gerek aile büyüklerine ya da mahalle abilerine özenmekten olsun, gerekse de(ki hiç gerek yok) yasak olmanın doğurduğu o çekiciliktendir, elimize ve ağzımıza mutlaka almışızdır onu(sigaradan bahsediyorum). 10 senedir kullanıyorum ben de bu mereti, ta ki hekim beyin, "ciğerlerde ve midede ciddi hasar var" kelamını işitene dek de severek içtim ne yalan söyleyim.
şimdi tabii bu boku bir de aileden saklamak sıkıntısı doğuyor istemez, halihazırda baba parası yiyorsan ya da gelenekçi bir ailede yetişmişsen. sigara içmeyen anlamaz, aç kalırsın; son paranı bu iblis sidiğine yatırırsın, zerrece istemek dilenmek adetin yoktur; çaresizlikten elin herifine yamanırsın, öyle de karaktersizleştiren şey bu. e, saklamak nereye kadar? o zaman şöyle oluyö;
ilk sene:
- oğlum sen sigara kokuyosun?
- yok anne, bilardodaydım, ondan.(göt büzüşür)
ikinci sene:
- oğlum cebinden sigara çıktı? sen sigara mı içiyosun?
- yok anne, sermet'in sigarası, eve götüremiyo babası görür diye, ver ben götürürüm dedim, kalmış işte.(kulak kızarır)
ikinci sene altıncı ay:
- aaa, bu ev sigara kokuyo?!
- he anne, sermet geldi de o içti..
- sen içmedin yani?
- ... (dil tutulur)
üçüncü sene:
- oğlum okuldan kağıt geldi, sigara içtiğin için uyarı cezası almışsın.. tüh sana rezil, bak ben içiyorum da noluyo, öksürüp duruyorum! ühüü, allah belanı versin seniiin!
- anne.. şey.. (kalp çarpar -lan hızlı çarpar yani)
üçüncü sene dördüncü ay:
- az iç oğlum bak yazık ciğerlerine.. odan da ne havasız..(meşruiyet kazanma aşaması)
- ya anne çok içmiyorum zaten, üç beş.. (yalandan ağız dil çarpılır)
üçüncü sene onüçüncü ay:
- oğlum, hangi marka sigara içiyosun sen?
- kısa marlboro anne..
- getir bakim bi tane sigaram bitmiş.(bu noktada meşruiyet kazanmıştır gayrı, tellendir abura koyim)
- hı? ha? taam dur.. (sevinçten topuk göte çarpar)
dördüncü sene ve sonrası:
- ya anneee!! sikicem nerde benim çakmağım ya, alıp duruyonuz haa!!(bu aşamada surat eşek derisi kıvamındadır, yüz yavaş yavaş kaybolmaktadır)
öyleyken böyle ayol.. neyse de sıkıntılı bir süreç de olsa atlatılıyor gençler. unutmadan insanı köpekleştiren iki şey vardır şu fani dünyada, aşk ve aha bu sigara, ikisinde de sevdikçe geberirsin.
birebir babamla aramda geçen diyalogtur. düzce- istanbul otobanında yaşanmıştır.
- al yak bakalım bir tane...
- yok baba, ne yakması, ben sigara içmiyorum ki
- oğlum yak,sinirleniyorum bak, 10 dk. da bir duruyoruz, nasıl böbrek varsa sende !
- yok baba, çok su içtim ondandır.
- in lan arabadan..
görüldüğü gibi otobanın ortasında beni arabadan indirmeye kalkmıştır. kendisine sorduğumda açıklaması şu şekildedir ;
yanımda içmek istemiyorsan, anlarım sorun değil ama bana içmiyorum deme. eğer ki, yanımda sigara içmeyerek bana saygı gösterebileceğini düşünüyorsan, tamamen yanılıyorsun. sigaranın saygısı olmaz. şimdi yak bir tane.
valla nerdeyse kırk yaşına geldim hala helada içiyorum. yani yaşadığım kadar yaşarmıyım bilinmez ama böyle gider sanki. yok bir şey değil 1000 km. yol gidiyorum 30 km.de bir benzinci wc'sine girip içmekten sıkıldım. bıraksam mı ne!
ilk gün kardeşin sigara içtiği öğrenilir ama kızılamaz aile tarafından kızmaktan öte üzülünür. yani bir bilinçsizliktir sonuçta sigaraya başlamak . öğütler birbirini kovalar yok ben böyle başladım böyle oldu yok şu yok bu neyse kardeş söz verir tabi o an ki vicdan azabı ile falan . neyse güzel bir tiyatro işte dönen sonrasında meşru bir şekilde kültablası yok sigara alırken artık ona da bir sigara durumları. iğrenç bir meşriyet sürecidir işte. ki bitmeyecektir biliyorum ömür boyu o bok o çocuğun ağzında olacak. neyse artık her bir sinir anında her bir sıkıntı anında 1 dakikalık sigara süresi vardır. hatta laptop başında vay efendim dışarı çıkmadan yok efendim eve girmeden hatta ve hatta sabah kalktığın gibi falan (kesin iştah kesiyor diye s2ndirik bir söylenti duyulmuştur)
sonuç: sakinlediğini sanan asabi bir birey daha. evdeki sigara kokusunun artması. giysilerdeki sigara kokusu. arabadaki sigara kokusu. nikotin li bir dünya işte artısı olabilir mi amuagodumunun ?
