edit: kendi gonluyle silinmeyen, haksiz yere silinip hakli yere tekrar uludag sozluk e gelen yazardir.
durustlugun her zaman her yerde prim yapan tek duygu oldugunu yasayarak gorendir.
aklını pipi, sevişme gibi abuk şeylerle bozarak sol frame in içine sıçmaya yardım eden yazar arkadaşım, burdan tebrik ediyorum kendisini, ayrıca ben de düşünemedim diye kahrediyorum kendi kendime.. neden acaba?..
sözlükte başlık açma yarışı olduğunu zanneden yazar. hayır olan başlıklara entry gir! değil mi efendim? yok 200 metreden tanınan yazar vs. yok erkek bebeklerin en bilmemne şeyi de şey!!!
ayrıca yazar hakkında yazılan entryler o kadar gaz vermiş ki şahsa başlık açmanın çok mühim bir şey olduğuna inandırılmış sözlükçüdür.
"husrev: mansur! âlemde gizli tek bir sırrım kaldı. içimdeki kıyamet! kimse bir şey bilmiyor. bakma kıvranışlarıma! bakma ağzımın dikişlerinden sızan hırıltılara! bakma beni çıldırıyor sanmalarına! bilmiyorlar. söyleyemiyorum. istesem de söyleyemem. söylesem de bir şey anlaşılmaz. mansur! o benim meğer kurbanımmış. gafletimin değil, en ahmak tarafımın, sanatımın kurbanı! eserimi niçin yazdım! onu öldürmek için mi? onu niçin öldürdüm? eserimi yazdığım için mi?
mansur: düşünme husrev bu şeyleri.
husrev: ben sanatı hayattan başka bir şey sanıyordum. hürriyetlerin sonu. âciz bahtımın ulaşamadığı bir yer. orası irademin bahçesiydi. orada, oyuncaklarıyla oynayan bir çocuk gibi başı-boştum. orada kulluktan çıkıyor gibiydim.
mansur: ah, husrev!
husrev: ben ne yaptım? bir hududu zorladım. kendimin dışına çıkmak isterken, kendime rast geldim. meğer kul olduğumu anlamak için allah'lık taslamalıymışım! meğer nasıl yaratıldığımı anlamak için bir adam yaratmaya kalkmalıymışım! ben ne yaptım? en sağlam basamağı ayağımdan kaydırdım. körlüğü zedeledim. şimdi görünen şeye nasıl bakayım? insan kaderini bir rüya gibi uykuda bulur. bu rüyayı uyanık nasıl seyredeyim? allah'la kalabalık arasında kaldım. boşlukta nasıl durayım?
mansur: husrevciğim!
husrev: anlayın bu azabı! bir azap ki, kul olduğum için çekiyorum, çekmemek için allah olmak lâzım. insana göre değil bu; yok bunu çekecek âza insanda! yetişir! gelsin artık her şey yerli yerine! verin bana artık dünyamı! salıverin beni kalabalıklara!
mansur: husrev! seni böyle gördükçe parça parça oluyorum. ne yapabilirim senin için?
husrev: elinden gelirse beni bu insanlardan kurtar. "
bu isim bir şarkının içinde defalarca geçiyorsa emin olun şarkıda backmasking tekniği kullanılmıştır.
gereksiz gibi duruyor ama ben birtane böyle şarkı yazdım gerçekten zor oldu.şarkının düzü açlık sefalet bir de sid diye birine platonik aşık olan kızı anlatıyor.tersten ise ben platonik aşkıma bir sürü şey söyledikten sonra küfretmeye falan başlıyorum.
fLash tv de yayınLanan amerikan güreşin de "sid" isimLi bir dövüşçü vardır.. bu adamın bir dövüşü sırasında her daim geyik muhabbeti yapan sunucuLar "kaLktı sid'im hey heey" demişLer, ev haLkını gece gece yarmışLardır..