Sabah kalktığında, duvar kol saatine değil de, duvar saatine baksaydı, duvar saatinin durmuş olduğunu görecekti. Çay makinesini çalıştırdı. Elini yüzünü yıkamak için, banyoya gitti. Aynada kendine benzeyen birini gördüğünde, hiç şaşırmadı. Çünkü, kendine olmadığını biliyordu.
Gece boyunca, hayatını adadığı kişiyle kavga etmiş, sabahın ilk saatlerinde uyuyabilmişti. Mutfağa tekrar geldiğinde, çayını hazırladı. O sırada diz üstü bilgisayarını açıp, yemek masasına oturdu. Masanın üzerindeki bisküvilerden bir kaç tane atıştırıp, çayını yudumlarken, e-posta adresine göz attı. Bir yeni mesaj iletisini görmek bile, O'nu heyecanlandırmaya yetmişti. Hayatını adadığı kişinin adresinden gelmişti!
Bilgisayarını ve çayını alarak, salona geçti. Kanepeye uzanıp, bir sigara yaktı. E-posta mesajında, iyi bir haber olduğunu düşünüyordu. Sigarasından keyifli bir nefes alıp, mesajı açtı.
''Şimdi bir sigara yak ve arkana yaslan. Benim için ne kadar değerlisin bunu bil! ama olmuyor. ve olmayacak. biz sadece böyle birbirimiz için özel kalacağız. kendine dikkat et.''
Kafasını hemen sağa çekti. Yazıyı tekrar okumak istemiyordu. Sağda duvarda bulunan saate takıldı o an, gözleri. Saatin saniyesi hareket etmiyordu. Zaman durmuştu!
Sigarasından bir nefes daha aldı. Yazıyı tekrar okudu. Hayır, hayır! Zaman durmamıştı, sadece saat durmuştu! Artık saati kullanamayacaktı. Durduğunun farkına varmayacaktı. Hiçbir şey artık saati durduramazdı!
Artık saati kullanmayacağına göre, kendine yeni bir zaman aracı bulması gerekiyordu. Zamanı nasıl kontrol edebilirdi. Zamanı gün içerisinde sigara içerek kontrol altına almayı düşündü. Evet, bu O'nun için iyi bir tercihti.
Gün içerisinde, bir paket sigara içiyordu. Ve bu bir paket sigarayı, bütün güne yayması gerekiyordu. Öğlen saatleride, dördüncü sigarasını, öğleden sonra yedinci ve ya sekizinci sigarasını, hava karardıktan hemen sonra yaktığı ilk sigara, on ikinci sigarası olmalıydı.
Sabah yeni açtığı pakete baktı. Bir adet sigara içmişti. Henüz öğlen olmamıştı. Öğlen olmasına üç adet sigara daha vardı. Öğlene üç sigara kala, evindeki salonda düşüncelere daldı.
''Güzel olacaktı. Deniz kıyısında bir evimiz olsun gibi, komik hayallerimiz vardı.Komikti! Konuştuğumuz her şey komikti. Lades tutuşup, birbirimizi unutmamak gibi komik oyunlarımız da vardı. Birbirimiz için yazacağımız romanlar gibi komik planlarımız gibi... Sen ve ben, komiktik. Ama yine de birbirimize çok yakışıyorduk!''
Hiçbir şeyin güzel olmadığını anlaması kısa sürmemişti. Sigara paketine baktı, dördüncü sigarası, içmek için onu bekliyordu. Yani öğlen olmuştu. Dışarı çıkıp, sigara içerken gezinebilirdi. Ya da evde sigara içerken, T.V izleyebilirdi, sigara içip roman okuyabileceği gibi...
Sigara içmek, O'nun için artık bir uğraştı. Zamanla alakalı bir uğraş ve O sigara içerken, vakit geçirebilmek için bazı aktivitelerde bulunabilirdi. T.V izlemek, kitap okumak, yürümek gibi...
''Zamanla birlikte yaşamaya karar vermiştim oysa, zamanı öldürmeyecektim! Şimdi zamanı öldürmemeye söz veren bir insan olarak ne yapmalıyım? Zaman ilerledikçe, O'nun için eski diyeceğim. O, eski olmamalı. Eski sıfatı, O'na yakışmamalı... Zamanı durdurmalıyım!''
Zamanı durmaya çalışacaktı. Bunu nasıl yapacağını biliyordu. Masanın üzerinden sigara paketini alıp, içindeki sigaraları tek tek kırdı.
''Sigarayı bırakıyorum, artık zaman sonsuza dek duracak!''
Zamanı durdurmuştu. Fakat bir şeyi hesaplayamamıştı. Ayrılık acısı!
Zamanı durdurduğu için, ayrılık acısı sonsuza dek onunla birlikte yaşadı!