Kemal kılışdaroğlu'nun ssk'da yaptığı işkenceleri anlatan film. Bir akpli olarak ürpertiyle izledim. Adeta kemaliz diktayı tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş.
Büdüt: şaka bi yana bunu seven şu kitabı da sevebilir (bkz: the magus)
(bkz: zindan adası). harika bir psikolojik/akıl oyunu filmi.
konusu:
hikayemiz filmin baş kahramanları, iki polis memuru teddy ve chuck’ın shutter adasında tedavi gören fakat birden ortadan kaybolan rachel solando adlı hastanın soruşturması için adaya doğru yola çıkmalarıyla başlıyor. dünya’nın en tehlikeli akıl hastalarının tutulduğu bu yerde bir süre sonra çok gizemli olayların gerçekleşmesi polis memuru teddy’nin dikkatini çeker fakat işler bir süre sonra öyle çığırından çıkacaktır ki, kendisi bile gerçeklik ile rüya arasında ki sınırları zorlayacaktır….
bu film beyin yıkama deneyini anlatıyor arkadaşlar, ince ayrıntıları şöyle söyleyeyim.
1-adamın rüyaları başta farklıyken sonda farklı oluyor, adamın karısı yangında ölmüş başta rüyası bu şekildeyken sonra; rüyalarında karnında kan akmaya başlıyor. ayrıca o küçük kız başta kampta ölenler arasındayken sonrada kızı oluyor ve gölden ölüsünü çıkarıyor.
2- adamın 2 tane acısı var; karısının ölümü ve o kamptakileri kurtaramamak. bunun üzerinden zaten aklıyla oynuyorlar, gölde 3 çocuğu ölmesine rağmen neden sadece kız çocuğuna suni teneffüs yapıp onla ilgileniyor dersiniz çünkü diğer iki çocuk sadece olayın dramatik yönünü artırmak için adamlar tarafından uydurulmuş çocuklar.
3- madem bu kişiler gerçekten ordakileri rehabilite ediyorsa neden c bölümündekiler, yatağı bile olmayan hücrelerde kalıyor ve çıplak bir şekilde dolaşıyor. insanları önemseyen hiçbir yer o şartlara müsade etmez. birde duvarda işkence resimleri var tabi işkenceye karşıysanız o resimleri yok edersiniz duvara asmak yerine.
4- iğneyi vurup bayılttığı doktorun bi sözü var ki çok manidar: "insanın yaralarından bi canavar yaratabilirsiniz", bu filmin konusunu açan anahtardır işte adamın bu sözü. deniz korkusu, o kampta ölen küçük kız çocuğu ve karısı onun yaraları işte, onlar üzerinden adamın aklıyla oynadılar.
5- c bölümündeki arkadaşının, karın öldü onu unutmalısın demesi bu yüzden; o sahne herşeyi anlatıyor zaten bu sana oynanan bi oyun demişti. birde ortağıma güveniyorum dediğinde onlar kazanmış demişti.
6- karısına karşı ilgisiz olduğunu söylemişlerdi fakat rüyalarında karısı da oda hep birbirlerini sevdiğini söyledi sonuç olarak adamın beynini o verdikleri haplar ve hastalar üzerinden anlattıkları hikayelerle yıkadılar ve o hikayelerin kahramanı bizim leonardo oldu. bunu neden mi yaptılar çünkü hastane hakkında kimsenin bilmediği şeyleri leanordo biliyordu c bölümündeki o arkadaşınıda zaten ona herşeyi anlattığı için geri getirmişlerdi.
7- bir kadın hastalıkları ile konuşurken, kadın leonardo'nun defterine "run/kaç" yazıyor. bunu chuck varken de yapabilirdı. böyle yapmaması zaten leonardo'nun hasta olmadığının bir kanıtı gibi.
8- ve son olarak en son sahnede, chuck'ı bilerek kandırıyor. çünkü onun deyimiyle "iyi bir insan olarak ölmek mi istersin yoksa canavarca yaşamak mı?" leonardo'da iyi bir insan olarak ölmeyi seçiyor.
--- spoiler ---
Spoiler içerir. Filmin başında adam dedektif neden silahını çıkaramıyor diye kafama takıldı. Sonra filmin beni gerim gerim germesinden unuttum. Ardından kadın hastanın odasında iki tane erkek ayakkabısının ne işi var diye düşündüm. Sonra yine filmin akıcılığında kayboldu sorular. Ve belki de Leo’nun kendi kendini inandırdığı hikayenin gerçek olmasını istediğimden filmin sonunda alt üst oldum. Malum seçim akşamı eşim seçimin sonuçları hakkında bilgi verirken ben hala filmin etkisinden çıkamadım. Etkileyici bir filmdi. Uzun zamandır böyle kaliteli bir film izlememiştim psikoloji üzerine.
sürekli filmde neler olacak tahmin edebiliyorsunuz ama kurgusu ve işleyişi sayesinde kendisini bıkmadan izlettiriyor. Ana konu olarak başrol bir komploya mı kurban gitmiş yoksa diğer karakterlerin dediği gibi akıl hastası mı olduğunu işliyor.
Filmi gerçekten ufak detayları yakaladığımı düşünerek ve doğru olduğunu düşündüğüm tahminler yürüterek izlemiştim. Ama hiç beklemediğim bir şekilde nakavt oldum resmen.
aradan geçen yıllar sonrasında filmi unuttuğumu fark edip tekrar izledim ve inanılmaz keyif aldım. bence bu film, en az 2 kere izlenmesi gereken filmler listesinde en üst sıralarda yer almalı. gerçekleri bilerek tekrar izlediğinizde, bambaşka bir film izlediğinizi fark ediyorsunuz.
bazı sahneler resmen sanat eseri gibi ve shining filmindeki atmosferi hissettiğiniz anlar oluyor. hele leonardo rolünü o kadar iyi oynuyor ki, gerçeklik hissine kapilmaya başlıyorsunuz. filmin sonunda leonardo'nun ruh hali içinize işliyor, şaşırma duygusundan ziyade, ağır bir üzüntüye kapılıyorsunuz. bu role değil tek oscar; birkaç yılın oscar'ını topluca vermeleri gerekirken, aday bile yapmadılar adamı. inanılır gibi değil.
kimisi filmin sonunu en başta tahmin ettiğini söylüyor. oysa yönetmen ve senarist sizden filmin sonunu gizlemeye çalışmıyorlar ki. filmi bu gözle izlemiş olanlar zaten filmden yeterince keyif alamamışlardır. filmde sunulan her şey sizi o bilinen gerçeğe götürürken, şüphecilik damarınızı kaşırken, siz olaylara leonardo'nun gözünden ve ruh haliyle bakıyor ve onun haklı çıkmasını umarak izliyorsunuz. işte bu yüzden ikinci kez izlenmesi gerekir.
sonunu da oldukça etkileyici bir cümle ile getirerek, midenize öküzü oturtuyorlar adeta.
çok çok güzeldi.
ilk izlenildiğinde birazcık sıkan sonlara doğru tamamen içine çeken ve birçok şaşkınlık ifadesiyle sona yaklaşıp muhteşem bir final yapan bir filmdi. Ancak konuyu, içeriği bildikten sonra izlenildiğinde gerçekten tamamen bir başyapıt olduğunu gösteriyor.
Dicaprio inception üstüne bununla da oscar alamamış. Sonra gitti bunların yanına yaklaşamayacak bir filmle zoraki bir oscar aldı. Üzülüyorum be adam.
Aslında adaya hiç gitmedi leo.
Hasta olan leo,kafasına göre hayal kurdu kaldı.
Filmin sonunda doktorun "bu olmamış hocam" diye baş sallaması ile olayın patladığını anlıyoruz.