Yil 2003 ergenligi iliklerime kadar yasiyorum deri mont var üstümde aksam 22:30 civari eve girdim montu çikardim salliyom pat halinin üstüne kirmizi lm paketi düstü o an zaman durdu ev ahalisi herkes paket ile kesi$iyor ben morardim babam o ne amk dedi ben hebele hübele yaptim.
lisede öğle arası okulun dibindeki pasajda arkadaşımla sigara içiyordum. bir anda amcam dibimde belirdi samanyolu dizisindeyiz sanki, geldiğini göremedim. hemen yere attım o elindeki ne dedi, bir şey diyemedim. arkadaşım abi benim o dedi. amcam iki sigarayı aynı anda mı içiyorsun lafını söyleyince arkadaşla göz göze geldik. sonra arkasını dönüp gitti. nasıl götü tutuşuyor insanın nasıl.
Lise 2 olmalı. ilkkk defa sigara deniyorum. Sınıfın sessiz zeki ve çalışkan ama esprili çocuğuyum. Hocalar beni hep saygılı kişiliğimle bilmiştir. Bir öğlen arası arkadaştan sigara aldım ilk denemem. Tam çekerken sınıf danışman öğretmenimiz ahmet hoca köşede belirdi. Atmaya fırsat yok tabi elimi cebime attım sigarayı da Avucumda muhafaza ediyorum. Elime değdikçe yanıyor elim. Hoca geçti ve çıkarttım ama çok fena yandı canım.
Son sınıf iken bir gün konferans salonunda hoca bir konu üzerine konuşurken saygıdan bahsediyordu. Aslında bir öğrencinin sigarayı avucunun içinde tutup bazen eli cebine atıp o sigara ile riske girmesi bile size saygı duyduğunu gösterir, demişti. Sanırım orda saygılı çocuk yine bendim.
Velisi okula gelmiş, kendisi dışarıda sigara içen bir arkadaşım vardı, neyse dışarda bekliyoruz biz. Sonra babası ve müdür yardımcısı sohbet ederek dışarı çıkmışlardı.
Arkadaş sigarayı atacak zaman bile bulamıştı, ağzına atmıştı sigarayı. Yuymak zorunda kalmıştı.
Yazık, ne olacak sanki. Çocuk dilini kaybetti. *
Müdür kapıyı açtı üstümüzde sigara bulamadı ama sıkıyosa içmedik deyin dört kişi napıyodunuz lan burda ailenizi arayayım mı demiş ve bize beyaz bayrağı çektirmiştir. Helal ersin hoca.
Yeni evli bir çift vardır. Kadın ev dolaplarında bir sorun olduğunu fark eder. bir gün kocası evde yokken usta çağırır ve dolapların gıcırdadığını söyler. adam da bakar ancak bir sorun göremez. daha sonra evin yakınından geçen trenden kaynaklanabileceğini söyler ve kadına :
- ben dolabın içine gireceğim ve tren geçerken sesin nereden geldiğini bulmaya çalışacağım, der.
Dolabın içine girer ve beklemeye başlar. bu esnada koca eve gelir. elbiselerini asmak için dolaba yönelir. kapağı açtığında içeride bir adamla karşılaşır.
-ne yapıyorsun sen burada? diye sorar.
usta da: " şimdi tren bekliyorum dersem inanmazsın."
yurtdışında sigara içerken istanbul'daki akrabaya yakalanış ilginç bir anıdır. efendim bir akrabanın yurtdışında işlettiği kafenin önünde sigara içen er kişinin kafenin güvenlik kamerası kayıtlarının istanbul'da oturan akrabaların bilgisayarına yansıması ile yakalanma durumu.
Babam: O ne lan öyle sigara mı içiyorsun ?
ucan fare: Yok baba ne sigarası hava soğuk ya ağızdan çıkıyor öyle.
B: Yaz mevsiminde mi eşek sıpası ?
u: ...... (Sonrası pek tatsız.)
allahtan bu anlatacağım yakalanma olayı ebeveynlerden biri tarafından değilde kuzen tarafından gerçekleştirildi, aksi durumda ruh halimde ve gelişimimde ağır darbe yaratacağı aşikar.
liseye yeni başlayacağım yaz tatilinde ergenliğin çılgın ateşi benide kavurmaya başlamış, hormonal dünyam durmak bilmez vaziyette çalışmakta ve vhs kasetlerin çok şöhretli olduğu yıllar, aile yazlıkta ben kuzenle kalıyorum, kuzenim gündüzleri çalıştığı için ev her türlü benim emrime amade, koymuşum video ya kaseti geçmişim oturma gurubuna uzanmış tatlı tatlı yumuşak yumuşak, herneyse * o yaz sigara tecrübeside ergen bünyemde yer bulmuş durumda, evde kimsenin olmamasını fırsat bilip camları açıp perdeyi çekip kül tablasını yanıma alıp zuladan bir sigara çekip televizyon karşısında yerimi almışım tatlı tatlı kaldığım yerden devam ediyorum, bir yandan sigaradan bir fırt diğer yandan mastürbasyon, işin en keyifli yerinde o kapıya giren anahtar sesi hayatımın en uzun 3 saniyesini yaşamama sebep oldu, girdiğim şokun etkisiyle yerimden kıpırdayamadım, beni o halde gören kuzenim '' o elindeki ne lan'' dediğinde sadece hangi elimdeki cevabım yıllarca unutulmaz bir geyiğe sebep oldu, malum bir elimde sigara diğer elimde çük olunca benim o cevabı vermemde normaldi, verdiğim bu cevap zaten kuzenimi gülme krizine soktu, o içeri giderken ben toparlanma durumu aldım, hep aklımızda o soru var ya o içeri giren annem veya babam olsa ne yapacaktım, sigarayı anlatmak bir dert elinde çükle yakalanmak bir dert, ne zor ergenlikmiş be vhs kasetlerin arasında *
lise yıllarında bir gece arkadaşların ev boştu onlarda kalalım takılalım dedik. kola abur cubur falan aldık ve 2 paket marlboro. bir de şans eseri eve giderken yolda içinde 12 dal kalmış kent paketi bulduk. o sevinçle eve girdik. gitar falan çalıyoruz ortam güzel. fotoğraf çekinelim dedik. kolayı abur cuburları falan dizdik böyle, bir de sigaraları paketten çıkarıp bir halka oluşturduk. foto çekincek olan içine giriyor halkanın öyle çekiniyor. ben girdim tabi, yaktım bir de sigara. öyle içiyorum ki foto çekinecez diye böyle avucumla sarılmışım sigaraya resmen. sonuç itibariyle o gece bitti. arkadaş benim pcye attı o fotoyu. ben de peder görmesin diye sildim. lakin geri dönüşüm kutusunu hiç düşünmemiştim.
okulda peder aradı.
''sen sigara içiyormuşsun.'' dedi.
''yok baba nerden çıkardın ya?''
''sen eve gel eve. okuldan çıktığında hiçbir yere takılmadan doğru eve.''
sonra metroda cepteki tütün kalıntıları temizlenir. çantadaki her aralığa girmiş tütünler çıkarılır kalemle. eve gidilir. foto açılır. fotoyla karşılıklı pata küte çat çut.
lise zamanlarımdan bir gün annem salonda uyurken bir cesaret balkonda sigara içeyim dedim. annem uyanmış, kokuyu almış, eline oklavayı aldığı gibi balkona gelmiş. bir güzel dayak yedim. kolum bacağım şişmişti.
yaş 15 aylardan ağustos yazlıkta sahildeyim. kumpircide yemeğin üstüne sigara yakmış içerken biri seslendi. tam o anda aldığım nefesi ağızlı burunlu verirken kafamı döndürüp baktım, babam. biz de yürüyüşe çıktık dedi. peki dedim.
sigara içen insanların genellikle korku dolu anılarıdır.
lisede, okulda sigara içerken yakalanma korkusu taşıyordum en son.
bir teneffüste, iki adet arkadaşımla tuvalete girip başladık dönmeye. o gün hangi hocanın kat nöbetçisi olduğunu da bilmiyorduk. normalde nöbet listesine göre sigara içeceğimiz tuvaleti belirlememize rağmen, o gün bakmamıştık nedense. neyse. sigarayı dönerken, sıra bana geldi ve tam nefeslediğim anda saçımda bir el hissettim. o el, bildiğin saçımı çekiyordu. kafamı hafif sola çevirmemle; baş belası, kız öğrenci düşmanı, kimyacı, nazmiye hoca'yı gördüm ve artık her şey için çok geç demek için bile çok geçti.*