michael moore'un, % 75'inin tamamlandığını ve 2007'de vizyonda olacağını belirttiği son filmi.
amerikan sağlık sistemini ele alıyormu$ bu kez de sevimli $i$man insan ve filmi için de $öyle yorumda bulunmu$ :
" diğer filmler için yaptığımız gibi, bu filmi de çekmekte olduğumuz için fazla anlatmayacağız. ama eğer soracak olursanız, sicko : dünyanın en zengin ülkesinde ya$ayıp da sağlık sistemine dahil olmayan 45 milyon ki$i hakkında bir komedi filmi. "
not : türkiye'de, "hasta" adıyla vizyona gireceği söyleniyor.
amerika, devlet güvencesi olmadan, erdoğan hükümetinin de bir bok varmış gibi yapmaya çalıştığı özel sağlık sigortası uygulamasını zaten uyguluyor; beceremiyor.
ingiltere sosyal güvenlik sorunu için halen çözüm arıyor.
biz, elimizdeki hali bile iyi çalışmayan sistemin daha da içine etmeye çalışıyoruz.
çözüm bu değil.
sağlık hizmetleri bir ülkenin vatandaşına sunması gereken eğitim hizmeti gibi temel bir hizmet. sağlık lüks değil.
vatandaşlık sözleşmesi karşılıklı bir ilişkidir.
sen verirsin,
devlet verir;
sen alırsın,
devlet alır.
devlete sahip olmanın anlamı vatandaşlık açısından budur.
savaşlara girerek büyüyen, ciddi bir ekonomik krizin hemen eşiğindeki amerikayı taklit etmeyi ne zaman bırakacağız?
ne zaman akıllanacağız?
korkum, türkiye'de de sicko'nun daha beterlerinin çekilebilecek olması kısa bir zamanda.
dünyadan soyutlanmış cahil bir toplum oluşturmakta başarılı olmuş abd hükümetlerinin, silah üretiminden sonra sağlık sektörü üzerinden de kendi zavallı toplumunu, dalga geçercesine nasıl ezdiğini hayretler içinde izleten mükemmel yapıt.
michael moore'a neden amerikan insanının zerre inanamadığını anlamanızı sağlayabiliyor. öyle ki, parası olmadığı için açık yaraya dikiş atmayı öğrenen insanların, abd ile mukayese edilemeyecek kadar küçük ülkelerdeki sağlık sistemlerini ülkelerindeki uygulamalarla kıyaslayabilecekleri bir beyin alıştırmasına girmektense, yalan farzedip deli saçması olarak görmeleri çok daha kabuledilebilir geliyor olmalı.
son olarak, abd'ye seyahat ya da herhangi bir sebeple gittiğiniz de trafik ışıklarına uyun, zenci çetelere cebinizdekileri verin ve bıçaklanmamaya özen gösterin çünkü babanız türkiye'de fabrikasını da satsa kırılmış kolunuzu alçıya aldıracak parayı denkleştiremeyebilir.
dün gece ntv'de yayınlanan ve filmi izlerken bu adam yine harika bir iş çıkarmış cümlesini kaçkez söylediğimi hatırlamamama sebep olan film. astım ilacı olan halk arasında fısfıs diye bilinen bir ilaç var ya o ilaç abd'de 220 dolarken küba'da 5 cente satılıyor ve bunu gören amerikalı kadın ağlıyor. kandırıldığı için ağlıyor.
amerikan sağlık sitemini defalarca tokatlamış moore bu filmde. ama onlar için en acısı da amerikalı vatndaşların küba'ya götütülmesi ve yıllarca o beğenmedikleri küba'da ücretsiz ve insani sağlık hizmeti almaları olmalı.
o kadar çok kirlenmişliği, pisliği ortaya koyuyor ki, yaklaşık 90 dakikalık bu yapıt; ağzınız açık izliyorsunuz.
rüyalar ülkesi amerika, sosyal devlet anlayışını komunizm hortladı olarak niteleyen amerika, kokuşmuş, mekanik amerika.
Biraz abartılı da olsa amerikan rüyasının iç yüzünü görmek için izlenmesi gereken harika bir belgesel. Çoğu zaman bu kadar da olur mu dedirtten örnek vakalardan sonra Türkiye'de sağlık hizmetlerinin aslında iyi durumda olduğunu fark eder hale geliyorsunuz. Tabii ki amerika'ya göre.
Filmde örnek verilen diğer ülkelere göre (kanada, küba, fransa ve ingiltere) çok çok geride olduğumuzu söylemeye gerek yok.
Filmden anladığım temel şey, Amerika'nın sadece parası olanlar için iyi ve yaşanılası bir ülke olduğu. Fakirseniz, ölüme terk ediliyorsunuz.
Michael Moore'un son belgeseli,Amerikan sağlık sistemini eleştiren bir yapım,bir yandan da liberal ekonomiyle kamu ekonomisini karşılaştıran yapım.Filmde çok sivri dilli göndermeler var her zamanki gibi,açılış bir Bush konuşmasıyla yapılmış,cumhuriyetçi yönetimi sevmediğini göstermiş Moore.Yine her zamanki gibi soğuk savaş döneminde devlet tarafından uygulanan anti komünist progandanın etkileriyle dalga geçiliyor.Belgeselde Amerikan sağlık istemiyle Fransa'nınki,ingiltere'ninki,Kanada'nınki ve son olarak Küba'nınki karşılaştırılıyor.Moore bu belgeselde sosyalleştirilmiş sağlık sisteminin faydalarını çok iyi anlatmış,ama olumsuz yanlarıyla ilgili konulara girilmemiş o yüzden belgeselden çok sosyalizm propogandasına dönüyor bir noktada yapım.Ama tabi komünizme böyle bakınılan bir ülkede birilerinin sosyalizmi insanlara anlatması lazım.
Aynısı bizim ülkemiz içinde geçerli
(bkz: Bu kış komünizm gelecek)
amerikada saglık sigortası olan insanların nasıl da red edildigini gosteren, ve sigortası olmayan insanların cilelerini gosteren filmdir.Onun dısında kanada,ingiltere ve fransa da ise hastanelerden bir kurus istenilmemektedir.Hatta Fransada evinize kadar doktor cagırabiliyorsunuz.ingilterede ise taburcu olduktan sonra eger bir yere nakil edilecekseniz nakil parasının hastane tarafından odendigini bize gosteren keske turkiyede de işler ingilterede ve fransadaki gibi olsa dedirten guzel film.
Amerikanın iç yüzünü, sağlık hizmetleri penceresinden gösteren film.
Amerikalı politikacıların dilinden düşürmediği özgürlük balonunu sağlık hizmetine nasıl empose ettiğini, özgür kalan başıboş sağlık sektörününde nasıl ''ben sizi tedavi edip etmemekte özgürüm sayın vatandaş'' dediğinin anlatıyor.
Aynı zamanda ingiltere fransa ve hatta o amerikalılar burun kıvırdığı kübaya giderek sağlık sistemlerinin nasıl amerikadan kat ve kat üstün olduğunu göstererek amerikalılara saç baş yolduran, kendilerini çingene gibi hissetmelerine neden olan belgesel.