarındaki ketlenmelerin bir sonucudur.
bebeklik ve çocukluk çağlarında yaşanan, çoktan unutulmuş olmakla birlikte şuuraltına depolanmış tecrübelerin, yetişkinlerin düşünce ve davranışlarını yönlendirdiğini tesbit eden aslında altına çizen demek lazım- kişi sigmund freud olmuştur. ateist olan freud'un aksine, psikolog carl jung, insanda doğuştan dini bir ruh olduğuna inanmaktadır.
Freud şöyle demiş: “Bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa, orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.” Bu böyledir; görmezden gelmeye çalıştıklarımız gördüklerimiz, sustuklarımız konuştuklarımızdır.
Psikanaliz ve bilinçdışı konusundaki görüşlerini büyük ölçüde benimsemiş biri olarak, sadece "her sadist, mazoşisttir" iddiasında ayrı düşüyorduk üstadla. Ya da böyle bir şeyi kabullenmek istemiyor ve o sebeple de inanmıyordum.
Fromm'a göre "Her sadist, mazoşisttir" iddiasının altmetninde şu var; mazoşist (köle), efendisine karşı koşulsuz bir itaat ve aidiyet hisseder, onu adeta yaratılış sebebi sayarak onsuz olmayı hayal dahi edemez, onun verdiği acı olmaksızın yaşayamaz. Efendisi yoksa eksiktir.
"Peki sadisti mazoşist yapan nedir?" Sorusunun cevabı da şu; sadist, mazoşist kadar net bir çizgiyle ayrılmasa da, ona itaat eden, acı çektirerek boyun eğdireceği ve hükmedeceği biri olmadığında, yani sadist dürtülerini yaşayacak biri olmadığında sadist dürtülerini yaşayamaz. Hükmedeceği, acı çektireceği biri yoksa eksiktir.
Yani aslında "sadist, mazoşiste muhtaçtır." Sadizmini yaşayabilmek için bir mazoşiste muhtaç olan, dolayısıyla mazoşistten mahrum kaldığında acı çekeceğini bile bile sadizmden haz duyan biri, "mazoşisttir".
Bir kere daha huzurunda saygıyla eğiliyorum yüce üstad.
birçok ailede erkekler sağlıklı ancak sosyal açıdan istemeyecek bir ölçüde ahlaksızdır, kadınlar ise soylu ve aşırı incelmiş olmakla birlikte ağır bir sinirlilik sergilemektedir. Kültürel standart herkesten cinsel yaşamı sürdürülmesini talep ediyor, bu talebi birisi kendi örgütlenmesi sayesinde hiç zahmete girmeden başarıyla sürdürürken diğeri en ağır bedeli ödemek zorunda kalıyorsa, o zaman bunun da diğerlerinin yanı sıra sosyal bir adaletsizlik olduğu aşikardır.
Olgunlaştıkça kimseyle uğraşasın gelmiyor. Kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşıyorsun. Seni hasta edecek insanlarla birlikte olmaktan vazgeçiyorsun.