''acaba izlemeli miyim?, söylendiği kadar iyi bir film midir ki?'' gibi sorulara ve tüm beklentilere iddialı bir şekilde cevap veren filmdir. ayrıca evet, gerçekten izlenmelidir efendim. anlaşılamayacak bir yanı yoktur, david lynch tarzı psikopatça oyunlar oynanmamıştır seyirciye. leziz bir psikolojik gerilim denilebilir hakkında. ve filmin izleyiciyi ters köşeye yatırdığı da su götürmez bir gerçektir evet.
ilk olarak tanıdığımız haliyle teddy daniels karakteri hepimizin sempatisini ve güvenini kazanıyor, belki de bu yüzden hep onun tarafında oluyoruz. adada çevrilen dolapları, insanlara yapılan kötü muameleyi açığa çıkarıp her şeyi düzeltecek diyoruz hatta. o deniz fenerinde de akıl almaz şeyler olduğuna inanmış buluyoruz kendimizi. tuhaf bir şekilde bir anda rachel solando'nun bulunduğunu duyunca emin oluyoruz kendimizce adadaki her şeyin düzenlenmiş bir komplo olduğundan..
bu denli inatçı seyirciler için film gitgide ilginç bir hal oluyor açığa çıkan gerçeklerle birlikte. ''yok bu şekilde olamaz yahu bir şey var bu işte'' diyoruz. son ana kadar inanmamakta ısrarcıyız belki de.. ya da mükemmel kurguya kaptırıyoruz kendimizi. ucu açık bir sonla daha da gizemli bir hal alıyor her şey. lobotomi ayrıntısı da bizi bizden alan bir hale geliyor.
filmin sonu zor değildir dostlar. filmin olayını laeddis özetler "iyi biri olarak ölmek mi yoksa kötü biri olarak yaşamak mı?" ve malum arkasından doktor ona teddy diye bağırır. aslında farkındadır iyileştiğinin sadece yaşamak istemek söz konusu olan. ve laeddis artık yaşamak istememektedir. onun için tek seçenek ölümdür. diyebileceğim odur ki şu filmi izlememiş ertelemiş insan varsa şu anda açıp izlesin. tüm o başyapıt olarak kabul gören ergen filmlerinden sıkıldıysanız her an filmde ki kendi ürettiğiniz senaryonun boşa çıkıp sizi yanıltmasını istiyorsanız izleyin bu filmi. bu arada leonardo abimiz yine yardırıyor.
Kitabı Migroslarda üç liraya satılan ona rağmen deste deste bir köşede bekleyen film.
Filmi popüler oldu diye kitabından da yararlanayım diyen yayınevi bir dahaki sefere yoğurdu üfleyerek yer herhalde. Bulunduğun ülkenin gerçeklerini iyi tanıyacaksın usta.
sonunu başından anlamıştım zaten diyen arkadaşlara şaşırıp kalıyorum. arkadaşım filmin sonu zaten açık nereye çekersen oraya gider. o senin hayal dünyana kalmış. neye inanmak istersen ona inanırsın ve kendi kafan da bi son yaratırsın kendine. sen bu olayı filmin başında veya ortasında nasıl çözdün? neyse film gayet başarılıdır. oyunculuklar, senaryo, gerilim herşey tadında olmuş. izlemek için biraz geç kalmışım.
hayır herkes de hikayenin sonunu bilmesine rağmen izliyor. bir vatandaş da hikayenin sonunu bilmemesine rağmen izlesin. gerçekten zeka dolu işler. saygımdan bacağım titriyor şu an. memem olsa okşatırım hafiften.
sonu tahmin edilebilen bir film bence. ben filmi almadan sonunu tahmin ettim, almadım.
film izleme esnasında, arkadaşımın "bu rachel kadınsa, odasındaki ayakkabılar neden erkek ayakkabısı?" diye güzel bir noktaya parmak bastığında, leonardo'nun şizo olacağı aklımın ucundan bile geçmezken, "böyle film mi olur amk? nasıl gözden kaçar böyle bi şey?" diye filme sövdüm. amma velakin sonunda göt oldum.
ayrıca leonardo fenerin oralarda rachel'ı ararken polislerin oturuyor olması, muhabbet etmesi, taş sektirmesi sırasında "bunlar ne b*ka yarıyo yae?" diye sesli bir biçimde düşündüğümde, filmin sonunda ağzım açık kalmıştır. zira kayıp kimse yoktur.
günlerce akıldan çıkmayan, kafayı yemeye sebebiyet verebilecek derecede muhteşem bir kurguya sahip, çok fazla ince ayrıntı içerdiğinden, dikkatle izlenmesi gereken harika bir başyapıt.
ikinci kez izlendiğinde ilk seferde atlanılan detayların yakalanması zevkli olan martin scorsese' filmi. yönetmeni tanıdığım yok artistlik olsun diye yazdım.
--spoiler--
adamın şizo olduğunun altının çizildiği,göze sokulduğu,o yamaç sahnesi bence.
o farelerin yamacı sarmasını geçtim,dolares ayakabısız çıktı diyorlardı,ilk mağaraya girdiğinde martin amca hatunun ayaklarına zoomlayarak onu gözümüze sokmasının ardından,sabah kalktığında ablanın ayakkabısı vardı.
--spoiler--
Aksiyon sevenlerin izlememesi gereken bir film. yok kafam sikilsin ben hic bir sey anlamiyim diyenlerin izlemesi gereken bir film. bir aksiyon sever olarak bosa harcadigim 2 saat.
leonardo di caprio'nun oynadığı filmlere kötü diyemem. güzel bir film. psikolojik film sevenlere tavsiye ederim. ayrıca not, son dakikaya kadar pek birşey anlamıyorsunuz.
bana göre tekrar tekrar izlenmesi gereken bir film. zaten bi kere izleyince öyle çok kafan karışıyo ki ikincide tadını çıkararak izleyebiliyosun ancak.