düşünceden kadere uzanan yolu şu şekilde anlatmştır:
bir düşünce eken , bir eylem biçer,
bir eylem eken , bir alışkanlık biçer,
bir alışkanlık eken , bir huy biçer,
bir huy eken , bir karakter biçer,
bir karakter eken , bir kader biçer.
Freud'un "düşlerin yorumu" adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.Bence freud'un en iyi kitabı.bilinçaltının rüyayla arasındaki ilişkiyi en iyi açıkladığı eserlerinden birisi.Bunun yanında yaşadığımız her türlü olayın bilinçaltına etkisini de anlatıyor.
doğuştan gelen cinsellik ve saldırganlığın bilinç altına itilmesinden sonra bir gün bir şekilde haraketlerimize yansıyacağını savunan insan. ona göre sanat için soyunmak ve spordaki şiddet bilinç altına itilenler yüzündendir.
"bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır." sözünün sahibidir.
Kendisini antisemitizme kadar "alman bir entelektüel" olarak, o zamandan sonra ise bir yahudi olarak tanımlayan freud'un; bir röportajında ölüme dair enteresan düşünceleri;
"Ölüm biyolojik bir zorunluluk olmayabilir, belki de ölmek istediğimiz için ölüyoruz.
içimizde aynı kişiye karşı hem sevgi hem de nefretin bulunması gibi bütün yaşam da; kendini sürdürme arzusunu kendini yok etme arzusu ile birleştirir. Gerilmiş bir lastik parçasının ilk biçimine dönme arzusunda olması gibi, bütün canlı madde de bilinçli ya da bilinçsiz olarak, inorganik maddenin tam ve mutlak ataletine dönmeyi özler. Ölüm arzusu ile yaşam arzusu içimizde yanyana bulunur.
Ölüm sevginin ortağıdır, dünyayı birlikte yönetirler.
Biyolojik olarak her yaşayan varlık, içinde ne kadar şiddetli yaşam ateşi yanarsa yansın, "nirvana"yı özler, yaşam denen hummanın sona ermesini, "ibrahim'in bağrı"nı özler. Bu arzu dolambaçlı sözlerle gizlenebilir fakat yine de yaşamın nihai hedefi kendi tükenişidir.
Psikanaliz başlangıçta tek önemli şeyin sevgi olduğunu kabul ediyordu, bugün ölümün de onun kadar önemli olduğunu biliyoruz.