konuya nereden gireceğimi bilemedim. başından mı, sonundan mı yoksa ortasından mı dalmak gerek kestiremedim. pek tabi sigara kullanmayan kimseleri en küçük şekilde ilgilendirmeyen bu durum, onların kendilerince haklı serzenişlerde bulunmalarına, sigara kullanan kimselere muhalefet şekilde yaklaşmalarına neden oluyor. önce bunu bir tarafa koyalım. keza bu durum onlarında sorunu.. dünyanın hiç bir ülkesinde gelir düzeyi bu kadar düşükken alım gücünün de bu kadar zayıf oldugu başka bir cumhurriyet yoktur sanıyorum. (afrika vb. ülkelerini hesaba katmadan) tabiri caizse kaşıkla verip kepçeyle almaktır bunun karşılığı. hemde insanların gözlerinin içine baka baka, şeytani bir gülümseme eşliğinde. (bu kadar sakinlik yeter)
ulen mesele sigara zammı değil haaa! mesele ciddi şekilde hayatta kalma meselesine dönüştü. keza sigara dışında bir çok şeye faiş zamlar geldi, lakin biz sadece kısmen bizi ilgilendiren tarafından bakıyoruz olaya. velhasıl doğalgaz ya da elektrik faturalarını hala bizler ödemiyoruz bir çoğumuz. * yani ev geçindirmiyoruz. haliyle diğer zamlar bu kadar keyfimizi kacırmıyor.
gün itibari ile girdim bir markete! biraz meraklı az da korkak! ürkek bir biçimde dedim bir winston soft. ürkeğim şöyle ki, son 4 gündür ne zaman bir markete girip bu sigarayı talep etsem, gelecek olan zamdan haberi olan fırsat düşkünü marketçi abilerimin ablalarımın 'kalmadı' kelimesi ile birlikte bana alternatif olarak teklif ettikleri, kısa samsun, maltepe gibi sigara çeşnileri sunmalarından korkuyordum. hayır! bu defa olmadı. tabi, dedi orta yaşlı kadın. sigara almak için tezgah altına eğildi. ve winston ile 4 gündür ayrı düştüğümüzden olucak gözlerim ışıl ışıl parladı karşımda görünce o masum olmayan kırmızı kutuyu. * ee dedim zam geldi mi sigaraya?. dedi kadın evet geldi! dedim ne kadar geldi? ve şok cevap...
5.5 liraya aldıgım sigara 7.5 olmuş. dedim yuh. agzımdan çıkan ilk kelime şerefsizlik! olmuştu. sonra biraz sessizlik yaşandı. ve sanırım duruma kendimi biraz fazla hızlı alıştırıp sigarayı alıp çıktım marketten. (kim bilir bu son görüşmemiz olacaktı winston ile tıpkı marketçi kadın ile olacagı gibi)
bana göre hükümet, kafasına huni geçirmiş, agzı salya dolmuş ve gözleri fıldır fıldır dönen bir deliye benziyor bu aralar. yaptıklarından bihaber, yapamadıklarından gergin, amacsızca ve fütursuzca saldırıyor bir yerlere. olan insanına, halkına gelecegine oluyor. ve bunun tamamen farkındalar! en az 3 çocuk yapın diyen bir liderin, halkına 1 çocuğa dahi zor bakacagı bir sermaye sunması, maaş baglaması nasıl bir ironinin oldugunu, ne kadar iğrenç bir politika izlediklerini ve ne kadar tiyniyetsiz şekilde yaşadıklarını gözler önüne seriyor. imanı, ibadeti ve allah ı, savundukları ideolojilere alet eden ve aynı şekilde tabiri caizse allahsız şekilde davranan devlet büyükleri, liderleri, diktatörleri bla bla bla..
her neyse..
bırakmalı mıyım? evet kesinlikle. zam yüzünden mi ? asla.. bilmiyorum belkide.. yalnız şunu belirtmek isterim ki, insanların beden sağlıgını düşündükleri için bu denli zam yapıp alım gücünü felce ugratan hükümet, o insanların psikolojik olarak yıpranmalarına neden olduklarını da bilmeli. bu kadar acımasız olunmamalı. insanları yaşamlarından, yarınlarından, geleceklerinden sogutmamalı. amma velakin sigara kullanmayan kimse benden 5 yıl daha fazla yaşıyacaksa, bu hayat şartlarında benim ömrümden de 5 yıl daha alıp diledigince yaşasın. çünkü böyle bir ülkede fazla yaşanmaz..
içki içen bir insan ve babasını sigaraya bağlı akciğer kanserinden kaybetmiş bir insan olarak katılmadığım görüştür. kanserde dahil olmak üzere içki ve sigaraya bağlı hastalıkların devlete yükü konusuna kafa yormuş ve bu konuda tecrübe kazanmış biri olarak şunu söyleyebilirim, zamlar az bile. sigara ve içki içenlerin sağlık sisteminden yararlanma şartları kesinlikle farklı olmalı. zam istenmiyorsa ödenen prim artırılmalı. ayrıca laf başı geldiğinde alım gücünün düşüklüğünden bahsedip keyfe keder şeyleri ihtiyaç gibi sunmanın anlamı nedir. çok yüzeysel geçiyoruz ama şu biline, bu iş çok girift bir mevzu.
işin ekonomik boyutu da var elbette. yaklaşan kriz düşünüldüğünde bu tarz tedbirlerin alınması hükümetin ekonomi konusunda ne kadar kararlı ve ehil olduğunu göstermekte. yakın zamanda yunanistan'ı gezmiş görmüş biri olarak şunu söyleyebilirim cenneti yaşıyoruz ve henüz onlar cehennemi yaşamaya başlamadı. 1930 larda yaşanan kriz benzeri bir kriz kapıdayken sırf muhalafet olsun diye bırbırlanmanın anlamı yok.
trajikomik zam. asgari ücretin 650 tl oldugu ülkede ortalama bir paket sigaranın 7.5 tl olması inanılmaz. sonuç: pkk nın yurda kaçak soktuğu sigaraya hücum ve alınan sigaraların mermi olarak geri dönmesi.
sigara içen biri olarak, zamları olumlu ve yerinde buluyorum. sanmayın ki, çok zenginim, sgaraya gelecek 2 lira beni etkilemez. Tam tersine o kadar büyük bir para ki o 2 lira benim için anlatsam inanmazsınız.
ancak alım gücü bu kadar kısıtlı olan insanların, hergün sigaraya bu kadar para veriyor olmasıda, oldukça trajik bir ironi.
içilmesin arkadaş, bütün dünya bıraktı, bi tek biz türkler içiyoruz zaten.
sigara içmeyen bir birey olarak benim bile kanıma dokunan zam, pardon güncellemedir.
ulan araştırıyorum bu vergi neymiş, ne olmuş diye. karşıma şunlar çıktı. bu yazacağım şeyi ekşi sözlükten bir arkadaştan okudum ve araştırdım doğruluğu nedir diye, hakikaten doğruymuş.
şimdi 7 liralık bir sigaranın vergi yükü eskiden %78miş ve bu para devlete gidiyormuş. kalan %22 yani 1.54 lira üreticiye gidiyormuş. fakat şimdiki durumla %84lük bir vergi yükü var ve 9 liralık bir sigaradan üretici 1.44 lira kazanıyor. 0.10 liralık bir zararı var üreticinin.
tamam şimdi kimse içmese güzel olur ama bu içen adam isterse olur lan. devletin zoruyla sigara mı bıraktırılır?
devletin vatandaşı sikmesi kadar acı birşey varsa, o da devletin vatandaşı 2002'den beri sikmesidir.