insanlara ait ve mekanik sistemlerin çalışma tarzı ve fonksiyonlarını daha iyi anlatabilmek amacıyla bilgi-işlem sistemleri ve canlı varlıkların kontrol ve iş haberleşme yöntemlerinin karşılaştırmalı araştırması. Sibernetik birden fazla disiplin oluşturmakla ilgili olup, bilim dallarının herbiriyle tam bir uygunluk içinde olan bir dizi kavram yardımıyla bu dallar arasında tam bir ilişki kurulmasını sağlar.
Enerjiye açık, enformasyon ve kontrole kapalı sistemleri inceleyen bilim dalıdır.*
20. yy'nin ikinci yarısında doğan ve canlı ya da cansız bütün karmaşık sistemlerin denetlenip yönetilmesini inceleyen bilim dalıdır. anlamı "yönetmek" anlamındaki eski yunanca bir sözcükten alınmıştır.
Dümencilik de denir. Bir sistemin dümenine geçen onu istediği şekilde yönlendirir. Ancak sibernetikte asıl çıkış noktası sistemin bizim istediğimiz sonucu verecek şekilde tasarlanması, daha sonra sonuçtan bir geribildirim alarak ona göre kendi kendine çalışmasının beklenmesidir.
Temelleri milattan öncesine dayanır. ilk örneği ktesibios tarafından yapılan su saatidir. Bizde ilk örneklerini cezeri vermiştir. Su ile çalışan otomatik makinalar icad etmiştir.
Rüzgarın yönüne göre pervanelerini ayarlayan yel değirmeninden darpa Firmasının ürettiği robot ata kadar geniş uygulama alanları vardır.
Bu felsefeden yola çıkılarak 1950li yılların başında akademik olarak ciddi bir şekilde araştırılmaya başlanmıştır.
kontrol ve denge kurma ilmi.
Kurucusu el cezire olup ayni zamanda füze sistemini icat eden ilk bilim ve ilimadamıdır.
Artuklu devleti zamanınd yaşamıştır.
Kendisi hakkarilidir.
Sibernetik, makine veya sistemlerde işlediği şekliyle insanlar ve hayvanlarda işlemez. Bir yapı içerisindeki tavuk çiftliğini ele alalım: Amaca uygun işleyişin ve gereksinimlerin karşılanması sonucu elde edilen sonuç yumurtadır. Yem, kuluçka makineleri, ilaçlar, temizlik hizmetleri, hijyen malzemeleri... Bütün bu zaman ve masraf gerektiren sürece sonuç için emek verilir ve katlanılır. işte burada makine ve sistemin, organik varlıklarla farkı ortaya çıkar. Makine ve sistemler emek vermez ve katlanmaz, aksine bozuluncaya kadar dikte edilen döngüye devam ederler. Onları güdümleyen insanoğludur. insanoğlunu güdümleyen şey ise; yaşama arzusu ve sonsuzluk hissidir.