sigara icince kendini daha iyi hissettigini savunan, sıkıntılarının gectigini iddia eden veya hicbir etkisi olmasa da icmeyi sevdigini, zevk icin ictigini söyleyen insanlarin zihniyetleridir. genelde ergenlik caginda arkadas cevresi yüzünden ortaya cikar bu düsünce, bir sigara da siz yakarsiniz ve basinizin göge erdigini zannedersiniz; oysa ömrünüzü kisalttiginizin farkinda degilsinizdir ve artik bu illetin bagimlisi olmussunuzdur, kurtulmak isteseniz de kurtulamazsiniz kimi zaman. iyi bok yedim diyip oturmalisiniz bu durumda.
sigara içmek en büyük erdemdir.
o yüzden sigara içmeyi bir bok sanmak hakkaten doğru bir harekettir.
sigara içmek herkesin beceremeyeceği kadar zekice bir harekettir.
hergün 1.5 paket içiyorum. canım dostum, canım kankam benim. herşeyim. herkes en fazla bir gece dayanır bana. seenn? kaça sene oldu sayamadım.
şimdi bu insan zihniyetinin evinde yiyecek parası yoktur, cebinde marlboro taşır. bu na ne demeli. bunu da geçelim amerika kendi ürettiği sigaranın üretimini sabit tutup hatta arttırıp, yine kendi ülkesinde sigara içme oranını %50 oranında düşürdü bu nasıl oluyor derseniz de cevabı kendinizdedir.
bir de sigara içmeyip alkole abanan insan çeşidi vardır. neymiş efendim sigara daha zararlaymış. "daha".. zaten var olanın fazlası yani. bu bir nevi mümin bir insanın normal zamanlarda içki içip cuma günleri veyahut ramazan ayında kutsallığı bahane ederek içmemesi gibidir. iki yüzlülüktür. ama sigara tabiki daha tolere edilebilir. kastetmek istediğim zararlı diye bir şey yapılmıyorsa, daha az zararlı olan bir şeyin kullanılmasındaki mantıksızlıktır.
(bkz: mükemmelliyetçiliğin zararları)
(bkz: kafayı yemek)
(bkz: içinden çıkamamak)
fetullahın haram dediği sigarayı içmekte dinen sakınca yoktur,* doya doya içebilirsiniz,salih bir doktor yasaklarsa sağlığa zararlı olduğunu söylerse haram olur, zihniyet falan bok atma işlemleridir. bok atmaya devam..
kendince cool olma çabası içindeki zihniyettir; diğer yandan, kendini çok zeki sanan ve kendinden aşağı gördüklerine hakaret etmek dışında herhangi bir davranışı gözlemlenemeyen; çözüm üretmekten bihaber ukela zihniyetten bir farkı yoktur.
genellikle lise okuyan gençlerde ve bazı taze üniversiteli bayanlarda görülen zihniyet. kendilerince statü atladıklarını düşünürler. özellikle lisede kavga etmek, hocalara dayılanmak ve benzeri hareketlerle eşdeğer güçtedir.
ah be güzelim, ne yapalım ki kader böyle tanım da yapmak zorundayız. yapalım o vakit. sigara içmenin bir halt olmadığını ifade için olayın tersinden yaklaşan yazar haykırışı. şimdi sadede geliyorum. madem istedin, okursun artık sonuna kadar. sıkı dur!
cancağızım, hayatı hepimiz benzer şekilde algılamayız. dolayısıyla değer yargılarımız, önceliklerimiz, hepsinden ötesi düşünce şekillerimiz farklı farklı olur.
şüphesiz herkes aynı sebepten sigara içmez. ben kendi hikayemi anlatırım burada öteki kendi hikayesini.
melamileri bilir misin azizim? benimkisi biraz melamilikten. üstelik ruhum maddeye her temasında tuhaf, çok ve buna mukabil hayat boyu katlanılabilir bir acı hissediyor. bunu sana tam olarak tarif edemem. bu his, ömrümün tamamında aldığım kararlarda etkili oldu. makam, kariyer, eğitim, para vb. her türlü hırstan uzak bir şekilde, kendi değer yargılarımı üretip, kendi hayatımı dizayn ettim.
kiminin kırk takla attığı makamlar için isteksiz göründük, kiminin kimliğinden daha öne çıkardığı okulları tutkularımız uğruna reddettik, kiminin kılı kırk yararak sakındığı sağlığımızı kıymetsiz gördük. bizim dünyamızda mânâ her zaman asıl oldu.
sigara içmek, bu dünyaya bir kere gelineceği gerçeğinden hareketle olmazsa olmazdı benim için. hayatımı, korkularla köşe bucak donatmaktansa tutkularımın sesini dinledim. hiç sigara ve alkol almamış, sağlık sorunu olmamayan bir babayı hem de 38 yaşında trafik kazasında kaybettim ben. kimse bana sigarasız bir bedenin makul süre hayatta kalacağını garanti etmedi.
a benim güzel kardeşim. günde 5 liranın hesabını yapsaydım, belki sigara fabrikası alacak param olurdu benim. şimdi zor çevirebildiğim borçlu bir hayatım var. o hesapla gitseydim, vefasızlık etmem gereken bir dolu arkadaş, eş-dost, hısım akraba vardı. oysa ne diyordu hazret: "malı it yığar..."
diyeceğim o ki mübarek, senin paraya yüklediğin anlam benim hayatımda bire bir yansıması olan bir değer değil. aynı şekilde sağlık kavramına da aynı itinalı anlamları yüklemiyoruz.
modern zamanların sağlıklı beslenmeden, yaşlanmayı geciktiren bütün önlemlerine varana kadar tüm vaazları ve bu kaygıları dekor olarak kullanıp döşedikleri mekanlar benim için boş bir aldanmadan ibaret.
deryalarda yüzer bahri
doldur ver içeyim zehri
zalım gurbet elin kahrı
ya çekilir ya çekilmez
demiş ya türkü... bizimki o misal biraz.
sen şimdi şu yazıyı da kırk dereden su getirir eleştirirsin. madem öyle şunu şunu da yap, şunu şunu da yapma dersin. emin ol ki, bizim dünyamızda her şeyin mantıklı bir izahı yoktur. bu karmaşık düzenden sonuç çıkarıp, benzer durumlarda benzer sonuçlar bekleyemezsin. ehl-i keyif olmak, tam da böyle bir şeydir.
şunu kabul etmek lazım ki, aynı tanımı yaptığımız kimi değerler farklı hayatlarda farklı karşılıklar buluyor. para, sağlık vb. kavramların sizin hayatınızdaki karşılıklarını, sanki benimmiş gibi farzedip, benim hayatıma yönelik yargılara varıyorsunuz. asıl bokluk işte burada azizim.