dişlerden çok dilin üstü fırçalanmadan yatıldığında sabahları kalkınca -ulan ağzıma uzaylı sıçsa daha iyi kokardı diye düşündüren allahın belası tütün çubuğu.
yüzyılın icadıdır.belki binlerce yıllık efkarın ürünüdür.düşündüm de aşktan farksız bi meret bu.sana anlık keyif veren ama ilerisi için zararlı, hep yanında taşıyıp hep içine çektiğin bir şeyin tanımı aşka bu kadar benzer mi.sadece tanımı değil, biyolojisi de benziyor.eline alıyorsun 5 dakika sonra 5 te bir ebata gelmiş;ya aşk o da yüreğine düştüğünde battal boy ama nefesledikçe ebatı küçülmüyor mu aynen öyle küçülüyor.
bir meret bu kadar çok aşka benzer mi,tiryakisi bu denli aşığa benzer mi evet basbayağı benziyor.bunu yeni fark ettiğim için üzüldüm.hemen bir tane yakıyorum kendimi affetirmek için**
4 yıl pasif akaben, 2 yıl spesifik, 1.5 yıl sosyal, 2 yıla yakındır da tiryaki içiciliğime ufak bir zaman önce son vermiş bulunmaktayım. hayatıma büyük bir boşluk katacağının farkında mısın? değilsen açıklayayım.
her gün kahvaltıdan sonra minik muhit yürüyüşüm sırasında senden 2 dal içmeyeceğim, kıtlama şekerli çayımın ağzıma yaydığı muhteşem tadı senin aromanla süslemeyeceğim, sıcağın şezlongu erittiği plajlarda mentöllünü dillemeyeceğim, her sabahın beşi senden bi tane 'çakıp' yatmayacağım da, aklıma düşen turunca inat almayacağım parmak aralarıma seni, her kaçan şampiyonluk sonrasında efkarıma katmayacağım, 'yemek üstü' tabirini hayatımdan çıkaracağım, buz gibi birama külünü katmayacağım, şiirlerimi izmaritinle paraflamayacağım, yalnızlığıma arkadaş etmeyeceğim, denize karşı seni üfürmeyeceğim, ergen triplerine girdiğimde su ile tüketmeyeceğim, gecenin bir yarısı samsun'un istiklal'inden, ankara'nın tunalı'sında avuçlarımı seninle ısıtmayacağım, dişlerimi fırçaladıktan sonra "ağzım üşüdü lan" diyerek seni dudaklarıma koymayacağım, her halı saha maçından sonra daha fazla götümden solumak için bir kez daha yakmayacağım, anasonumla ahenkle dans et diye ciğerlerime çekmeyeceğim, kıvılcımın kaçtığı bir gözüm de olmayacak mesela, delikanlılığın son dalını kankama vermeyeceğim, her gün sana 7 lira da vermeyeceğim tabii, şehirler arası yolculukların ihtiyaç molasında seninle nefes almayacağım, hüznüme düşen her göz bebeğini dumanınla belirsizleştirmeyeceğim, artık melankolimi sensiz yapacak, her kontrolden sonra kaçak kaçak seni içmeyeceğim, hayatın köşeye sıkıştırdığı zamanlarda bir nebze rahatlamak için seninle sıçmaya gitmeyeceğim, duşa seninle girdiğimde sönme ihtimalini unutmamazlık da etmeyeceğim... birazdan seni yakıp karadenizi izlemeyeceğim. portatif küllük olarak kullandığım first sakız kutusunu artık biriktirmeyecek, her boş paketini kuzenimin koleksiyonu için de saklamayacağım.
sevgili sigaram, artık sensiz bir hayata başlıyorum.
her sabah kalktığımda ağzım çamur yemiş gibi olmasın istiyorum, bir elliliği senin yüzünden bozdurmak istemiyorum, nefes nefese kalmaktan da yoruldum, doktorun içme şu zikkimi demesinden de hallice sıkılmış bulunmaktayım.
birazdan seni yakmayacağım.
iron and wine'a sen dudaklarımda sallanırken eşlik etmeyeceğim.
bırakıyom.
hadi siktir git.
edit : ben seni bıraktım da, sen neden beni bırakmıyorsun.
psikolojik ve fiziksel olarak bağımlılık yapan içinde birçok zararlı madde bulunan ama en zor anımda hep yanımda olan, tütünlü zararlı bi madde. zararının önemi kişiden kişiye değişir. kurtlar vadisin'de çakır'ın "bende bu hayat varken sigaradan ölmem" dediği gibi düşünüp içen de, "50 yaşından sora kanser olsam" nolur deyip içen de, "bana bir şey olmaz" deyip içen de, bırakmak isteyip de bırakamadığı için içen de vardır. ama en stresli hallerde stresi almanın en bi güzel yollarından birisidir.
ayrıca hükümetimize göre yeni getirilen yasaklarla birlikte sigara içenlerin sayısı giderek azalcak, içmeyenler de daha rahat edecekmiş. itinayla;
edit3: yoo gayet de bırakılır. tekrar bıraktım, bu sefer de başlamam artık heralde. (12.08.2012)
edit4: asdkljad yine başladım yaklaşık 1 yıldır içiyorum ama yarın bırakacağım yine inşallah. yersem. (22.11.2013)
edit5: "yarın" bırakamadım tabii. ama 7 aralık 2014 pazar gecesi son. arkadaşla iddiaya girdik. 1000 tl'lik armani saatine. o da bırakacak. ilk kim içerse öbürüne alacak. fakirler gelip de "ama içip söylemezse" demesin. söyleriz. (5 aralık 2014)
edit6: 1 hafta içmedim, arkadaş içti ama acıdım kıza 1000 tl'sine çökmek yerine günaydın'da yemek ısmarlattım. 10 sene de deseler içmezdim, öyle de inat bir insanım ama başladım tabii. (11.02.2015)
edit7: bu arada tekrar bıraktım, en son olan 1,5 yıllık bırakma serüvenimden sonra, ilk kez bu kadar uzun süredir içmiyorum. 1 ayı geçti. 2 ağustos 2015 pazar bırakmıştım... (1.9.2015)
çok uzun zamandan beri düzenli içmeme rağmen bağımlısı olmadım hiçbir zaman. burada espri yoktur. hani kırk yıldır içiyorum bi bağımlılığını görmedim gibisinden bir espri söz konusu değildir. bağımlısı olarak değil, keyfî olarak içiyorum bunu. ya keyif için, ya da can sıkıntısından. günlerce içmesem, hiçbir şekilde kendimi kötü hissetmem mesela. elim ayağım titremez. sinirli, gergin, agresif hissetmem kendimi. yeri gelir günde sadece 3-5 dal içerim. yeri gelir bir paket bitiririm. yeri gelir birkaç gün hiç içmem. bu tamamiyle o ana bağlı bir durum.
yani demem o ki, bağımlılık diye bir şey yoktur. irade meselesi vardır. kimse kendini kandırmasın bu konuda.
Cok sevdiğim bir sebnem ferah sarkısı. Sözleri de söyle:
"aslında ben de isterim
emeklemeden koşmayı
güzel elbiselerle
makyaj yapıp dolaşmayı
aslında ben de isterim
düşünmeden konuşmayı
küçük bir oyun içinde
önemli kişi olmayı
aklımdan geçen sözler
kalbimden gelen sesler
hepsi bir orman oldu
bir kibritle yok oldu
ben sigara dumanının altında
yana yana en sonunda kül oldum
sen kibritin hiç yanmayan ucunda
birinin hayatından geçmiş oldun
aslında ben de isterim
emeklemeden koşmayı
güzel elbiselerle
makyaj yapıp dolaşmayı
aslında ben de isterim
düşünmeden konuşmayı
küçük bir oyun içinde
önemli kişi olmayı
iyi dostlar biriktirdim
hepsi ailem oldu
küçük bir aşk yetiştirdim
düzene yenik düştü
ben sigara dumanının altında
yana yana en sonunda kül oldum
sen kibritin hiç yanmayan ucunda
birinin hayatından geçmiş oldun.."