shutter island

entry363 galeri33
    87.
  1. kurgusu, oyunculuğu, müzikleri, mekan seçimi, derken her şeyiyle harika bir film. sarıp sarmalayan bir tarafı var, yerinizden kıpırdamadan izliyorsunuz, finali ise "vay be!" dedirten cinsten, görmeyenler görsün.
    1 ...
  2. 86.
  3. gerçekten soluk kesen bir film. izlenmesi şiddetle tavsiye edilecek bir film.
    3 ...
  4. 85.
  5. leonardo dicaprio'nun ustalaştığı filmlerden birisi. hakikaten adam zor rolleri layıkıyla kıvırmaya başladı. inception olsun bu film olsun anam coştu lan bunlar diyorum.*
    5 ...
  6. 84.
  7. o kadar da övgülere layık bir film değil. yan komşum öve öve bitiremedi. yok gerilimi süpermiş, kadın üç çocuğunu nasıl öldürür filan. senaryo güzel bunu inkar edemem, gizem de var, filmin ana konusunu en sonda öğrenmeniz de çok iyi ama eksik olan taraf gerilimi. sıradan bir film gibi izletiyor kendini. leonardo di caprio artık zor rolleri iyi oynamaya başladı ancak bu film biraz vasat olmuş kabul etmek lazım.
    2 ...
  8. 83.
  9. Oldukça mükemmele yakındır.Leo yine iyi bir oyunculuk sergilemiş ama bence asıl başarı yönetmende filmden hiç kopamıyorsunuz.Son film çekilecekse eğer en iyi son filmlerdendir.
    3 ...
  10. 82.
  11. leonardo di caprio'nun artık bebek yüzlü genç aktör sıfatından sıyrılıp gerçek bir aktör olma yolundaki ilk yapımı. senaryonun yogunlaştıgı dönemlerde verdigi küçük tiyolarla izleyiciyi aktif tutmayı başaran başarılı bir yapım. yönetmenin başarısı azımsanamaz ve takib edilesi yönetmenler listeme ekledigim isim martin scorsese.
    kaliteli bir yapım.
    2 ...
  12. 81.
  13. abartıldığı kadar olmayan film. açıkçası film bile bile sağ gösterip sol vurmasaydı daha çekici olabilirdi. ne zaman ortada bir akıl hastanesi ya da şizofren biri olsa hep
    --spoiler--
    kahramanda onlardan biri oluyor.
    --spoiler--
    filmin farklı yönlenmesini dilerdim. böylesi de fena olmamış ancak bu tip filmlere biraz aşinaysanız ve çok film izleyen biriyseniz filmin yarısını boşa izlersiniz ya da olayı film size verdikten sonra "amann beeee yapma bunu" dersiniz.
    1 ...
  14. 80.
  15. filmle ilgili fazla bilgi içerebilir, uyarayım da.

    hmm... evet, çoğu yazarımızın dediği gibi sağ gösterip sol vuran, son dakikalarda köşeye yatıran ya da vay amuğa hoyim dedirten filmlerden biriydi. evet, bu nedenle de, yani filmlerde yanılmayı sevdiğimizden de oldukça güzel bir film olarak değerlendirilebilir. ki öyle de zaten, gerçekten sağlam film.

    çünkü en başından beri izlediğin ve düşündüğün şeyin aslında öyle olmadığını anlıyorsun. hssktr nasıl lan, triplerine giriyorsun. evet, bu gerçekten güzel bir şey.

    roman uyarlamasıymış sanırım, bunu bilmiyordum. bilsem önce kitabını okur, ordan filmine geçerdim. filmi izleyince de kitap pek sarmıyor, olacakları falan biliyorsun nasılsa. ben şimdi kitabı okusaydım, heyecandan onun kapaklarını kırardım falan büyük ihtimalle. şimdi pek bir anlamı kalmayacak okuduğumun veya okurken yaşadığım heyecanın. boşa yani.

    bazı yerleri oldukça kafa karıştırıcı. bir yandan replikleri okurken, bir yandan da bunlardan bir anlam çıkartmak zordu açıkçası. özellikle rachel solando ile mağarada geçen konuşmayı tek solukta izledim. o ilaçlarda bir bokluk olduğunu biliyordum zaten. kıyafetlerini de vermediler. sigarada da kesin var bir bokluk. gibi milyon farklı düşünce doluşunca filme bağlılık arttı tabi.

    ha yine de, bizim teddy'nin akıl hastası olduğu, ortağının aslında o tatile giden doktor olduğu falan aklımın ucundan geçmezdi o ayrı mesele. işte bu yüzden de film güzeldi zaten.

    leonardo di caprio'nun her zamanki gibi sınırları zorlayan kalitedeki oyunculuğu, martin scorsese'nin ismi bile yetti. romandan uyarlama bir film çekmek için oldukça güzel bir seçim olmuş. (10/10) *
    1 ...
  16. 79.
  17. sonunda vay mına koyim dediğim ender filmlerden. sizi dakikalarca koltuğa kitleyen herşeyin bir yalan olması ve sonrasında gelen itiraflar ve sonunda çekilen ızdıraptan dolayı bile bile ölüme gitmek. izlediğim en iyi filmlerden biriydi. boşuna 8.0 almamış imdb beyfendiden.
    4 ...
  18. 78.
  19. psikopat bir film.paranormal activity'den daha fazla gerildiğimi söyleyebilirim izlerken.
    2 ...
  20. 77.
  21. filmi izlemeden önce sözlükte bazı yazıları okumuştum ve az çok tahmin eder olmuştum filmin sonunu(sağolsun arkadaşlar) ve sırf bu yüzden az kalsın izlemeyecektim.. ama dün filmi izledim, görüntüler hariç (ki o yüzyüze konuşmaların geçtiği doğal ortamlar çok fena yapmacık duruyordu, teknik olaylarını bilmem ama göze kötü görünüyordu..) konu az çok başta söylenen "burdan tek çıkış yolu burası, whos the 67? ..vs" gibi olaylarla anlaşılmakta ama filme kendinizi kaptırdığınız zaman merak ve heyecanla izliyorsunuz..
    3 ...
  22. 76.
  23. efendim bu film üzerine çok kafa yoruluyor. özellikle eksi'de falan görüyorum, herkesi aydınlatayım istedim
    --spoiler--
    büyük spoiler bundan sonrasını filmi izlemediyseniz okumayın.
    --spoiler--
    --büyük spoiler--
    efendim filmde di caprio aslında karısının cinayetinden sonra kafayı sıyırıyor. yani polislik güdüsü ordan gelme, ve filmin en sonundaki o herkesi komplo teoristi yapan sigara sahnesinde di caprio tüm bu yaşananların gerçekliğine vakıf aslında. bu acıyla zihni yerindeyken yüzleşemeyeceğini bildiğinden "düzelmemiş" taklidi yaparak sonsuz bir huzura kavuşmak için o deli repliği söylüyor. filmi izledikten sonra beğenmemiştim, ama uzun kritikler sonrasında fark ettim ki harika film. herkese öneririm.
    --spoiler end--
    3 ...
  24. 75.
  25. mutlaka izlenmesi gereken mükemmel film. geriyor, ters köşe yapıyor, şaşırtıyor, ağlatıyor.
    --çok ciddi anlamda spoiler içerir--
    film renkleri ve efektleri itibariyle de oldukça başarılı. özellikle teddy daniels'ın karısına sarıldığı ve karısının yavaş yavaş küllere dönüşerek yok olduğu sahne, savaşta olduğunu sandığı alman sahneleri efekt ve renkler olarak görülmeye değer, hayranlık bırakan sahnelerdir. yani sadece görüntü ve efekti için bile 10 üzerinden 8 alabilecek kalitede bu film, üzerine senaryonun mükemmelliği ve oyuncuların başarılı rol kabiliyetleri de eklenince izlenmesi gereken filmler arasında yerini alıyor. film son vuruşunu son repliği ile yapıyor.

    Chuck: How are we doing this morning?
    Teddy: Good, and you?
    Chuck: Can't complain.
    Teddy: So what's our next move?
    Chuck: You tell me.
    Teddy: I gotta get off this rock, Chuck. Get back to the mainland. Whatever the hell's going on here, it's bad. Don't worry partner, they're not gonna catch us. (her şey bitti, Andrew artık durumu kabul etti derken şu konuşma insanda 'hadi be!' üzüntüsü yaratıyor. s.ktir diyorsun, iyileşmemiş)
    Chuck: That's right, we're too smart for them.
    Teddy: Yeah, we are, aren't we? You know, this place makes me wonder.
    Chuck: Yeah, what's that, boss?
    Teddy: Which would be worse, to live as a monster or to die as a good man?(ve hemen sonra gelen şu konuşma ise ters köşenin kralını yapıp gözleri dolduruyor. onurlu bir adamın acısına saygı duyuyorsunuz, hasta bile olsa..)
    Chuck: Teddy. (aslında burda Andrew demeliydi.)

    Andrew tedavi'den fayda görmüş, ancak transorbital lobektomiyi kendine ceza olarak vermiştir. zira bu yöntemle anılarının da yok olacağını ve bir canavar olarak yaşamaktansa iyi bir adam olarak ölmeyi tercih etmiştir. doktorları tedavi olmadığına, hala kendini teddy sandığına ikna edecek kadar akıllı bir hastadır Andrew aslında.

    ayrıca rule of four hakkında da spoiler vermek isterim ki 2 isimden anagram yoluyla oluşturulmuş 2 yeni isim ve karakterdir. şöyle ki;

    1. Edward Daniels (yani bizim Teddy, federal ajan) = Andrew Leaddis
    2. Rachel Saldano (yani hastanede kaybolan mahkum, doktor) = Dolares Chalan (Andrew'un manik depresif sikko eşi)
    --çok ciddi anlamda spoiler içerir--
    3 ...
  26. 74.
  27. Martin Scorsese yine harikalar yarattığı bir film tabi bunun yanı sıra dennis'ide es geçmemek lazım ki zaten herşeyin asıl parçasını oluşturan o olmuştur.ilk filmiyle başlamak istedim bu güzel esere lakin hiçbirşey anlayamadan elim boş döndüm daha sonrasında raflarda kitabına rastladım ve hemen edindim.Okumadan önce dennis'in yeni yetme yazarlardan biri olduğunu düşündüm ancak okuduktan sonra anladım ki adam harikalar yaratmış.Bi kere filmle kitap resmen bağdaş kurmuş herbir kare her bir kelime tam yerine oturmuş,o yılların tüm esintisini bize arz etmiş olan bir yapım.Hala teddy'nin o migrenlerini,kuşkularını,kaçış sahnelerini,kibrit çakışlarını unutmuyorum.Filmin sonuna bakılırsa 2.si gelir gibi gözüküyo ancak şu haliyle tam tadımlık bence..
    1 ...
  28. 73.
  29. iyi bir atmosfere sahip, insanı zaman zaman geren bir film. sonu biraz klişe bitse de güzel film. di caprio'nun oyunculuğu
    iyi.
    2 ...
  30. 72.
  31. Harika bir kurgu ile hazırlanmış, izleyiciyi sürpriz şaşırtmalarla daha iyi bağlayan, sonu hüzünlü, son zamanlarda yapılmış en iyi film.

    Leonardo'yu sevmeyen varsa da kurgu emeği için mutlaka seyredilmeli.
    2 ...
  32. 71.
  33. şimdi bok atan insanların dilini koparasım geliyor filmi izleyip burdaki entyrleri görünce. ulan bu filmi başında çözdüm diyen insan külliyen yalancıdır bir kere. mümkün değil çözülmesinin nerden çıkartıyorsunuz amına koyim? filmin sonuna kadar sadece tahminler var. acab bu mudur şu mudur diye? kesin budur diyen varsa da ellerinden öpüyorum saygıyla. bana göre üst düzey bir filmdir. klişe var mı? elbet var. tuzsuz yemek olur mu? olmaz. bu da onun gibidir. klişe illa ki olur. klişe var diye bok atarsanız sikerim öyle işi affedersiniz. görüntü kalitesi mükemmel bir kere, kendimi bir an 80'li yıllardaki çekim kalitesiyle çekilmiş bir yapım izlediğimi düşündüm. hoşuma gitti bu ayrıntı.
    --spoiler--
    finale gelirsek; dr. sheean ile teddy merdivende otururken olayı çözümlüyoruz tam olarak. teddy ''burdan çıkartacağım bizi'' derken; chuck diğerlerine dönerek başını iki yana sallıyor. yani burdan teddy'nin deli olduğunu, bunların hepsinin oyun olduğunu ve iyileşmediğini düşünüyoruz. sonrasında ise teddy, izleyiciyi ters köşeye yatırıyor:

    - canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi daha kötü?

    diyerek bile bile fenere gidiyor çünkü anılarıyla yaşamak ona ızdırap veriyor ve sürekli o canavar kişiliğini hatırlıyor. bu yüzden bile bile ölüme gitmek istiyor ve o anlık sürede dr. sheean'a oyununu oynuyor. sonrasında ise, chuck -yani dr. sheean- teddy'nin bile bile fenere gittiğini anlıyor ve sadece;

    - teddy? deyip arkasından fenere doğru giderken bakakalıyor.

    sonra izlemeyi bitirdikten sonra ilk sahnelere döndüğümüzde her şeyi oturtuyoruz kafamızda; chuck'ın silahı çıkartamaması, dosyaları teddy'e göstermemeler, sorgu sırasında kadının suyu içer gibi yapması, ordaki gardiyanların endişeli bir şekilde teddy'e bakması, yine sorgu sırasında kalemle defteri çizerek deli olan adamın zaafını bilmesi... gibi şeyler onun uzun bir süre hastanede olduğunu kanıtlıyordu.
    --spoiler--
    açıkladım rahatladım ohhhh....
    3 ...
  34. 70.
  35. cacık olmayacak filmdir. müthiş oyuncu + müthiş yönetmenden bi halt çıkamamıştır ne yazık ki. filmin te güzel yani kısa da olsa brahms dinlettirmesiydi. onun dışındaki film müzikleri de berbat ötesiydi.
    1 ...
  36. 69.
  37. bu filmi izleyip de "ohh mayş gad anbelivibıl" triplerine girenlerin ta a.ına koyim çok afedersin. bunların lafına güvenip yine büyük beklentiyle izledik. filmin ortalarında sonunu az çok tahmin etmeye başlıyorsunuz ki hiçbir sürpriz yok. tipik bir psikolojik gerilim, fragmanına aldanmamak lazım. aynı kulvardaki makinist bu filmi 4'e katlar 5'e böler kare kökünü alır böyle gider.
    2 ...
  38. 68.
  39. --spoiler--
    sonunu tahmin etmenin çok zor olmadığı bir filmdi. daha doğrusu ilk akla gelen fikrin gerçeklemeyeceği düşüncesi, çünkü alışmışız. "ohaaaa! adama bak napmış yaaaaa..." dedirtecek bi film değildi. daha da doğrusu, bu sözleri yönetmen için ve scorsese'nin yeni göz ağrısı leonardo di caprio başta olmak üzere bütün oyuncu kardosuna etmek gerekir. çünkü, sadece leo değil bütün oyuncular harikaydı. asıl üzerinde durulması gereken filmin sonunda "bu ne lan, çok klişe bitti" demek değil, mühim olan ufak tefek ayrıntıların -ki milyonlarca vardı- ne kadar kaliteli bi şekilde filmin sonuna uyarladığıdır; yönetmenin nasılda ağırlığını filme koyabilmesidir ve de senaryonun şaşırmasından ziyade orada ben kigsley'in (oynadığı rolün adını unuttum şimdi) nasılda hastası için yaptığı oyundaki psikolojik sıralamaya nasılda harika bi şekilde vurgulanabildiğidir. harika bir film olmuş. aman ha ben sonunu bilmiştim diye triplere girmeyin herkes tahnim etmiştir. sizi gidi siziler****.
    --spoiler--
    5 ...
  40. 67.
  41. fight club'tan sonra izlediğim 2. güzel şizo filmi. leonardoyu pek beğenmeme rağmen bu filmin hakkını vermiş gerçekten.
    yalnız kurgu mükemmel hakkaten.
    5 ...
  42. 66.
  43. 65.
  44. son derece güzel film olmuş. filmde amaç neydi? travma yasamış bir adamı, kendi gözünden anlatmanın, biz normal insanlarla ne gibi bir bağı olabilir. gerilim-korku tarzı filmleri sevmiyorum, yabancısı olduğun bir duyguyu sana bir film ile nasıl verebilirler ki üstelik film iyi olsada bir anlamı yok bunun. misal martin abimiz uğrasmıs didinmiş film için ama olaganüstü oyunculuklar ve zekice psikolojik çözümlemeler dısında ben bu filmden bir zevk almadım. sisli hava, ucusan kağıtlar klişeleri de bıktırdı artık yani o bahsettiğim duyguyu alacaksakta, sisli hava, ucusan kağıtlar gördümü lanet olsun diyor insan.
    2 ...
  45. 64.
  46. en başından bu yana bilmiyorum ama son 2 dakikasına kadar sonunu tahmin ettiğim film. ancak son 2 dakikası gerçekten süper olmuş. güzel film tavsiye edilir.
    3 ...
  47. 63.
  48. vasatı aşamayan film.
    ben denizi pek sarmadı. şizo hikayelerde yeni bi şey yok.
    ama zaman kaybı da değil.
    ne diyoruz, eh işşte...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük