Doç. Dr.Sefa Saygılı' nın ateistlerdeki ölüm korkusunu tanınmış bir ateistin hayatı üzerinden irdelediği makalesinin başlığıdır.
insan ebedi hayat için yaratılmıştır. imtihan mekanı olan dünyadaki ameline göre kişi, ya cennet bahçelerinden bir bahçeye veya cehennem çukurlarından bir çukura gidecektir. Elimizde olmadan bulunduğumuz bu dünyadan istesek de, istemesek de göçeceğiz. Ergeç sıra muhakkak bize gelecek.
Ebedi hayat için yaratılan insanın şuur altında da ebedilik hissi yatar. Öleceğimize inanmak istemeyiz. Bütün hesaplarımız, davranışlarımız hiç ölmeyecek havası içindedir. Bir yandan da ölüm gerçeğini bütün soğukluğu ile hissederiz. Aciz hallerimizde, hastalıkta, yakınımızın vefatında bu gerçeğin korkusu ile sarsılırız.
Ateistler (tanrıtanımazlar) bu garip çelişkiyi daha yakından hissederler. Bir yandan Allaha ve ahirete inanmayı reddederler, diğer yandan ölüm korkusu devamlı onlarla içiçedir. Bu yüzden tanrıtanımazın hayatı (özellikle yaşlılık dönemi) ve ölümü, tabii olana (yani fıtrata) teslim olmamaktan dolayı korku içinde korunarak geçmektedir. Bazıları bu korkuyu kaldıramamakta ve intihara yönelmektedir. Bir kısmı ise çözümü Allaha imanda bulmakta, diğer bir bölümünün akıbeti bunalımlara ve cinnetlere kadar varmaktadır.
Ömrünün son yıllarını ölüm korkusu ile geçiren fikir adamı ve felsefecilerden biri, cinsel teorisi ile tanınan Sigmund Freuddur.Allaha ve dine inanmayı illüzyon (yanılsama) ve çocuklardaki baba korkusuna dönüş kabul eden Freud, 40 yaşından sonra fikr-i sabit şeklinde ölüm korkusu illetine tutulmuştur. Hayatı ölüme karşı direnmeden ibaret şeklinde tarif etmiş, hergün bu korku ile sarsılmıştır. Öyle ki, birisi ile vedalaşırken yeniden görüşmek üzere dedikten sonra, belki de bir daha görmeyeceksiniz diye ekler olmuştu. Sonraları çene kanserine yakalanınca bu korkusu daha da arttı. Ölüm içgüdüsünden bahsetmeye başladı Artık ona göre hayatın gizli gayesi ölümdü ve bu sebeple insanın ölmek zorunda olması düşüncesi de, ölüm korkusunu hafifletmeye çalışan bir teselli şekliydi.
Allaha ve ahirete iman eden kişinin, mantıki açıklamalar karşısında zihnindeki ölüm, sadece ibadete teşvik edicidir. inançsızın korkusu kendisini öyle rahatsız eder ki, beynini kemiren bu kahredici düşüncelerden kurtulmak için çılgınca kaçışlara saplanır, kendince çare arar. Kimisi uyuşturucu maddelere veya alkole başvurur. Bazıları da delice yaşamaya, eğlenceye dalarlar. Bu yollar, beyinleri geçici olarak uyuşturmaktan öteye gidemez. Bazı kimseler ise, zihninde karşı bir düşünce kurma yolunu dener. Bir kısım tanrı tanımazlar, düştükleri çelişkiyi kaldıramayarak akli dengelerini kaybetmiş ve bunalımlar içinde ölmüşlerdir..
Tuvalete girip varsan beni çarp diye duvarlara seslenen ve çarpılmayınca oradan tanrıtanımaz olarak çıkan ateist tipin durumuna gelince; muhakkak bir akıl hastanesinde müşahede altına alınmasının gerektiği kanaatindeyiz.
Tanrıtanımazların ölümleri de hayatları gibi ibretlerle doludur..
Sonsuzluğa uzanan kainat içinde bir nokta kadar dahi yer işgal etmeyen ölümlü insanoğlu, huzura ancak Allaha (c.c) ve ahirete inanmakla erebilir. Yoksa ölüm korkusu onu devamlı kemirir ve hafakanlara boğar..
Kaynak: Strese Son / Doç. Dr.Sefa Saygılı (Ruh Hastalıkları Uzmanı)
çaresizliğin korkusudur.
Tuvalete girip varsan beni çarp diye duvarlara seslenen ve çarpılmayınca oradan tanrıtanımaz olarak çıkanların korkusudur.
zaten hayatlarını hep şüphe içinde geçirmişlerdir onlar.
izin vermeyeceğiz gençlerin dimağlarını zehirlemenize!
hayır, bitireceğiz sizi..
Ateistlerde özellikle bir ölüm korkusu olduğunu sanmıyorum zira ölümden sonra bir şeye inanmayan kişi neden ölümden fazladan korksun. Ölümden sonra cennet cehennem olguları ile korkutulan yurdumun profesörleri kendi içlerindeki korkuyu başkalarına sallıyor.
yaşamını ölümden sonraki hayatını* düşünerek korkuyla geçiren inançlı bir kısım insanların ölüm korkularıyla kıyaslanamayacak duygudur. ölümden sonrasına ve bununla bağlantılı olarak "cehennem azabı" veya" cennet" düşüncesine inanmayan insan ölümden sonrasına inanmadığına göre, ölümden ve sonrasındaki "ceza"dan neden korksun ?
dinlerin bir nedeni de doğadan ve tasarlanan doğaüstü varlıklar karşısında aciz kalan insanın duyduğu korku ve onları yatıştırmak, bereket dilemek vb.insani kaygılarla türlü ritüeller oluşturmasına yol açan "zarara uğrama" ve nihayetinde "ölüm" korkusudur. dinler, korku içindeki aciz insanoğluna, belirli kurallara uyarsa ödüllendirileceği, aksi halde cezalandırılacağı şeklinde iki seçenek sunarlar. inançlı bir insan, kurallara uyarsa ölümden sonrasından korkmaması gerektiğini, hatta ödüllendirilip dünyevi yaşamda çektiği sıkıntılardan kurtulacağını düşünerek kendini avutur ve herhalde ölümden korkmaz.
sonuç olarak, inandığı dinin kurallarına uyan inançlı bir insan ile bir ateistin ölümden korkmadıkları söylenebilir.
ya ne alaka dedirten başlık. sen ateist mi oldun onun ne hissettiğini bilesin derler adama .
kendi kıt mantığıyla giriş gelişme sonuç. sanki kompozisyon yazılmış gibi. şahsen benim tanıdığım ateistlerin hiçbiri böyle ölüm diyince eli ayağı titreyen tipler değil. sanki massallah müslümanlar ölmek için can atıyor.
siz var diyorsunuz adamlar size inanmıyor o kadar. çünkü sizin ıspat dediğiniz şeyler bu çağda geçmiyor.
birde herşeyede bir cevabınız var, yok kalbiniz mühürlenmiş yok zart yok zurt hele angutun biri bir saat pilot kalemin ne kadar inanılmaz bir alet olduğunu ıspat olarak gösteriyor.
hem siz brakın ateistleri yusuf noktanız yiyiyorsa gidin kendi içinizdeki sahtekarları temizleyin. ateistler kimin kafasını kesmiş, hangi otobüste çoluk çocuk demeden bompa patlatmış,
hem cahil cahil kendi yalanlarınıza kaptırmışsınız kendinizi, zaten ateistler o kadar aski! asıl sizi çökerten deist lerdir. onlar zaten bir yaratıcının varlığını kabul eder. sadece sizin inandığınız dinin ve dünyadaki bütün dinlerin insan icadı olduğuna inanırlar. bununda sebebi kitapların hikayeler anlatması ve çelişkilerle dolu olması.
yani sizin deyişinize göre kainatı, ve canlıları kusursuz yaratan bir tanrının yazdırdığı BIR KITAPtA en küçük bir kusur, hata, çelişki her şeyi bitirir. ama tabi siz anlamadan tekerleme gibi anlamadan okursanız ayrı mesele.