gayet normal bir durumdur. bababank çalıştığı sürece marlboroya talip olunur,bababank kayyuma devredilince winston a düşer bünye, arkasından farklı ucuz sigaralar, kaçak marlborolar, cameller denenir, sarma sigaraya yeltenilir, bi bok anlaşılmaz, en son samsuna takılınır, bir süre sonra tadına alışılırsa ölene kadar, alışılmazsa yakın zamanda sigarayla olan aşk sonlanır.
ben mi? ben winstonla başlayıp camele devam edenlerdenim dostum. bizde yamuk olmaz.
başlarken baba parasıyla tabi marlboro alınır. cep her boşaldığında 'baba bana para' diyerek yeniden doldurulabiliyordur nasılsa. o baba belki lark içiyordur ama gencimiz içemez öyle ucuz şeyleri.
daha sonra üniversiteye gidilir ve artık belli bir miktar parayla ay sonunu getirme çabası ufaktan başlar. ama para hala baba parası olduğu için winston seviyesi bir tercih yapılır.
üniversitesini bitiren gencimiz eve döner ama artık babasından para istemeye utanmaktadır ve ibreyi samsuna düşürür. hatta daha ucuz olan kaçak sigaralardan bulursa affetmez ona sarılır.
son olarak bir iş bulup kendi ekmeğini* kendisi kazanan gencimiz sigaranın sağlık* açısından ne kadan zararlı olduğunu farkeder. hele de bu arada evlenmişse eşi de rahatsız olduğu için tamamen duygusal sebeplerle sigarayı bırakır.
bir zenginlik belirtisi olan sigara paketi ilk zamanlar*girilen her ortamda masanın üzerinde boylu boyunca sergilenirdir.gel zaman git zaman..*sigara paketi artık pantol cebinin,çanta gözünün en derinliklerinde kendine yer edinmiştir..bu fakir hayattan zevk alamayan bünye de sigaraya elveda demiştir..
jübileyi kötü yapmak demektir.
(bkz: michael jordan)
edit: yanlış anlaşılmasın jordan hastası adamımdır. ancak basketbolu zirvede bırakıp kenara köşeye çekilmek varken şansını beyzbol da denemiş ve yanılmıştır.