gencecik bir öğretmendi o zamanlar, idealistti. yaptığı en büyük sahtekarlık vergi iadesi alabilmek için dosttan-ahbaptan fiş toplamaktı. kundaktaki çocukları boyuna erişip iphone ister oldu. hükümet de sağ olsun! her zaman yaptığı gibi kantarın topuzunu fazla kaçırıp kamçıyı vurunca verginin kıçına ayarlar şaştı. kaçağın karı binlerken, milyonları aştı.
bir zamanların idealist öğretmeni, şimdilerin okul müdürü'nü aldı mı bir derin düşünce. bu kez kırbacı şeytan aldı eline ve vurdu ha! vurdu kendinden menkul zekanın dibine. şahlanan şeytani zekanın yanında akıl çaresiz sindi köşesine. fabrika ayarları şaşan müdürün gözlerinin önünden geçiverdi yakın dönemine dair bir film. kırbacı yedikçe hatırladı, yedikçe hatırladı;
- hanım, ipekliden urba, altına çelik topuklu iskarpin ister.
- büyük oğlan'ın tek derdi converse ayakkabı ile levi's kot.
- küçüğü desen, bildiğin inek! okulun merası yetmez! otlayacak dersane arar lakin o da para.
- küçük kız iphone derdinde "felancaların kızında var onda yok!" olacak iş midir yani! yalandan ağlamalar, her gece sırnaşıp-yalvarmalar, artık aklına ne gelirse; yaltakçılığın bini bir para!
"bir kerecikten ne çıkar!" diye düşünür. hani o yıllar önce hakkın rahmetine kavuşan akıl hocası da dememiş midir "anayasayı bir kez delsek ne olur!" diye.
- ah! hocam ah! sen yapabilir misin bu işleri hiç! bunun bir raconu vardır, ulufesi vardır, göz gördü-gönül istedisi vardır, çayı-çorbası vardır. öyle! ha deyince olur mu hiç! yakayı ele vermiş garibim!
demek ki neymiş efendim! imama uymayacaksın her vakit. hatta! yeri geldiğinde, cemaate de. bildiğin kadarıyla iman edeceksin tanrıya! hiç bilmiyorsan, okursun 3 kul'vallahu bir elham lakin, karınca dualarına asla! girmeyeceksin.